Spotify'dan ilk olarak 2009'da bahsetmiştik. O zamanlar henüz yeni sayılabilecek bir girişim olan Spotify, o zamandan beri çok yol aldı ve sonunda yeni kıtaya kadar ulaştı. Online müzikteki iş modelini temelden değiştiren Spotify, kullanıcıların aylık sabit bir ücret karşılığında kendi seçtikleri sınırsız sayıdaki parçayı ister online, ister offline olarak dinlemelerini sağlayan mobil bir uygulama.
Müzik parçalarına sahip olmadan, bir anlamda kiralayarak dilediğiniz zaman ve mekanda dinlemenizi sağlayan Spotify, online müzikteki iş modelini önemli bir şekilde değiştirdi. Aynı bir zamanlar iTunes'ın yaptığı gibi yenilikçi bir yaklaşımla bu değişikliğe yol açan Spotify, yine aynı iTunes'ın yaptığı gibi bu alanda kendisinden önceki iş modellerini de tehdit ediyor.
Bu durumda akıllara bazı soruları getiriyor: Uzun vadede bu iş modelinin kullanıcıları rahatsız edecek yan etkileri olur mu, telif hakları sahiplerinin bu konuda etkisi ne oranda olacak, Spotify'ın iş modeli sürdürülebilir mi ve pek çok kişinin merak ettiği bir soru daha; Spotify iTunes'u bitirebilir mi?
iTunes vs Spotify
Önce konuya kullanıcı açısından bakalım. Spotify'ın modeli müzik dinleme alışkanlığındaki en yaygın iki tercihten de farklı. İlk model iTunes da olduğu gibi şarkı başına ücret ödeyerek şarkıya sahip olmanız, ikinci model ise radyolarda olduğu gibi şarkıları ücretsiz olarak ama sahip olmadan dinlemeniz.
Spotify ise bu ikisinin tam ortasında. iTunes'daki gibi dilediğiniz şarkıyı dinleyebiliyorsunuz ama aynı radyoda olduğu gibi şarkıya sahip olmuyorsunuz. Yani Spotify bir "Music on Demand" servisi.
Aylık 10 dolar gibi bir ücret karşılığında 15 milyonluk bir şarkı kütüphanesinden dilediğinizi dinleyebiliyorsunuz. Yani yaklaşık olarak iTunes'dan her ay 10 farklı şarkı satın alabileceğiniz bir ücret karşılığında sınırsız seçeneğiniz var. Servisi 1 yıl kullandığınızı düşünecek olursanız 120 şarkıya sahip olmak yerine 15 milyon şarkıdan dilediğinizi dilediğiniz kadar dinleyebilirsiniz.
Bu anlamda kullanıcılar açısından Spotify, iTunes'a göre çok önemli bir fiyat avantajı var. Eğer Spotify bu şekilde servisi sürdürebilecek olursa uzun vadede iTunes'un işinin zor olduğu kesin.
Dikkatlerden Kaçan Bir Detay
Fakat burada gözlerden kaçan fakat her şeyi değiştirebilecek ufacık bir detay var: Müzik firmaları.
Spotify, telif hakları sahiplerine dinlenen parça başına belli bir ücret ödüyor. Ödediği ücret yapılan ve belli bir dönemi kapsayan anlaşmalarla belirleniyor. Yani Spotify'ın iş modelinde kontrol Spotify'da değil daha büyük oranda müzik firmalarında.
Aynı müzik firmaları ile daha önce Apple'ın da başı derde girmiş ve sonucunda iTunes'teki şarkıların fiyatları müzik firmalarının istediği gibi değiştirilmişti. Peki bundan bir yıl sonra, şu an için kabul edilebilir olarak görünen 10 dolarlık aylık ücret, müzik devlerinin baskısıyla 15 dolara çıkarsa ne olacak? Kullanıcıların bir kısmının servisi terk etmesi çok muhtemel. Çünkü her şeyden önce böylesine bir gelişme daha sonra benzerlerinin yaşanabileceği endişesini de getirecek. Üstelik servisi terk eden kullanıcıların ellerinde sonradan dinleyebilecekleri şarkılar da kalmayacak.
Spotify kesinlikle son derece yenilikçi ve hemen her açından çok mantıklı bir iş modeline sahip. En büyük sorunu ise dijital zamanlara ayak uydurmakta ne kadar zorlandıkları her fırsatta görülebilen müzik sektörünün devleri ile anlaşmak zorunda olması. Bu da iş modelinin ne kadar süre sorunsuz bir şekilde devam edebileceğini kestirmeyi neredeyse imkansız hale getiriyor...