Yemeksepeti'nin 589 milyon dolarlık rekor satışının ardından kurucusu Nevzat Aydın'ı yatırımcı rolünde daha sık görecek olmamız makul bir beklenti. Yatırımcılık, halihazırda Yemeksepeti'nden sonraki ilk yatırımını geçtiğimiz günlerde Mobil Oto Servis'e yapan Nevzat Aydın'ın önümüzdeki dönem için planları arasında. Ancak ilginç olan bunun Nevzat Aydın için bir istekten ziyade bir zorunluluk olması. Çünkü Aydın yatırımcılığı sevmiyor. Bu kadar net.
Nevzat Aydın'ın geçtiğimiz günlerde sarf ettiği bu ifade, "Yatırımcılığı sevmiyorum... Girişimciye sinirleniyorum..." şeklinde devam ediyor. Bu ilginç yorumu üzerine Aydın'a yatırımcılık ve girişimcilikle ilgili yorumlarını sordum:
Yemeksepeti satışının ardından, Mobil Oto Servis yatırımı, Nevzat Aydın'ı yatırımcı rolünde daha fazla göreceğimizi düşündürdü. Bu tip planlarınız var mı?
Evet var. Bildiğim konu internet. Paradan para kazanmayı hayatım boyunca düşünmedim, zaten beceremem de. Bu saatten sonra inşaat işine girecek veya emlak kralı olacak da değilim. Kendim gibi girişimcileri bulup, onların başarıya giden yolunu kolaylaştırmak hedefim olacak.
Yatırımcılığa bugüne kadar mesafeli durdunuz, neden? "Yatırımcılığı sevmiyorum" yorumunuz sadece Türkiye için mi geçerli?
Girişimcilikte Türkiye veya yurt dışı diye bir ayrım yok. Genel olarak yatırımcılığı sevmiyorum. Çok pasif, fark yaratamadığın bir pozisyon gibi geliyor bana. Taşın altına elimi koyup sorumluluk almayı severim. Yüzde 5 ila 10 arasında oranlarla yatırım yaptığınız girişimcinin yerine işi yapıyor olmanız zaten makul değil. Beğendiğim her projede girişimci olamayacağım için mecburen yatırımcı oluyorum denilebilir benimkine.
Sizce yatırım, teknoloji girişimleri için ne kadar vazgeçilmez? Yatırım almanın girişimlere zarar verebileceği fikrine katılıyor musunuz? Yemeksepeti'ne yatırım aldığınız için hiç pişman oldunuz mu?
Artık ne yazık ki kesinlikle vazgeçilmez çünkü durum, bir pazarlama yarışı haline geldi. Yemeksepeti’nin erken dönemlerinde yatırım almadık. İlk yatırımımız sekiz sene sonrasında geldi. Ben hiç yatırım alıp mutsuz olan girişimci görmedim. Yemeksepeti’ne de daha erken ve hakkaniyetli bir değerleme üzerinden yatırım alabilseydik şu anda, yaptığımız işte dünyanın en büyük firması olurduk. Bu fırsat elimize 2013’ün sonunda bir kere daha geçti; bu sefer de 17 Aralık, $/TL derken kaçırdık.
"Girişimcilere sinirleniyorum" dediniz, bu yorumu açar mısınız? Onlardan en çok ne duymak hoşunuza gitmez?
Girişimcilere sinirleniyorum çünkü çoğu zaman projelerine aşık olarak gelip eleştiri dinlemiyorlar. Kızıyorum çünkü gidip en yakın arkadaşlarıyla ortak oluyorlar, avukat diye amcalarının arkadaşını karşınıza getiriyorlar, yan tarafta B ve C planları oluyor.
Exit (çıkış) planlarını duymak istemem. Kısa sürede satmak için kurulan hiçbir işin başarılı olduğunu görmedim. Girişimci hayatının geri kalanını bundan kazanacak şekilde; işi sağlıklı bir şekilde büyüme üzerine kurgulamalı.
Peki bir girişimci sizi nasıl "kazanır"? Bunun için öncelikli üç kriter belirleseniz neler olur?
Tutkulu olması, her ne yapıyorsa yapsın: İsterse peçete katlasın fark etmez. Öğrenebilir olması: Hiç bir şey bilmeyebilir ama yeter ki öğrenmeye açık ve öğrenebilir karakterde olsun. Ben kendim iki ayda açık kalp ameliyatı yapabileceğimi düşünen bir adamım mesela. Zeki olması: Farkındalığın – hem pazar hem de yatırımcı, ortak ve çalışan - yüksek olması için çok önemli bir kriter.