Türkiye'nin yazılım geliştiriciler, toplam gelir ve nüfus açısından benzer özellikler gösteren ülkelere göre üstün performans gösteriyor. Bu ülkelere göre daha büyük bir geliştirici nüfusuna ev sahipliği yapan Türkiye'de yerel uygulamaların pazar payı da yüksek. Küresel uygulama ekonomisinin "kazanan" ve "kaybedenlerini" inceleyen Mozilla Foundation'ın desteklediği Caribou Digital imzalı Digital Winners&Losers of Global App Economy 2016 raporunda Vietnam ile birlikte istisna bir tablo çizen Türkiye'den geliştiriciler, buna karşın içe dönük bir görüntü çiziyorlar.
Düşük gelir grubundaki 19 ülke, küresel uygulama ekonomisindeki gelirlerin yüzde 1'ini alıyor
Küresel uygulama ekosistemine aşinayız. Uygulama geliştiricileri arasında gelir dağılımındaki eşitsizlikler, kaybolan geliştirici orta sınıfı gibi temel sorunlar bağımsız uygulama geliştiriciliğini büyük çoğunluk için tek başına sürdürülmesi imkansız hale getiriyor. Geliştiricilerin yalnızca yüzde 12'lik bir kısmı ayda 10 bin dolardan fazla kazanıyor. Digital Winners&Losers of Global App Economy 2016 raporu bu bulguları bir adım ileri götürüyor ve pastadan büyük dilimi alan bu geliştiricilerin büyük çoğunluğunun kişi başına yüksek milli gelire sahip ülkelerde yaşadığını söylüyor. Düşük gelir grubundaki 19 ülke, küresel uygulama ekonomisindeki gelirlerin yalnızca yüzde 1'ini alıyor.
Türkiye geliştirici nüfusu aynı gelire sahip ülkeleri dörde katlıyor
Aralarında ABD, Birleşik Krallık, Japonya, Tanzanya, Kenya, Vietnam, Brezilya, Meksika ve Türkiye'nin olduğu 37 ülkeyi kapsayan araştırmadan yola çıkan raporda Türkiye kişi başına düşük milli gelire sahip ülkeler arasında sınıflandırılmış. Araştırmanın ilk göze çarpan sonucu ülkelerin milli gelirleri arttıkça geliştirici sayısının da arttığı. Türkiye; Vietnam ve Belarus ile birlikte sınıflandırıldığı diğer ülkelere kıyasla yüksek bir geliştirici nüfusuna sahip. Araştırma kapsamında bu üç ülkede bir milyon kişi başına sırasıyla 2.5, 2.8 ve 6.1 geliştirici düşüyor. Sayıların geliştirici nüfusunu ifade etmediğini, kıyas için kullanılması gerektiğini belirtelim.
Türkiye'deki geliştiricilerin yüzde 79'u sadece Türkiye için üretiyor
Geliştiricilerin sayısal büyüklüğüyle yerel pazardan aldıkları pay ve bu pazardan elde ettikleri değer arasından doğrudan bir ilişki var. Yani Türkiye'nin görece yüksek geliştirici nüfusu yerel pazarda daha etkin bir konumda. Bunda dil bariyeri önemli bir avantajı oluşturuyor. Türkiye'den geliştiricileri Türkçe konuşan büyük nüfusu daha iyi anlayabiliyor, onlara hitap eden uygulama geliştirme konusunda yurt dışından meslektaşlarına göre bir adım önde olabiliyor. Türkiye'den geliştiriciler, belki bunun sonucunda (ya da sebebi) Türkiye odaklı çalışıyor. Türkiye'deki geliştiricilerin yüzde 79'una ait uygulamalar yalnızca Türkiye uygulama mağazalarında görünüyor.
Türkiye'nin etkin pazar olması buradaki geliştiriciler için sınırlayıcı bir faktör aynı zamanda. Başta gelirlerinde. Zira geliştiricilerin önemli bir çoğunluğu için reklam ana gelir kalemi olmasına rağmen, mobilde reklam gelirlerinin Türkiye başta olmak üzere görece düşük gelirli ülkelerde ciddi sorun olduğunu biliyoruz. Uygulamalarından yüksek gelir elde edebilen az sayıda geliştirici (Tayvan ve Hindistan'tan) yerel pazarlarına odaklanmadıklarını ve uygulamalarını doğrudan küresel odaklı geliştirdiklerini söylüyorlar. Gelirlerinin çok az bir bölümü (yüzde 5 ya da daha az) de kendi pazarlardan geliyor. Son dönemde Türkiye'de başarılı olan mobil odaklı girişimlerin hızla yurt dışına açılmaya odaklanması da bu nedenle tesadüf değil.
İhracatçı geliştiriciler
Türkiye'de gözlemlediğimiz ihracat çabası aslında küresel bir trend. Tahmin edebileceğiniz gibi geliştiricilerin küresel ihracatı ağırlıkla, uygulama gelirlerinin büyük bölümünü elde eden yüksek gelirli ülkelerden az gelirli ülkelere doğru gerçekleşiyor. Yüksek milli gelire sahip ülkelerdeki geliştiricilerin yalnızca yüzde 29'u ihracat yapamadıklarını söylüyor. ABD için bu oran yüzde 3'e düşüyor. Türkiye'nin aralarından olduğu düşük milli gelire sahip ülkelerdeki geliştiricilerin yüzde 69'u ihracat yapamıyor.
Gelirlerin dengesiz dağılımında elbette Google ve Apple'ın platform duopolünün kurallarının da etkili olduğunu unutmamak gerekiyor. Raporun sonuçları erişimi gibi sınırlamalar nedeniyle yer yer tartışmalı olsa da sonuçların gerçekten uzak olmadığını biliyoruz. Reklam gelirlerinin mobilde reklam engelleyici yazılımlarla daha fazla tehdit edildiği de düşünüldüğünde, Türkiye'den farklı gelir modelleri kurgulayabilen uygulamaların gerek yerel gerek uluslararası pazarda başarılı olma şansı önümüzdeki dönemlerde artacak gibi görünüyor.