Her geçen gün etrafımızda daha fazla scooter görmeye başladık. İlk başlarda garipsesek de yollarda, kaldırımlarda scooter kullananları görmek artık hiçbirimizi şaşırtmıyor. Ama hayatımıza bir anda giren scooter’ları görünce Cem Yılmaz’ın standup’larında anlattığı gibi bu iş nasıl yürüyor, nasıl para kazanılıyor diye kafamızda hesaplara girişmeden duramıyoruz 😊 Hem meraklı müşteriler, potansiyel girişimciler, yatırımcı adayları hem de bu işe bir çeki düzen vermek lazım diye düşünen kamu yöneticileri için scooter paylaşım platformlarının iş modelini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce pazarı tanıyalım
Pazarın Tanımı: Scooter paylaşım işi ulaşım sektörünün bir alt kolu olarak (bisiklet paylaşımı ile birlikte) mikromobilite pazarının bir parçası olarak tanımlanıyor. Mikromobilite pazarının sınırları ise ya uzaklık olarak 2-8 km‘lik mesafeli yolculuklar ya da süre olarak 5-45 dk süren yolcuklar ile belirleniyor. Ve pazarın da en önemli araçları olarak scooter’lar ve bisikletler öne çıkıyor.
Pazarın Büyüklüğü: Ulaşım alışkanlıkları üzerine yapılan araştırmalar dünya genelinde insanların kişisel yolcuklarının %35’inin 2 km’den az, %75’inin de 10 km’den az olarak gerçekleştiğini gösteriyor (BCG, 2019). ABD’de ise tüm seyahatlerin %60’ı 8 km’nin altında gerçekleşiyor (CBinsight, 2020). Bu da bize kısa mesafede seyahat pazarının çok büyük bir potansiyel taşıdığını ve yatırımcıların bu alana olan iştahının nedenini gösteriyor. Pazarın en cazip noktaları ise nüfusun yoğun olduğu büyük şehirler. Çünkü şehrin caddelerinde ve sokaklarında ne kadar çok insan varsa scooter kullanılma ve dolayısıyla gelir elde etme imkanı da o ölçüde fazla oluyor. McKinsey (2020) analizine göre pandemi öncesi verilere göre küresel olarak scooter başına kullanıcılar günlük ortalama 15-20 dk. sürecek şekilde 5 seyahat gerçekleştiriyor. Rakamsal olarak baktığımızda 2025 yılında pazar büyüklüğünün 40-50 milyar USD’yi (BCG, 2019), 2030 yılında ise 300 milyar USD’yi aşacağı öngörülüyor (McKinsey, 2019).
Pazardaki en önemli oyuncular: Mikromobilite pazarının global arenadaki en önemli iki oyuncusu birer unicorn haline gelmiş olan Bird ve Uber’in yatırımcısı olduğu Lime. Bird ve Lime 100’ün üzerinde şehirde operasyon gerçekleştiriyor. Ve Lime’ın scooter sayısı 120.000 adeti geçmiş durumda. Bunun dışında scoot, spin, Voi, skip gibi farklı güçlü oyuncular da var.
Türkiye’deki en önemli oyuncu ise şüphesiz Martı. Hatta o kadar kendini kabul ettirdi ki birçok kimse bu hizmeti anlatırken scooter yerine Martı ismiyle bu hizmeti tanımlıyor. Ayrıca bu alanda martı kadar duyulmasa bile Dost , binbin, Hop, Plam, biri gibi oldukça değerli başka girişimler de var.
Hedef Müşteri Kitlesi: Hedef kitlesini farklı müşteri özelliklerine göre ayırmak mümkün:
1.Yaşa Göre: Scooter gibi esneklik ve çeviklik gerektiren bir aracı kullanmak için vücut sağlığı açısından genç ve orta yaş grubunun daha avantajlı olduğunu söylemek mümkün. Fakat yasal düzenlemeler gereği 18 yaşın üzerinde olmanın gerekliliğini düşününce hedef kitlesi 18-45 arasında yoğunlaşıyor.
2. Yaşam Tarzına Göre: Hem yeniliğe ve farklı deneyimlere açık hem de yaşam tarzı bu tip yolculuklara daha uygun kişiler için scooter iyi bir alternatif ulaşım aracı olacaktır. Örneğin işine takım elbise ile gitmek zorunda olan biri veya yanında ağır laptop veya evraklarını taşımak zorunda olan bir çalışan için kullanımı oldukça zor olacaktır. Ama hem kıyafet olarak rahat giyinme imkanı olan hem de yanındaki çanta vb. yükleri daha az ve kolay taşınabilir olan çalışanlar ve öğrenciler için scooter kullanmak oldukça kazançlı olacaktır.
3.Yolculuk Mesafelerine göre: İş-ev, okul-ev arası mesafeleri 0-5 km olan kişiler için oldukça cazip bir deneyim olacaktır. Bu nedenle scooter’ların en yaygın olduğu yerlerin başında üniversite kampüsleri geliyor. Bunun yanında scooter’lar önümüzdeki dönemde tatil bölgeleri ve turistik yerlerdeki ulaşım ihtiyaçlarında en önemli ulaşım araçlarından birisi olabilir.
Hizmet Nasıl Kullanılıyor? Bazı temel farklılıklar olsa bile scooter paylaşım platformlarının çalışma modeli birbirine benziyor. Örneğin Martı’nın çalışma modeli şu şekilde işliyor: Öncelikle uygulama mağazalarından Martı uygulamasını indiriyor ve kaydoluyorsunuz. Daha sonra uygulamadan en yakınınızdaki scooter’ları görüp bir tanesinin yanına gidiyorsunuz. QR kodu okutup banka bilgilerini giriyorsunuz. Scooter kilitli olduğu için kilidi açabilmeniz için bir şifre geliyor. Bu şifreyi girip yolculuğa başlıyorsunuz. Yolculuğunuz bitince scooter’ı kilitliyorsunuz ve kilitlediğinize dair fotoğraf çekip yolluyorsunuz.
Temel Maliyetler ve Gelir Modeli: Scooter paylaşım işi yapma isteyen girişimcilerin bazı sabit yatırım giderleri oluyor: uygulama yazılım geliştirme maliyeti, scooter satın alma veya üretme maliyeti, Şarj istasyonları kurulum maliyeti gibi. Bunun yanında birçok değişken maliyetleri de oluyor: uygulama yazılım bakım maliyeti, Scooter bakım ve yedek parça maliyetleri, Şarj istasyonları bakım maliyeti, Scooter’ların tükettiği elektrik maliyeti, Scooter park ücretleri (farklı ülkelerde park yerleri için park ücretleri ödemek gerekebiliyor) ve kendi yönetim giderleri. Platformların ana gelir modeli ise scooter kiralama karşılığı alınan ücretler. Genellikle müşteriden kullanım başına sabit bir ücret ve kullanım süresince km başına veya dakika başına ayrı bir ücret talep ediliyor. Aşağıdaki şemada Mckinsey’in yaptığı bir araştırmaya göre tespit ettiği temel maliyetleri ve gelirleri görebilirsiniz.
Başarıyı etkileyen en önemli faktörler
Yasal Düzenlemeler: Scooter’lar günün sonunda bir ulaşım aracı ve ticari amaçla kullanıldıklarında birçok sorumluluk doğuruyorlar. Bu nedenle sektörün çeşitli yasal düzenlemelerle denetim altına alınması şart. Fakat bu düzenlemeler aşırıya kaçtığında veya girişimler dikkate alınmadan tek taraflı yapılmak istediğinde sektördeki girişimlerin işlerini çok zora sokabiliyor. Çünkü ciddi yatırımlara ihtiyaç duyan böyle bir sektörde en ufak bir yasal düzenleme hem girişimlerin karlılığını ve büyümesini engellerken hem de yatırımcıların bu alana duydukları iştahı azaltabiliyor.
Şehrin altyapısı ve İklimi: Scooter girişimlerinin yaygın olduğu şehirler genellikle daha düz yapıya sahipler ve scooter’lara özel yollar veya şeritler yapıyorlar. Şu an Milan, Paris, Brüksel, Seattle gibi önde gelen birçok dünya metropolü her yıl scooter’lara özel yeni yollar geliştiriyorlar. Bu nedenle de scooter kullanımı en çok bu şehirlerde yaygınlaşıyor. Bununla birlikte yağmurlu, karlı günlerde veya çok sıcak ve çok soğuk havalarda scooter kullanımı zor ve tehlikeli oluyor. Bu nedenle ılıman iklim kuşaklarındaki ülkeler ve şehirler bu açıdan oldukça şanslı. Türkiye’de birçok büyükşehir bu iş için uygun altyapıya sahip. Ama bu sektörün hedef kitlesi açısından en büyük potansiyele sahip şehir olan İstanbul’un ciddi bir eğim sorunu var. Martı’nın kurucusu Oğuz Alper, mülakatında yurtdışından satın alınan scooter’ların istanbul’un şartlarına pek uygun olmadığını, bu sorunu çözmek kendi scooter’larını geliştirmeye (Mart-Anadolu 1) başladıklarını ve motor gücünü arttıracak ek geliştirmeler yaptıklarını söylemişti. Eğer güçlü scooter’lar geliştirilebilirse trafiğin ve üniversitelerle büyük iş merkezlerinin en yoğun olduğu Beşiktaş-Maslak plazalar bölgesi (8 km), Üsküdar – Ümraniye plazalar bölgesi ( 8 km), Kadıköy-Kozyatağı (5 km) gibi bölgelerde çok başarılı ticari sonuçlar alınabilir.
Cihazların Kötü Kullanımı: Scooter’ların yedek parçaları çok pahalı. Bu nedenle cihazların kötü kullanıldığı lokasyonlarda şirketlerin karlılığı ciddi oranda etkileniyor. Scooter’ların ömrü genellikle 3 ay’ı pek geçemiyor ama bununla birlikte yapılan analizlerde bir scooter’ın “break even” noktasına gelebilmesi için 4 ay’a ihtiyacı olduğu gözüküyor. Karlılık için scooter’un kullanım ömrünün artırılması kilit bir gündem maddesi. İnsanların davranışlarını değiştirmek kolay olmadığı için Ar-ge çalışmalarıyla scooter’ların dayanıklılığını arttırmak daha gerçekçi bir seçenek. Bu amaçla Martı “Anadolu 1”, Bird de “Bird Zero”markalarıyla kendi scooter’larını geliştirip dayanıklılıklarını arttırmaya çalışıyor.
Tüm paydaşlar hızla organize edilmeli
Ara ara kamuoyunda scooter’larla ilgili ufak tefek olumsuz haberler çıksa da bu işin çevre dostu olması, araç ve yakıt maliyetleri açısından tasarruflar sağlaması, trafikte geçen kayıp zamanları azaltması gibi ister tüketici seviyesinde isterse ülke seviyesinde pek çok yararı olduğu aşikar. Bu nedenle bu sektöre özel ilgi gösterilmesi gerekiyor. Scooter endüstrisi çok yeni sayılır. Ve henüz herhangi bir ülke veya şirket bu alanda tekelleşemedi. Yani ülkemizin ekonomisi ve ülkemizdeki girişimciler açısından büyük bir fırsat alanı var. Fakat bu fırsat sadece girişimcilerin veya yatırımcıların çabasıyla başarıya dönüştürülebilecek bir şey değil. Devlet kuruluşlarının çok aktif olarak düzenleme yapmasına ve uygulamada kolaylıklar sağlamasına ihtiyaç var. Tübitak, Enerji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Belediyeler gibi kamu kurumlarının bu sektördeki girişimciler ve yatırımcılarla senkron çalışmalar yapmalarına ihtiyaç var. Destek mekanizmalarından, yasal düzenlemelere, uygulama kolaylıklarından, teknoloji geliştirme katkısına kadar kapsamlı bir strateji ile bu alanda birçok girişim ortaya çıkarılabilir ve hızlıca global pazara açılmaları da sağlanabilir. Ve bu işin kazananı sadece girişimciler ve yatırımcılar olmaz, müşterisinden kamu kurumlarına kadar herkes kazançlı çıkabilir.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap