Medyada topluluk odaklı yeni dönem: Blockchain botlara karşı

Hemen her şeyin dijitalleşmesiyle medya da artık basılı yayından çok internet sayfalarında boy gösteriyor. Bu, veri ölçümü için yararlı gibi görünüyor olsa da bu verilerin doğruluğunu ve tutarlılığını tehdit eden bir şeyler var: botlar!
Medyada topluluk odaklı yeni dönem: Blockchain botlara karşı

Bu makaleyi okuyan birinin gerçek insan olma olasılığının sadece 1/3 olduğunu biliyor muydunuz? Barracuda Networks güvenlik şirketinin verilerine dayanarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki geriye kalan üçte ikilik oranı botlar oluşturuyor.

Grafikten de görebileceğiniz gibi botlar her zaman kötü olmak zorunda değil. Hatta birçoğu oldukça yararlı ve işlevsel. Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde Twitter’ın platformundaki iyi ve yararlı botlara etiketler eklediğini sizlere aktarmıştık.

Sosyal ağlarda ve medyada bot etkisi

İyi botların birçoğu webi geziyor ve bilgileri, web sayfalarını indeksliyor. Böylece internette aradıklarımızı daha hızlı buluyoruz. Örneğin, Discord sunucularına da birçok işlev için botlar atanabiliyor. Buradaki botların temel işlevi ise bazı işlemleri otomatize etmek veya bazı kaynaklardan veri çekmek. Hatta bu botların bir kısmı bot hesapları saptamak için bile çalışıyor. Bir kısmı ile şans ve tahmin oyunları oynayabiliyorsunuz, bazıları ise sayaç görevi görüyor.

Botların bir diğer kısmı ise ne yazık ki kötü amaçlı ve işleri arasında site hacklemek ve reklamlara tıklamak gibi şeyler yer alıyor. Aslına bakarsanız reklamlara tıklama işi oldukça kârlı, özellikle de bir web sitesi sahibiyseniz ve sitenize Google’dan reklam alıyorsanız… Çünkü tık başına size ücret ödeniyor. Diğer yandan da bu reklam tıklama işi, rakip firmaların hedef kitlelerine ulaşmasını engellemek için uygulanan, etik olmayan bir yöntem olarak öne çıkıyor. Aynı şekilde yayıncılar açısından ele alındığında da bu botlar yayıncıların okurlarla buluşmasını sekteye uğratıyor. Ayrıca bir reklama ne kadar yoğun bir şekilde tıklanırsa onun değeri de o kadar düşüyor. Yani kötü botlar, yayımcıların sayfalarındaki reklamlara tıklayarak, yayımcının reklamdan kazandığı geliri düşürüyor. O yüzden yayımcılığı yaşatmak için gereken trafiğin boyutu da artıyor. Başka bir deyişle, daha çok organik kullanıcıya ihtiyaç doğuyor.

Bu noktada reklam dolandırıcılığı araştırmacısı Augustine Fou’nun araştırmasından bahsetmekte fayda var. Fou, 2004 yılından itibaren ABD’deki internet kullanıcı sayısını ve dijital reklam harcamasını, etkileşim ve tıklama oranları bazında karşılaştırdığında, ilginç bir şekilde açık ara farkla internette internet kullanan insanlardan daha fazla kullanıcı olduğunu farkına varıyor. Bu ironik durumu Fou, reklamların insanlardan çok botlara gösterilmesi ve botlarla etkileşime girmesi ile açıklıyor.

Durum böyleyken yayımcılar açısından iki kritik problem ortaya çıkıyor. Birincisi, yazarların üzerinde onca emek harcanmış makalelerini, araştırmalarını, hikayelerini hedef kitlelerine tam anlamıyla ulaştıramama sorunu; ikincisi ise, gelirlerde yaşanan düşüş. Bu arada platformunda iyi botlara yer veren Twitter’ın yakın zamanda Elon Musk tarafından satın alındığını hatırlatalım. Twitter’da yapacağı değişiklikleri açıklayan Musk; ilk olarak her hesabın kimliğini doğrulayacağını açıkladı. Bu durum, platformdaki kötü botların yanında “iyi botların” da yakında sırra kadem basacağını gösteriyor.

Ancak blok zincir teknolojisi, sosyal ağlarda ve özellikle medyada bahsettiğimiz bu “bot” meselesini biraz dolambaçlı da olsa çözüyor. Öncelikle, reklam dolandırıcılığında en çok kullanılan ve en kârlı saldırı şeklini incelemekte fayda var.

Sybil saldırısı nedir? 

Sybil saldırılarına ismini veren “Sybil” sözcüğünün nereden geldiğini kısaca anlatalım. 1973 yılında Flora Rheta Schreiber tarafından yazılan Sybil adındaki kitap, Shirley Ardell Mason ile doktoru Cornelia Wilbur’un terapi seanslarını anlatıyor. Bu kitap aynı zamanda çoklu kişilik bozukluğu tanısının konulmasına da katkıda bulunuyor. Sybil saldırısı da adını bu kitaptan  alıyor. Zira bu saldırılar, hızlı bir şekilde kimlik değiştiren çoklu kişiliğe sahip botlar aracılığı ile gerçekleştiriliyor.

Medya bu saldırılarla nasıl mücadele edebilir?

Gelelim blockchain'in bu sorunu nasıl çözeceğine. Aslında bot problemini çözmek blok zincir teknolojsinin sağlam olarak yaratılabilmesi için de bir zorunluluktu. Blok zincirlerin güvenilir bir şekilde çalışabilmesi için sistem veya ağ ile iletişime geçenlerin insan mı yoksa bot mu olduğunun tespit edilmesi gerekiyordu. Bu nedenle blok zincir teknolojisi, ağda doğru fikir birliğini yaratabilmek için ağ düğümlerinin (node), Proof of Work yani iş kanıtını sağlamasını önermişti. Başka bir deyişle node'lar sistemin düzgün çalışmasına katkıda bulunmak için "kimlik vergisi" ödüyor.

Buradan baktığımızda; benzer şekilde bu formülü makaleyi okumak isteyenlere uygulayabiliriz. Nasıl mı? Bunun en basit yolu, yazıya erişmek isteyen kişinin, kripto cüzdanında belli sayıda spesifik bir token bulundurmasını talep etmek. Sistem sadece, kullanıcının kripto cüzdanında bu token’ı gördüğünde yazıyı açıyor. Böylece içeriği görüntülemek için token’a ihtiyaç duyulması, Sybil saldırısı düzenlemek isteyenlerin omuzuna bir yük getiriyor. Üstelik, bu yayımcının gittikçe daha popüler olması durumunda, bu tokenin fiyatı da artacaktır. Bu sayede bu saldırıyı düzenleyecek botları kodlayanlar, iki kere düşünmek zorunda kalacak. Bu da hem yayımcının hem de okuyucunun işine geliyor çünkü aradan aracıyı çıkarmış oluyorlar. Botların aradan çekilmesiyle daha çok insan, aradığı bu içeriklere daha rahat ulaşabiliyor.

Minimale dönüş

Bahsettiğimiz yöntem, aynı zamanda daha küçük ama daha etkili bir kitle yaratıyor. Çünkü nihayetinde bu kitle bir anlamda bu yayını parasal olarak destekleyecek kadar güveniyor ve beğeniyor. Günümüzde yalnızca dijital odaklı yayınların ötesinde küresel ve görece daha geleneksel medya da “küçük daha iyidir” yaklaşımını benimsemeye başladı. Çünkü sadece sayı olarak var olan ama aslında hiçbir etkinliği olmayan güruhları kim ne yapsın?

Bütün bu anlattıklarımızın ne anlama geldiğine en güzel örnek muhtemelen BuzzFeed olacaktır. BuzzFeed, birçoğunuzun hatırlayacağı gibi bir zamanların en popüler, adı en çok duyulan medya platformuydu. Büyük yatırım şirketleri tarafından desteklenen ve devasa bir kitleye sahip olan BuzzFeed, bu sözde büyüklüğünü ancak veriler ölçülebilir olana kadar sürdürebildi. Gerçekler ortaya çıktığında ise borsa değeri yüzde 39 düştü.

Analist Brian Morrissey geçtiğimiz günlerde yayınladığı blog gönderisinde, küçük ama daha yararlı kitle yaklaşımını detaylandırdı. Morrisey bu yaklaşımı "Etkileşim Öncelikli Medya" (Primary-Engaged Media) olarak tanımlıyor.

Bu yaklaşımın en kritik önemi, bu modeli seçen bir medyanın kitlesini bir şeyler yapmaya yönlendirecek kadar etkili ve etkileyici olmasıdır. Yayımcılar, okurlarını e-ticaret sitesinden bir şeyler satın almaya ya da üyeliğini yükseltmeye kolayca davet edebilir.

Hem yerelde hem de globalde e-bülten akımının, topluluk odaklı pazarlama stratejileriyle buluşması bu yeni çağın başka bir yansıması. Hatta Twitter’ın içerik üreticileri için bülten özelliğini yayına alması bunun en güzel göstergelerinden biri. Bu stratejiyi nasıl hayata geçireceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Örneğin, yayın hayatına 3 yıl önce başlayan e-bülten Not Boring’in yazarı Packy McCormick, oluşturduğu kitleyi kendi fonuna yatırım yapmaya teşvik ediyor. Bunun tek başına bir yayımcı için oldukça başarılı bir etkileşim öncelikli medya örneği olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan bir zamanların yıldızı BuzzFeed, ne yazık ki yeni GameFi projesi için okurlarından pek de destek alıyormuş gibi görünmüyor.

Medyada DAO ve Web3 etkisi

Günümüzde blok zincir tabanlı pek çok proje, medya kelimesini kullanmak yerine kendilerine ‘Decentralized Autonomous Organization (DAO) / Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonu’, topluluk veya buna benzer isimler veriyorlar. Ancak daha önce de topluluk odaklı pazarlama trendlerinde bahsettiğimiz gibi örneklerin hayata geçmeye devam ettiğini görüyoruz. Friends with Benefits projesi bu anlamda güzel örneklerden biri. Belli bir miktarda FWB (Friends with Benefits) token’i tutanlar yeni etkinliklere ve kripto hakkında bilgi veren özel bir Discord kanalına erişim sağlayabiliyor. Üstelik iş bununla da sınırlı kalmıyor. FWB yazı işleri, henüz yazımı devam eden ilginç makaleleri gösterime sunuyor. Böylece bir heyecan dalgası yaratmayı başarıyor. FWB ayrıca üyelerin hazırladığı haftalık bir haber bülteni de yayınlıyor. Söz konusu haber bülteninin, yayının Discord kanallarında o hafta neler olduğunu anlattığını belirtelim.

Bu sayede üyeler de gelir karşılığında yazı yazmış oluyor, bir başka deyişle tüketiciler de üretici sıfatı kazanıyor. Web3’ün birlikte üretme prensibi “türetici” kavramını da bu ekonomik modelin kalbine işliyor.

Web3 tabanlı medya, pasif okuyucuları kripto para ödülleriyle birer yazara ve içerik üreticisine dönüştürüyor. Adeta kendi kendini yaratan kripto medyası, hikâyesini anlatmaya devam ederken, geleneksel medyanın bu yaklaşımdan öğreneceği çok şey olduğu açık. Bu esnada internetin üçte ikisini oluşturan botlar tüm bu süreci anlamlandırmaya çalışırken hata raporları verecek mi hep birlikte izleyip göreceğiz.

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.