Dünya genelinde her yıl 1,3 trilyon dolar değerinde gıda çöpe atılıyor. Gıda atığı dünyada toplam atık ürün değerinin yüzde 52'sine tekabül ediyor. Üstelik gıda atığı dünyadaki toplam karbon salınımının yüzde 8'ini oluşturuyor. Türkiye'de ise her yıl 350 milyar liralık gıda çöpe gidiyor. Aslında dünyadaki atığın yüzde 60'ı kurtulabilir durumda. Bunun yüzde 20'si geri kazandırılabilir. Tam da bu noktada Fazla Gıda, şirketlerin iş yapış modellerinde sürdürülebilirlik ve sıfır atığın merkezde olduğu bir dönüşüm vaat ediyor. Bu kurtarma işini iş modeline dönüştürdü.
Yukarıdaki rakamlar da ortaya koyuyor ki yurt dışı pazarı ile değerlendirildiğinde işin potansiyeli oldukça yüksek. Ki çalışmalar şimdiden başlamış durumda... İTÜ İşletme mezunu Olcay Silahlı ve Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bölümü mezunu Arda Eren'in kurduğu girişim, bu sayede Galata Business Angels, 500 Istanbul gibi fonların katıldığı üç yatırım turu gördü. Yatırımcılar, şirketin Türkiye'den sonra da küresel çapta sürdürülebilir üretim ve tüketim konusunda farkındalık yaratacağına inanıyor. Çünkü birçok farklı sektördeki girişimin aksine bu büyük pazara çözüm yaratmaya dünya ile aynı zamanda başladı.
Salgın döneminde çalışma hızı düşmeyen bir girişim
Corona virüs sebebiyle evde kalan insanlar özellikle gıda atık miktarını artırdı. Bu sebeple platform, yeni dönemin getirdiği yeni dönemde bir adım daha öne çıktı.10 Mart'tan bu yana 40 şehirde 2 bin 381 ton gıda atık kurtardı. 44 bin 590 koli, 236 bin 660 kişiye ulaştı. En çok bağışlanan ürün ise patates oldu. Şirketin kurucu ortağı ve CEO'su Olcay Silahlı sözlerine şöyle devam ediyor:
Evlere kapanan insanlar atık özellikle gıda atık miktarını artırdı. Bunun birkaç tane etkisi oldu. İnsanların evlere kapanmasıyla panikle stoklamaya yönelik gıda alışverişi yapıldı. Bu alışverişte birkaç önemli özellik ve sonuç çıktı. Birincisi normal şartlarda insanların düzeni bozulduğu için eve kapananlar panikle yapılan alışverişler insanların normal günlerinde yaptıkları ürün sepetinden farklı bir sepette gerçekleşti. Dolayısıyla insanların lüks ihtiyaçlardan ziyade temel ihtiyaçlarını stokladığı bir dönem oldu. Bununla beraber ihtiyaçlarından fazla şey almış oldular. Bu da ev içinde stoklamaya uygun olan şeyler artırdı.
Ürünler depoda kaldı
Bu dönem içinde ev dışı tüketim sektörü hızlı şekilde kapandığı için öncelikle ileriye yönelik ev dışı tüketimde satmak adına üretilen ürünler depoda ve restoranların stokları elinde kaldı. Burada çok büyük stok oluştuğunu söyleyen Silahlı, "Bunun çıktılarını ilk olarak son kullanma tarihi en yakın olan ürün grubu dediğimiz grupta ayran ve yoğurt fazlası ortaya çıktı. Ülke çapında büyük miktarlarda ayran ve yoğurt bağışladık" diye konuşuyor. Olcay Silahlı, özellikle atık miktarının artmasıyla onlarla çalışmak isteyen şirket sayısının da çoğaldığını sözlerine ekliyor. Ayrıca önümüzdeki iki yıl içinde atık oranının oldukça yükseleceği görüşünde.
Nasıl çalışıyorlar?
Peki bu kurtarma işi nasıl yönetiliyor? Şirket, ürün tipi, son kullanma tarihi, lokasyon gibi tüm bilgiler sisteme giriliyor. Son kullanma tarihi geçmeyen ürünleri anlık tüketilebilecek yerlere satılıyor. Ürünün son kullanma tarihi geçmesine kısa süre kaldıysa da dernekler aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Son kullanma tarihi geçmiş ve hayvan yemi olacak ürünleri hayvan yemi üreticilerine ham madde olarak satılıyor. Hiç işe yaramayanları ise biyogaz üretim tesislerine yönlendiriyor. Şirketler, bu atığı bağış olarak verdiği için vergiden düşüyor. Fazla Gıda da sağladığı avantaj ölçeğinde aylık ücret ya da ürün bedeli üzerinden yüzde alıyor.
Üniversiteden beri arkadaşlar...
İkisi de 32 yaşında olan ortaklar üniversite yıllarından arkadaş... Olcay Silahlı, Kara Harp Okulu'nu üçüncü sınıfta bırakarak işletme okumaya karar vermiş. 2011'de Deloitte'de finansal dönüşüm danışmanı olarak işe başlamış. Bir buçuk yılın ardından Unilever'e geçmiş. Kurumsal hayattan girişimcilik tarafına geçmesi 2014'te Dublin'de katıldığı One Young World Zirvesi dönüm noktası olmuş. Bir sene sonra Tayland'da katıldığı başka bir konferans sayesinde sürdürülebilirlik kavramına dayanan, sosyal etki yaratacak bir iş kurmaya karar vermişler. Şirketin diğer ortağı Arda Eren, bu işten önce mezun olduğu okulda akademisyendi. Olcay Silahlı, Eren'e ortaklık teklif etti. Okuldan beri ortak iş kurmayı düşünen ikili için doğru zaman gelmiş oldu.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap