Girişimlerin başarısı girişimcilerin bireysel yeteneklerine ek olarak çevresel koşullarla da değişiyor. Bu noktada Türkiye pazarını ve girişimcilik hevesimizi yeniden sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
Yaklaşık 2 yıl önce yazdığım şu yazının üzerinden çok sular aktı ve yeni şeyler söylemek gerekiyor. Hem girişimci olmayı düşünenler, hem girişimciler, hem de yatırımcılar için...
Kısa bir giriş yapacak olursam Türkiye'de girişimci olmak 75 milyonluk bir ülkede olmanın ve yüksek genç nüfus oranının ötesinde avantajlara sahip. Gelişen pazarlardaki düşük rekabet ortamı bence hala bir girişimci için en büyük avantaj. Diğer yandan ülke olarak girişimcilik trenine geç bindiğimiz için işler biraz daha karışık.
1) Girişimci olmayı düşünenlere
Dijital çağda iki nokta arası mesafe sadece bir kaç tıklamadan ibaret olduğu için ilk yazıda bahsettiğim "kıtalararası birleşme" oldukça hızlı ilerliyor. Son 1.5 yılda Türkiye pazarına resmi olarak giriş yapan 15-20 yabancı internet girişimi var ki bunlar tahmin edeceğiniz üzere kendi pazarında başarısını kanıtlamış girişimler.
2011'de kuluçkada kalan fikirler bugün hayata geçse bile muhtemelen kendine en az 1 büyük yabancı rakip bulacak. Sizden önce harekete geçen ve ayaklarını yere basmaya çalışan yerli girişimleri saymıyorum. Şu anda bir şeyler yapmak dünden daha zor ama yarından daha kolay. (Bu noktada 'girişimci olun' telkinini fazla uzatmıyorum zira herkesin üzerine alınabileceğini biliyorum.)
2) Yeni girişim(ci)lerin istihdam sorunu
Yukarda bahsettiğim yabancı girişimlerin sektörel etkisi sadece girişimci adayları için değil, mevzut girişim(ci)ler için de önemli. Ama bu kez pazar rekabetinden değil, yetenek rekabeti açısından bakacağım.
Türkiye'de internet girişimleri için sınırlı bir yetenek havuzu olduğu malum. Yabancı girişimcilerin bu sınırlı yetenek havuzundan su çekmesiyse sanırım günümüz girişim(ci)lerinin en büyük sıkıntılarından biri. Zira girişimci olmayı tercih etmeyen onlarca kişi bu misafir şirketler için de potansiyel birer çalışan. Üstelik sunulan şartlar açısından cazip birer işveren.
Gerçek bir örnek vermek gerekirse Rocket İnternet, Türkiye'ye operasyonu için 500 kişilik bir istihdam sağladı. O dönemde e-ticaret girişimleri yeni çalışanlar bulmak bir yana, elindeki çalışanları kaptırmanın sıkıntısını yaşadı. Ta ki o 500 kişi işsiz kalıncaya kadar. Diğer girişimler de kendi yetenek avını sürdürürmeye devam ediyor.
Bu durumda çözüm önerim 'yurtdışından yazılımcı temini" şeklinde olmayacak. Zira Türkiye bu konuda tam ortada yer alıyor. Kendi yeteneklerimizi kullanmak bence bu noktada en karlı tercih ve artık yetenek havuzundan adam çıkarabilmek şartları bira iyileştirmeye bakıyor. Bu noktada özellikle üst düzey çalışanlara temsili ve şartlı da olsa hisse verilmesi önemli bir silah gibi duruyor. Zira bu seçenek yurdışında iş arama filtrelerine bile girmiş durumda.
3) Yatırım alanındaki kırılma
İlk iki noktada yabancı girişimlerin etkisinden bahsettim ama yatırımcı tarafında biraz daha iç dinamiklere değinmek istiyorum.
Türkiye'de girişimcilerle melek yatırımcılar arasındaki memnuniyetsizlik uzun süre konuşuldu. Her iki tarafın haklı gerekçeleri olmakla beraber Hasan Aslanoba'nın (Aslanoba Capital) sektöre girmesiyle daha şeffaf, daha az pazarlıksız yatırımlar ardı ardına gelmeye başladı.
Bu noktada Dave McClure'un dediği gibi 'az az ama çok girişime yatırım yapmak' belki şimdiye kadar yapılması gereken şeydi ve bir çok yatırımcı bunu yapmadı. Tabii kimse bugünkü durumu hayal etmediği için Aslanoba Capital bir düzine girişimi renklerina bağlamakta hiç zorlanmadı. Belki bu noktada dengeleri fazlasıyla değiştirdiği için de olumsuz sonuçlarda gelecekte suçlanacak.
Şu anda Türkiye'de internet sektöründeki yatırımcıların risk sermayesi şirketi (Venture Capital) olduğunu söyleyemeyiz. Yani artık mevcut yatırımcıların Aslanoba Capital portfolyosundaki girişimlere el atması biraz zor. (Türkiye'deki VC eksiği için Serkan Ünsal'ın 2. kitabını okumanızı öneririm) Dolayısıyla risk sermayesi şirketlerinin artık Türkiye pazarına daha yakın olduğunu söyleyebiliriz.
Sözün özü; artık yatırımcılarımızın daha küçük yatırımlarla biraz daha fazla risk alması gerektiğini düşünüyorum. Büyük şirketlerin internet sektörüne yatırım yapması gerektiğini de hatırlatmakta fayda var.
Sektör genelinde (yorumcusundan yatırımcısına kadar) birbirimize kıskançlıktan ziyade takdirle yaklaşmamız gerektiğini söyleyerek sözü artık size bırakıyorum.
*Silikon Vadisi’nin en önemli erken aşama yatırım şirketlerinden 500 Startups‘ın kurucusu Dave McClure bu sene Webrazzi Summit 2013'e konuşmacı olarak katılacak.