Neyse ki durum, Atları da Vururlar filmindeki kadar trajik değil... Ya da öyle mi? Yatırım bolluğundayız, gün geçmiyor ki milyar ya da en kötü ihtimalle yüz milyon dolarlık bir girişim haberi okumayalım ama bu sonsuza kadar devam etmeyecek.
Dünya genelinde bir milyar dolar değerlemeye ulaşmış yaklaşık 102 unicorn var. Bunların 60'ından fazlası ABD'de yer alıyor. Aşağıdaki harita CB Insights verileri kullanılarak Silk üzerinden oluşturulmuş.
Unicorn'ları yaratan çoğu ABD merkezli yüze yakın yatırım şirketinin iştahı hiç olmadığı kadar, nazar değmesin, yerinde. Hatta adından söz ettiren yatırımların bir bölümü sadece yatırımcıların hevesinden yapılıyor. Örneğin Slack'in değerlemesini 2,8 milyar dolara çıkaran 160 milyon dolarlık yatırım turunun ardından, CEO'su Stewat Butterfield'in The Times'da yayınlanan dürüst röportajını okuduysanız, Slack'in aslında bu yatırıma acil ihtiyacı olmadığını biliyorsunuzdur. Butterfield röportajında, bankada birkaç yüz milyon dolarlarının olmasının kendileri için iyi olduğunu ve etrafta çok paralı birçok yatırımcının olduğunu söylüyor... Slack'in henüz rakibi olmaması ve elbette kısa sürede yakaladığı hızlı büyüme bu değerlemeye ulaşmasında etkenlerdi, yine de Butterfield, değerlemelerin biraz da rastgele yapıldığını kabul ediyor -yarını kimse bilmiyor haliyle-. Benzer bir durum, görülmemiş bir sıklıkta yatırımlar alan ve tek başına onlarca unicorn'un "yaktığı nakiti eriten" Uber için de geçerli olabilir pekala.
Yarış, bugünden köşe tutma yarışı ve gittikçe ısınıyor. İşin ilginç tarafı nakitin her zaman bu kadar bol olmayacağını herkes biliyor (bu da girişimlerin bugün kendilerine gelen yatırım tekliflerini geri çevirmemesinde bir etken aslında). Musluklar kısılıp, müzik kesildiğinde, sandalyede yer bulamayan da unicorn'lar olacak gibi görünüyor, en azından Fenwick & West adlı bir hukuk firmasının 37 unicorn'un yatırımcılarıyla yaptığı anlaşmaları inceleyen araştırmaya göre. Zira araştırma, bu girişimlere yatırım yapan yatırımcıların tümünün girişimlerin tasfiyesi halinde kendilerini güvenceye alan koşulları sözleşmelerine eklediklerini söylüyor. (Araştırmayla ilgili detaylar için FT makalesini görebilirsiniz). Veriler şüphecilerin teknoloji balonu tartışmalarını körükleyecek cinsten ama daha önemli bir sonuç, unicorn yaratmanın bugün o kadar da zor olmadığı. (Her unicorn aynı değil, bunu unutmamak lazım.)
1) I am deeply uncomfortable by the continued phenomenon of startups raising multi-million dollar seed/Series A rounds with no board member
— Sam Altman (@sama) May 7, 2015
Burada uzun bir es vermek gerekiyor, zira Türkiye'yi en çok bu kısım ilgilendiriyor. Paranın bol, yatırımcının cömert olduğu bu dönemden Türkiye'nin yeterince faydalanıp faydalanmadığı konusunda akla gelen ilk örnek Yemek Sepeti oluyor. Türkiye'nin ilk milyarlık girişim ünvanını geçtiğimiz hafta yaptığı çıkışla alan Yemek Sepeti, bir unicorn muydu? Bunu cevabı hem evet hem de hayır, çünkü Yemek Sepeti, günümüz unicorn tanımı için fazla gerçekti. Zira, Yemek Sepeti bu değerlemeye 15 yılda ulaştı, Yemek Sepeti'nin başarısı reel'di, Yemek Sepeti, Türkiye pazarının en köklü internet şirketlerinden biriydi ve başarısını komşu coğrafyalarda tekrarladı.
4/When the market turns, and it will turn, we will find out who has been swimming without trunks on: many high burn rate co's will VAPORIZE. — Marc Andreessen (@pmarca) September 25, 2014
Unicorn, adı üstünde, sizi bugünden yarına uçuracak bir hayal, biraz da peşine düşülecek bir fikir. Bugünkü durumsa, uçup uçamayacağıyla ilgilenmeden, ne denk gelirse bir boynuz takıp, "alın size unicorn" demeye benziyor. Yeri ve zamanı geldiğinde, bu hayallerle vedalaşmak gerekecek. İşin kötüsü, bu süreçte en çok da yine unicorn'lar incinecek.