Size anlatacağım hikaye biraz imrendirecek, biraz iç çektirecek türden. ABD'li çift Debbie and Michael Campbell'ın hikayesi bu. Çift 4 yıldır yollarda, dün ise Airbnb'den kiraladıkları dairelerden birinde 1001'inci gecelerini geçirdiler.
Her şey 4 yıl önce Fransa'dan kızlarının onları ziyarete gelmesi ile başlıyor. Konu, biri 58'ine diğeri 68'ine merdiven dayamış grafik tasarım firması olan Debbie ve yıllarını spor ve etkinlik pazarlamasına adamış Michael'ın emeklilik günlerine geliyor. Kızlarının buzdolabına astığı 'Gezilecek 37 Ülke' listesi kıvılcım anını yaratıyor. Kızları, ismini daha önce hiç duymadıkları şirket olan Airbnb'den kiralayacakları oda ya da dairelerle bu geziyi gerçekleştirebileceklerini söylüyor.
Aradan geçen üç ayın sonunda, Michael, seyahatleri boyunca her şey konaklamada günlük 90 Avro üst sınırını geçmedikleri sürece, Seattle'daki yaşamları için yaptıkları harcamayı geçmeyeceğini hesaplıyor. Bunun ardından Debbie ve Michael, evlerini kiraya verip, araba ve botlarını satıyor. Radikal bir kararla Temmuz 2013'de dönüş biletlerini ceplerine koyarak ilk etapta fazla riske girmeden Paris'e yola koyulurlar. Kendilerine çok da yabancı olmayan, konfor alanlarının kıyılarında yüzerek Avrupa'yı geziyorlar. 9 ay sonra oğullarının düğünü için ABD'ye dönen çift bu sefer daha da büyük bir adım atıyor. Seyahat etme virüsü kanlarına bulaşmıştır artık. Dünyanın geri kalanını görmek için bir sonraki adım olan evlerini satıyorlar.
Fortune.com'a konuşan Michael, 'eğlendiğimiz, öğrendiğimiz, bütçemiz ve sevgimiz el verdiği sürece seyahat etmeye devam edeceğiz.' diyor. Çift 4 yıldır yollarda. Aralarında İstanbul da olmak üzere 200'den fazla şehir gezmişler. Balkanlardan, Küba'ya, Orta Doğu'dan Güney Afrika'ya birçok kente ayak izlerini bırakmışlar. Londra'da BREXIT'in oylanmasına tanık olmuşlar. Michael iki defa Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarını izleme fırsatı yakalamış.
Debbie ve Michael, en çok 30 farklı şehrini ziyaret ettikleri İtalya'dan etkilendiklerini söylüyor. Onu ziyaret edilen şehirlerin sayısı ile Fransa takip ediyor. Çift şu anda Fransa- Almanya sınırı arasında güzel mi güzel şehir Strazburg'da.
Geliştirdikleri küçük bir sistemle günlük 90 Avro barajını aşmamaya çalışıyorlar. Arada Airbnb ev sahipleri ile pazarlıklar havada uçuşuyor tabi. Daha düşük bütçeli ülkeleri ziyaret ederek, yine bütçelerini kontrol altında tutmaya çalışıyorlar. Fransa'da geçtiğimiz gece Strazburg'da kaldıkları dairenin sahibi hikayelerini çok sevmiş ve onlara indirim yapmış. Debbie ve Michael için konaklayacakları yerin bazı kriterleri de var. Mesela, yemek pişirebilecekleri iyi bir mutfak, büyük bir yemek masası, çamaşır makinesi ve lokasyonun şehir merkezine yakın olması kriterler arasında.
Bu uzun yolculuk onlara sabırlı olmayı ve daha büyük riskler alabilmeyi öğretmiş. İsmini daha önce hiç duymadıkları bir platformdan dünyaya açılacak olmaları onları başta biraz endişelendirmiş. Özellikle yabancılarla evlerini kiralamak için iletişime geçecek olmaları fikri üzerine epey bir düşünmüşler. Yaşlarından dolayı, bu insanların onları evlerinde istemeyeceklerini sanmışlar.
Seyahat ile birlikte Baby boomer kuşağı için yabancı sayılabilecek kavramlar Google Çeviri, Kindle, Skype, dijital bankacılık hayatlarının birer parçası olmuş. Çift seyahatte olmadıklarını belirtiyor. Seattle'da kendi köşelerine çekilmek yerine, aynı bütçe ile dünyanın dört bir yanını gezerek, hayatlarına deneyim katıyorlar. Ancak çifti ufaktan memleket hasreti sarmış gibi de görünüyor. Her ne kadar Fransa'da kızlarını ve torunlarını görseler de, ABD'de onları bekleyen yoğun bir dedelik, babanelik görevi bekliyor. Debbie ve Michael, Ağustos'un sonunda Seatle'a dönüyorlar. Şimdilik planlarında Noel'e kadar yerlerinden kıpırdamamak var. Ancak kalpleri bir sonraki durakları olabilecek Avustralya ve Yeni Zelanda ve Afrika için çarpıyor.
Çift, Airbnb dünyasında küçük bir üne de kavuşmuş. Airbnb'nin açık etkinliklerine katılmayı, gittikleri bölgelerde Airbnb çalışanlarını ziyaret etmeyi de ihmal etmiyorlar.
Airbnb, Baby boomer'lara mı hedefliyor?
Airbnb, milenyumlar arasında oldukça tercih edilen bir platform olsa da baby boomer'lar arasında bilinirliği ve kullanımı oldukça düşük. Şirket, bu gruptaki hedef kitleye ulaşmak, bilinirliğini arttırmak ve Airbnb'nin fırsatlarından faydalanmaları için bir PR çalışması yapsaydı, bundan daha başarılısını yapamazdı kanımca. Debbie ve Michael'ın hikayesi, bu yaş grubundaki kişilerin kaygılarını, önyargılarını yok edecek, onlara cesaret verecek türden. Düzenlerinden çok da vaz geçmeden, evde harcayacakları bütçelerini, yavaş yavaş seyahat ederek geçirebileceklerini gösteriyor.
Ben ikiliyi çok sevdim, gezgin biri olarak yaşamlarına heveslenmedim de değil hani. Son yıllarda, mülkünden, kariyerinden bir anda vazgeçip, dünya turuna çıkan genç insan sayısı giderek artıyor ama 60'ını geçmiş kişiler için bu kararı almak gerçekten cesaret verici. Bol bol okuyan ve yazan Debbie ve Michael'ın göçebe hayatlarını blog larından da takip edebilirsiniz.