Covid-19 salgını tüm sektörleri etkilediği gibi turizmi de sekteye uğrattı. Sokağa çıkma yasağı, seyahat kısıtlamaları, karantina, hijyen ve dezenfeksiyon endişeleri özellikle konaklama sektörünü durma noktasına getirdi. Dünyadaki tesislerin doluluk oranları yüzde 5 seviyesine geriledi. Sınırlarını kapatan ülkelere seyahatler durdu. Bir taraftan turist trafiğinde başını çeken İtalya, Fransa gibi ülkelerin turizm gelirlerinin neredeyse tamamı yok oldu. Birçok ülke bu yıl dışarıdan turist kabul etmeyeceğini açıkladı.
100 milyon kişi işsiz kalacak
The World Travel and Tourism Council'a göre seyahat ve turizm işinde çalışan 100 milyon kişi işini kaybedecek. Krizden önce günde iki milyon kişiyi buluşturduklarını söyleyen Airbnb CEO'su Brain Chesky göre seyahat konusunda normalleşme yerelden başlayacak. Önümüzdeki dönemde her ülkede iç pazarın ve yerel turizmin öne çıkacağı tahmin ediliyor.
Yerli turist hareketlenecek
Türkiye'de de aynı durum söz konusu... Seyahat teknolojileri geliştiren girişimlerden elde edilen bilgilere göre Dünya Sağlık Örgütü Covid-19'u salgın ilan ettiği günden itibaren rezervasyon iptalleri art arda gelmeye başladı. Sadece 2020 Mart ayı rezervasyonları değil, bu senenin Eylül'üne kadar olan rezervasyonların yüzde 95’i için iptal isteği geldi. İptaller ve rezervasyon tarihleri ücretsiz değiştirildi. İnsanların bu dönem için konaklama tercihleri de değişti. Daha önce şehir merkezi urban bölgelere daha fazla talep gelirken, bu sene kırsal alana olan ilgi iki kat arttı.
Bu dönemde ilk olarak yerli turist tarafında hareketlenmenin başlayacağı düşünülüyor. Bu hareketle birlikte yazlık bölgelerdeki ve kırsal alandaki evlerin veya butik otellerin daha fazla rezervasyon alması bekleniyor. Salgın sonrasında yabancı turistlerin gelmeye başlayacağı ve normalde düşük sezon olan Ekim-Mart arasının geçen senelere oranla daha hareketli geçeceği tahmin ediliyor. Ayrıca, paylaşım ekonomisinin bu dönemde daha hızlı büyüyeceğini ve bununla birlikte misafirin tercihlerinin de alternatif konaklama yönünde pozitif olarak değişeceğini öngörülüyor.
"Online varlığını güncel tutanlar kazanacak"
Oteller ve acenteler için bulut tabanlı online satış ve kanal yönetim platformu HotelRunner Kurucu Ortağı Ali Beklen, "Konaklama tesislerinin alabileceği önlemler, daha önemlisi geleceğe yönelik dijital yatırımlar stratejik olarak çok önemli. Mevcut satış kanallarını geliştiren ve aktif tutan, eldeki verileri analiz ederek yeni satış kanalları ile çalışmaya başlayan ve tesisinin online varlığını güncel tutanlar bu sürecin kazananları olacak" diye konuşuyor.
Beklen, çalışan konaklama iş ortaklarımızdan edindiğimiz paylaşımlara göre, öncelikli olarak mevcut durumun analizini yapıp gerekli önlemleri aldıklarını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
Yaşamın her alanını ve insanın kendisini doğrudan etkileyen bir durumdan bahsediyoruz. Kullanıcının satın alma alışkanlıkları başlı başına değişti. Artık kullanıcılar direkt temasa ihtiyaç duymadan, aklınıza gelebilecek her şey için online alışverişi tercih ediyor. Bundan sonrasında, konaklama sektörü özelinde kullanıcının arayacağı özellikler de ortaya çıktı. Salgın ile tesisler durumu fırsata çevirerek tesislerinin eksik ve geliştirilmesi gereken yanlarına yatırım yaptılar ve uzun süredir beklemede olan bazı aksiyon maddelerini tekrar gündeme aldılar.
Eylül sonrası hareketlenme bekleniyor
Platfom, tesislere yapılan rezervasyonlara ait gerçek veriye ücretsiz erişimin sağlanabildiği HotelRunner Pulse adlı yeni bir platform geliştirmişti. Bu platforma göre Temmuz ayından itibaren bir toparlanma eğilimi var. İç pazarla başlayan bu toparlanmaya gelecek Eylül sonrası uzaması beklenen sezonun da etkisiyle Rusya ve İngiltere gibi dış pazarlar da ekleniyor. Ortalama kalış süresinin +3 güne kadar arttığı 2020 Ağustos’tan itibaren veri, tesisler için de eskiye dönüş için ümit vadediyor. 2019 yılı rakamlarına ise ancak en erken 2021 yazında ulaşabileceği öngörülüyor.
Bahçe ve balkonlu evlerde yüzde 80 doluluk oranı var
Konaklama tarafında yer alan ve Mayıs ayının başında 12,4 milyon lira değerleme ile yatırım alan Missafir, yönetimine devam ettiği evleri, kısa dönemli kiralamadan orta/uzun dönemli kiralamaya çevirdi. Ülkelerine dönemeyen bu süreci Türkiye’de geçirmek zorunda kalan yabancı misafirlere, ev-ofis konseptinde kullanmak isteyen çalışanlara, ve karantina sürecini bahçeli/balkonlu evlerde daha keyifli geçirmek isteyen lokal misafirlerimize kiralayarak yüzde 80 doluluk oranına ulaştı. Mayıs ayının son haftasında yabancı misafirlerin çoğu ülkelerine döneceğini tahmin ettiğini söyleyen platformun kurucusu Mehmet Yüksel, "Ancak Haziran’ın ilk haftası itibariyle yerli turizmin hareketlenmesi ile daha da yoğunlaşacağız gibi duruyor. En azından bize gelen Haziran ayı misafir talebi bunu doğrular nitelikte" diye konuşuyor.
Kırsal alana ilgi yüzde 200 arttı
Potansiyel misafirlerin konaklamak istedikleri eve ve zamanına karar verme mekanizması dramatik bir şekilde değişmiş. Salgın öncesinde potansiyel bir misafir rezervasyonunu ortalama 3 hafta öncesinden yapıyorken, bu süre şu anda 3 güne kadar düşmüş. Ayrıca, ortalama konaklama süresi Covid-19 öncesi 5 gün iken, şu anda 18 güne kadar çıkmış. Daha önce şehir merkezi urban bölgelere daha fazla talep gelirken, bu sene kırsal alana olan ilgi yüzde 200 artmış.
Rezervasyonlar arası 48 saat
Missafir, her eve yeni temizlik ve hijyen protokolünde yer alan 10 maddeyi katı bir şekilde uyguluyor. Ayrıca evlerimizde farklı bakteriler için kullanılan UVL ışık kullanmaya başladı. Kullanıcı çıkış yaptıktan sonra ise partnerler aracılığıyla Nano Dezenfektasyon işlemi de uyguluyor. Rezervasyonlar arasında minimum 48 saatlik bir aralık söz konusu. Dijital olarak alınan önlemler ise daha çok ‘Misafir Deneyimi’ alanında oldu. Kullanıcı aplikasyon ile check-in, temizlik hizmeti, hava alanı transferi, yemek siparişi gibi birçok işlemi insan teması olmadan yapabiliyor.
Önümüzdeki süreçte konaklama sektöründeki değişimin hızının belirgin bir şekilde artacağını düşündüğünü söyleyen Mehmet Yüksel sözlerine şöyle devam ediyor:
Normalleşme aşamasında insanlar daha sakin ve daha butik hizmet alabilecekleri bölgelere yönelecekler. Hali hazırda dünyada çok hızlı büyüyen alternatif konaklama/ev kiralama opsiyonu daha fazla öne çıkacak ve ülkemizdeki büyümesinin de kademeli olarak hızlanacağını öngörüyoruz. Büyük oteller markalarının gücünü kullanarak bir kısım misafirleri kendilerine çekebilecekler ancak potansiyel misafirlerin büyük çoğunluğu daha az insanın olduğu butik otelleri veya evleri tercih edecekler. Bahçe, havuz, doğaya yakınlık gibi özellikler rekabette ön plana çıkacak. Bu özellikleri barındıran Missafir evlerine çok daha fazla talep olduğunu görüyoruz. Bu yaz daha da hızlanarak Haziran ayından itibaren Bodrum, Çeşme ve Fethiye bölgelerinde eş zamanlı olarak ev sahiplerimiz ve misafirlerimiz için servis vermeye başlıyoruz.