90'lı ve 2000'li yılların 'benchmarking' gibi rakip odaklı pazar stratejileri artık nerdeyse geride kaldı. 2010'lu yıllara geldiğimizde markalar artık 'müşteri odaklı' stratejileri ana merkezlerine koymaya başladılar.
Yıllık pazarlama stratejilerinde ise sosyal medya daha da önemli bir role sahip. Şirketler, artık hiç olmadığı kadar hedef kitlelerine daha yakın olmak istiyor, sadakati arttırmaya yönelik uygulama ve programlar yapıyorlar. ROI'nin ölçümlenmesi en büyük zorluklardan biri olsa da, sosyal medya müşteri odaklı stratejiler geliştirme açısından gerçekten mükemmel bir pazarlama ve iletişim aracı.
Hergün markalar tarafından milyonlarca içerik üretiliyor. Kleiner Perkins Caufield & Byers (KPCB)'ın Internet Trends 2017 raporuna göre içerik oluşturmada şirketlerin sosyal medya sayfalarında kullanıcılarının oluşturdukları içeriklere yer vermeleri, firma içeriklerine göre ortalama 6,9 katı daha fazla etkileşim sağlıyor. Peki bu kadar dinamik bir ortamda markalar olarak içeriklerinizi daha etkin nasıl hale getirebilirsiniz? Bu konuya değinmeden önce Türkiye'deki sosyal medya kullanımına bir bakalım.
Türkiye'de sosyal medya kullanımı
TÜİK 2016 Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması raporuna göre, Türkiye'de internet kullanım oranı yüzde 61,2. Yani yaklaşık 80 milyonluk nüfusun ortalama 48 milyonu aktif olarak internete erişim sağlıyor.
Statista'nın verilerine göre ise geçen yıla oranla kıyasladığımızda Facebook, Twitter ve LinkedIn'in kullanıcı sayısında ufak bir düşüş yaşanırken, YouTube ve Instagram'da artış olduğunu görüyoruz. Görsel içeriklerin ön plana çıkması ve Insragram'ın yaptığı stratejik hamleler platformun geçtiğimiz yıla oranla ciddi anlamda büyümesine neden oldu. Grafikte Google+ (G+) yer alsa da bu oranı, platformun kullanıcı sayısını otomatik olarak Google kullanıcılarının oluşturmasına bağlıyoruz.
Global anlamda pazarlamacılar, Facebook'un eskisi kadar etkili bir kanal olmadığını düşünüyor. En büyük neden ise Facebook'un organik içerik erişimindeki algoritması diyebiliriz. Yapılan araştırmalarda tüketicilerin kendilerini marka gruplarında daha iyi ifade edebildikleri ortaya çıkıyor. Öte yandan gruplar, tüketicilere markaya olan aitlik hissini de arttırdığını gösteriyor. Ancak bir marka grup sayfanız yok ve tüm iletişimi Facebook marka sayfasından sağlıyorsanız aşağıda belirttiğim önerilere bir göz atabilirsiniz.
Facebook'ta görsel ağılıklı içeriklerin, görselsiz içeriklere oranla daha fazla etkileşim aldığını biliyoruz. Yaklaşık 2,3 daha fazla etkileşim alan görselli içerikler daha dikkat çekici oluyor.
Facebook içerik karakterlerinin limiti yok gibi görünse de aslında sınır 63,206 karakter. Ancak zaten bu kadar uzun içerikleri kimse görmek istemeyeceği gibi hiç bir sosyal medya uzmanı da yazmak istemeyecektir. Yapılan araştırmalara göre, Facebook'ta 80 ve daha az karaktere sahip içerikler %66 daha fazla etkileşim alıyor.
Facebook kullanıcılarının yüzde 76'sı platformda ilginç içerik görmek istediklerini aktarıyorlar. 'İlginç' kavramı hedef kitlenin demografik, psikolojik ve sosyo-ekonomik özelliklerine göre kuşkusuz değişecektir.
Twitter bildiğiniz üzere alıntı yaptığınız Tweetleri, görsel, anket ve videoları 140 karakterlik sınırlamasına dahil etmiyor. 200 bin'den fazla Tweet'in analiz edilmesiyle çıkan sonuçta 120-130 karakter arası atılan Tweetlerin en yüksek oranda CTR getirdiğini görüyoruz.
Öte yandan diğer bir veri ise etiketli Tweetlerin, etiketsiz olanlara göre 2 katı daha fazla etkileşim almaları. Ayrıca yapılan araştırmalara göre, 1 ya da 2 etiket alan Tweetler yine 3 ve fazlası etiketi olan Tweetlere göre %21 daha fazla etkileşim alıyor. Ancak 2 etiketten daha fazla olan bir Tweetin etkileşim oranı %17'de kalıyor.
Tweetlerde etiketler çoğu zaman içeriğin özü ya da vermek istediği mesaj olarak kabul ediliyor. Etiket kullanımı henüz hesabınızı keşfetmemiş ancak içerikleriniz ve markanızla ilgilenecek Twitter kullanıcılarına ulaşmak için mükemmel bir araç olabilir.
Dünya genelinde 500 milyondan fazla kullanıcısı olan LinkedIn, işletmenizin sektörünüze uygun içerik paylaşımı açısından da oldukça başarılı bir sosyal ağ. CEO seviyesindeki bir LinkedIn üyesinin ortalama 980 bağlantısı olduğu bilinmektedir. 2012'de LinkedIn Influencer programı tanıtmasıyla, LinkedIn'de şirket içindeki en etkili kişilerin bu sosyal ağı kullanması markanına değer kazandırabilir. Bu bağlamda, şirket yöneticilerinizin hesaplarını, şirketinizi tanıtacak içerikler girmesini sağlayabilirsiniz.
Özellikle 'işveren markası yönetimi' anlamında büyük bir öneme sahip olan LinkedIn, şirketlerin şeffaf yapılarını göstermede, şirket kültürünü ve marka kimliğini yaymada PR açısından da oldukça zengin bir kanal. Sosyal ağ içinde oluşturacağınız bir blog yazısı ile başlıklarda 100, içeriğinizin ana kısmına 40.000 karaktere kadar yazabilirsiniz. Şirket bloğunuzu LinkedIn'den link vererek kullanıcılarla etkileşime geçebilirsiniz.
Aylık aktif kullanıcısı 700 milyona ulaşan Instagram, markaların tercih ettiği en popüler sosyal ağlardan. Etiket kullanımında ise Twitter'ın aksine etkileşim anlamında biraz daha bonkör. Instagram'da en çok etkileşim gösteren içeriklerin 7 etiketle yayınlananlar olduğunu, 8. etiketten sonra içeriklerin daha az beğeni aldığını görmekteyiz.
Instagram geçtiğimiz günlerde de hikayeleri artık konum bazlı ve etiket üzerinden de arayabileceğimizi duyurmuştu. Özellikle lokasyon bazlı pazarlamada markalara büyük değer sağlayacak Instagram'ın bu özelliği, Instagram takipçilerinin 24 saat Instagram hikayelerine göz atmalarına olanak sağlıyor. Bu sayede markanız için daha hedefli içerikler oluşturabilirsiniz. Hikayelerin günlük 200 milyon kişi tarafından kullanıldığını da burdan belirtelim.
Öte yandan Instagram'da içeriklerinizde belirli bir karakter sınırlaması yok. Ancak en çok beğeni ve etkileşim alan içerikler video ve fotoğraflardan oluşan hikayelerdir.
