Günümüzde sıkça duyduğumuz Merkeziyetsiz Otonom Kuruluşlar (DAO) bizleri yeni bir etkileşim ortamına taşıyabilir. Özellikle DAO'ların, Metaverse ile ilişkilendiğinde yeni iş yapış ve yönetim şekillerinin kapılarını aralaması bekleniyor. Gelin, Merkeziyetsiz Otonom Kuruluşları birlikte inceleyelim.
DAO nedir?
Aslında ilk olarak 2018 yılında ethereum blok zincirinde yaratılan Decentralized Autonomous Organization yani Merkeziyetsiz Otonom Kuruluşlar'ın detaylarını sizlere aktarmıştık.
DAO'ları, topluluk tarafından yönetilen ve merkezi bir otoriteye sahip olmayan oluşumlar olarak tanımlayabiliriz.
Bu merkeziyetsiz organizasyonlar; kurum içi temel kuralların koda işlenerek, bu kuralların normal şartlarda işlemesini sağlıyor. Bununla beraber işlem kontrolü ile oluşan ekstra maliyet ve insan gücünü ortadan kaldırmayı hedefliyor.
DAO'lar nasıl çalışır?
Biraz daha açacak olursak, Merkeziyetsiz Otonom Kuruluşlar'ın kuralları ve yasaları, DAO'ların kaynak koduna yazılmıştır. Burada kağıda yazılmış kuralların artık koda yazıldığı bir aşamaya geçtiğimizi düşünebiliriz. Kaynak kodda yer alan bu kurallar ve yasalar bütünü, konsensüs tabanlı bir algoritma üzerinden ve binlerce "node" tarafından işleme alınır. Bir anlamda kendi kendini yöneten bir sistemden bahsetmek mümkün. Yine de bu sistem değişime açıktır. DAO'da bir değişim yapılabilmesi için topluluğun yapılacak değişikliğe dair oylama yapması gerekir.
Normal şartlarda bir şirketin işleyişinden çok da farklı değil. Ama DAO'da kurallar koda işlenmiş durumda olduğundan kolayca bir kişi tarafından değiştirilemez.
Üstelik sadece şirket içi veya dışı finansal işlemlerde değil, şirkette karar mekanizmasının gerektiği her aşamada kullanılabilirler. Hissedarlar, kural değişikliği, yeni kural eklenmesi veya çıkartılması gibi birçok konuda oy kullanabilir. Kısacası kriptografik olarak garanti altına alınmış bir demokrasi de diyebiliriz.
Bu noktada 2018 yılında verdiğimiz örneği tekrarlayalım. Bir taksi şirketine ait elektrikli ve sürücüsüz araçlar düşünelim. Filodaki bir araç, gezinerek yolcu arar, yolcuyu alır ve istenilen yerde bırakır, ödemesini kripto ödeme yöntemi ile alır. Tekrar şarj olmak için en yakın şarj istasyonunu bulur, kendi kendine şarj olur ve tekrar kripto ödeme yöntemi ile ödemesini yapar ardından bir sonraki yolcusu için tekrar turlamaya başlar.
İlk DAO projesi: The DAO
2009 yılında bitcoinin yaratılmasından bir süre sonra ortaya atılan DAO, ilk etapta fikren desteklenen bir konseptten ibaretti. İlk DAO projesi ise 2016 yılında hayata geçen ve DAO ile aynı adı taşıyan The DAO oldu. The DAO'nun açık kaynaklı kodu Christoph Jentzsch tarafından yazıldı. Bir yazılım ekibi tarafından ise geliştirildi. Ekipte öne çıkan isimler arasında Stephan Tual ve Simon Jentzsch yer alıyordu. Proje, o dönemde ICO'larda da sıkça gördüğümüz üzere; token satışıyla kendini fonlamayı planlıyordu. Tokenları satın alanlar projenin yatırımcısı olarak konumlanacaktı.
Bir ay içinde 11 bin token satışı gerçekleştiren proje, 150 milyon dolara denk gelen Ethereum yatırımı almıştı. Ancak işler beklendiği gibi sonuçlanmadı.
The DAO'nun hacklenmesi
Bu müdahale edilemeyen kodların güvenlik açısından kolayca tek bir kişi veya azınlık tarafından değiştirilemeyecek olması DAO fikrinin çekiciliğini artırıyordu. Ancak aynı zamanda kötü sonuçlar doğurabilecek bir yapıyı da beraberde getiriyordu. Zira biri kod içinde bir hata yakalar ise, geliştiricilerin buna hemen müdahale etmesi ya da değiştirmesi pek olası olmuyordu.
The DAO girişiminde de sorun tam bu noktada çıkmıştı. 2016'nın Haziran ayında The DAO projesini hedef alan hacker, akıllı kontrat kendi hesabını kontrol edemeden, DAO token'larını tekrar tekrar çekebilmesine olanak tanıyan bir açık yakaladı. Böylece bütün fonları hızlıca boşalttı. Kurucular ve yatırımcılar o dönemde 3,6 milyon Ether'in gidişini izledi. Teknik olarak koddaki kuralları izleyen hacker'ın ekstra bir şey yapması gerekmedi.
Ethereum çatallanmasında DAO'nun rolü
Bu giden değeri kurtarmak için sunulan çözüm, bir başka sıkıntının ortaya çıkmasına neden oldu. Ethereum ana geliştiricileri, transfer işlemlerini ana blok zincirden geri alarak katılımcıların parasını geri verdi. Ancak bu kurtarma yaklaşımı ve geliştiricilerin ana blok zincire bu şekilde müdahale etmesi kullanıcıların büyük bir kısmını rahatsız etmişti. Söz konusu tutum, geliştiricilerin yaygın bir şekilde benimsediği "kod kanundur" yaklaşımına aykırıydı. Bu tartışmalar ve oylamalar sonucunda, 20 Temmuz 2016’da Ethereum Classic ve Ethereum çatallanması gerçekleşti.
NFT ile DAO'lar tekrar gündemde
NFT pazarının önlenemez yükselişi DAO'ları da yeniden gündeme taşıdı. Öne çıkan örnekler arasında Nouns DAO ve KeeperDAO'yu gösterebiliriz. Ayrıca kendini bir "NFT varlık fabrikası" olarak tanımlayan BreederDAO'yu da unutmamak lazım. Hatırlarsanız girişim, A serisi yatırım turunda Andreessen Horowitz (a16z) ve Delphi Digital liderliğinde 10 milyon dolar yatırım almıştı.
Yine de DAO'ların yeniden gündeme gelmesindeki tek etken NFT'lerin yükselişi değil. Covid-19 ve karantina süreçleri ile birlikte oyunlara gösterilen ilginin de DAO'ların tabloda yerini almada etkisi oldu.
Oyun sektörü ülkemizde 2021'de alınan yatırımlar ile odak noktası olmaya başlarken, Netflix gibi içerik şirketlerinin kendi oyun platformlarını geliştirmesiyle, hepimiz geleceğin içeriğinin oyun olacağı konusunda hemfikir olmaya başladık. Türkiye'de oyunlara gösterilen ilgiyi Hootsuite raporu ve oyun uygulaması pazarlamadaki rolünü ise AppsFlyer raporu ile sizlere aktardığımızı not düşelim.
Blockchain ve NFT oyunları ile DAO ilişkisi
2022'nin oyun trendleri arasında Blockchain ve NFT oyunlarının yer alması, DeFi'ler ve yaratıcı ekonomi (Creator Economy) ile birleştiğinde gözler yeniden DAO'lara çevrildi. Oyuncuların kendi kendilerini fonlayabildiği, demokratik kararlarla hareket edilebildiği bir yapı, Z kuşağının da ilgi odağı olmaya hazırdı.
"BGA Blockchain Game Report for 2021" raporunda yer alan bilgilere göre Blockchain tabanlı oyunlar geliştiren girişimler, 2021 yılında toplamda 4 milyar dolar yatırım aldı. Rapora göre 2021'in üçüncü çeyreğinde bu alanda 2,32 milyar dolar gelir elde edildi. Yani ikinci çeyreğe göre gelirlerde yüzde 22'lik bir artış yaşandı.
DAO'da kripto cüzdan ve token'ların işlevi
NFT satışlarında izlenen topluluk odaklı yaklaşım, DAO'ların daha yaygın bir şekilde benimsenmesinin temellerini atıyor. Discord'ta ve Twitter'da toplanan NFT yatırımcıları, proje odağında topluluklara dönüşürken, bir projeyi öne çıkarmanın yanında hızlıca fonluyor.
DAO'lara baktığımızda ise temsiliyetin kripto cüzdan adresleri üzerinden kurgulandığı bir model ile karşılaşıyoruz. Bu adresler insanlara ait olabileceği gibi, robotlara, IoT cihazlara ya da başka merkeziyetsiz otonom kuruluşlara ait olabilir.
Gelelim Token'ların DAO'lardaki işlevine... Bir DAO'ya üye olmak için projenin belli sayıda token'ınına sahip olmanız gerekiyor. Bu token'lara yönetim (governance) token'ı ismi veriliyor. Yönetim token'larını satın alabilir ya da hediye edebilirsiniz. Aynı şekilde oyunlarda rastladığımız "oynadıkça kazan" modelinde olduğu gibi, çeşitli görevleri yerine getirdiğinizde yönetim token'larından kazanabilirsiniz.
Tıpkı NFT'lerde, sosyal ağlarda ve uygulamalarda gördüğümüz gibi talep arttıkça, token'ın değeri de artış gösterir. Bu bağlamda DAO'nun yönetim token'ına sahip olan kişi sayısı arttıkça, token'ların piyasa değeri de artış gösterir.
Günümüzde DAO'ların büyük çoğunluğu Discord üzerinden iletişim kurmayı tercih ediyor. Dolayısıyla yönetim token'ına sahip bir kişi, ücretli Discord kanallarına üye olabilir. Böylece hem iletişim hem de karar verme süreçlerinde yerini alabilir.
Demokrasi tiranlığa dönüşebilir mi?
Demokratik yapısı ile dikkat çeken DAO'lar, temsili demokrasinin kötüye kullanım örneklerini de beraberinde getirebilir. Bir kişi, ne kadar fazla yönetim tokenına sahipse, o kadar çok oy hakkına da sahip olabilir. Bu bağlamda tek bir kişi tüm organizasyonun kaderine yön verebilir.
Öte yandan DAO üyeleri beğenmedikleri bir yönetimi alaşağı etmek adına oylamalar düzenleyebilir. Yine de oylama sonuçlarının, oy hakkını elinde tutanlarla değişebileceğini hatırlatalım. Şu an için fiziksel olarak şirketlerde ve ülkelerde var olan yönetim sistemlerinin bir benzerinden bahsedebiliriz.
Bunların yanında DAO'ların işleyiş prensibi kontrata bağlı olarak belirlenir. Eğer kontratta demokratik yapıyı koruyacak kurallar yazıyorsa, DAO da adil bir demokrasi ile yönetilecektir. Örneğin, kontratta bir cüzdanın belli sayıdan fazla token'a sahip olamayacağı yazabilir. Yine de bir kişi birden fazla cüzdan ile hareket ederek, yönetimde söz sahibi olabilir.
DAO'lar markalar için ne vadediyor?
Bana kalırsa, DAO'lar iki alanda fark yaratıyor. Bunlardan ilki; oyunların, uygulamaların, dijital ürünlerin ya da yeni kurulan yapıların, yönetim sistemine bir geri bildirim mekanizması entegre edilmesi. DAO'lar, bir şirketin, test kullanıcılarının ötesinde doğrudan kullanıcı tabanından geri bildirim almasını sağlıyor. Kullanıcılar, belli özellikleri talep edebiliyor ya da arayüz tasarımında karar verme süreçlerine dahil olabiliyor.
Bu da geliştirilen uygulamaların başarısında kritik rol oynayacaktır. Oylamalar doğrultusunda hareket eden girişimler, daha yüksek kullanım oranlarıyla karşılaşabilir. Ayrıca Z jenerasyonunun "şeffaflığa" değer verdiğini düşündüğümüzde, genç hedef kitlelere hitap eden şirketler, DAO'dan faydalanabilir.
Topluluk odaklı ticaret ve topluluk yönetimi son yıllarda markaların gündeminde ağırlıklı olarak yer ediyor. DAO formatında bir topluluk inşa etmek, tüketici tarafında topluluk hissinin güçlendirirken, markanın kullanıcının gündelik hayatına dahil olmasını sağlar.
DAO'lar, tüm bunların ötesinde token'lar vesilesiyle markalar, kişiler ve topluluklar için ekonomik olarak bir değer yaratıyor. Kişi, kurum ve markaların kendini fonlaması kolaylaşıyor.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap