Instagram’ı nasıl bilirsiniz? Veya şöyle sorayım, Instagram’ı mesela 20 sene sonra nasıl hatırlayacağız? 13 çalışanla ve oldukça kısa bir sürede 1 milyar dolar deeğrlemeye ulaşmış bir şirket mi, basit bir fikirle 10 milyonlarca kullanıcıya sahip olmuş bir fotoğraf filtreleme uygulaması mı, fotoğrafçılık konusunda dijital bir devrimin başlangıcı mı?
Özellikle Facebook satın almasının ardından Instagram adeta topluma mal oldu ve hakkında yazılmayan, konuşulmayan kalmadı. Bugün, konuşulanlardan biraz farklı olarak Instagram’a bir startup olarak baktığımızda ondan ne gibi dersler çıkarabileceğimizden ve kullanıcı deneyiminden bahsedeceğim.
Birinci günde 25 bin, 2 yıl sonra ise 12 saatte 1 milyon yeni kullanıcı
Günümüz internet şirketlerinin yaşadığı en büyük sıkıntılardan birisi kuşkusuz ölçeklendirilebilirlik. Kısaca şöyle açıklanabilir: "100 kişi aynı anda online olduğunda sorunsuz çalışan yazılımın, rakamlar dört hanelere çıktığında sorunların baş göstermesi hali". Bu problem size ilk bakışta daha çok sunucuya sahip olunarak çözülebilir gibi gelebilir. Ama daha çok sunucu da bir süre sonra çare olmuyor, aksine artık yönetemez olduğunuz onlarca (belki yüzlerce/binlerce) sunucuya dönüşüyor. Yani iş altyapı ve yazılımın kendisinde bitiyor.
Instagram’ın iki kurucu ortağı da kariyerlerinde ürün yönetimine odaklanmış kişiler. Bu sebeple Instagram yolculuklarında kendilerini teknolojik olarak da eğitmek zorunda kalıyorlar. Instagram'ın kurulduğu yıl olan 2010'da 2, 2011'de 3 ve 2012'de 5 mühendisle oldukça başarılı bir altyapı oluşturduğunu düşünecek olursak bu konuda başarılı olduklarını söyleyebiliriz.
Teknik detaylardan uzak durarak Instagram'ın bu teknolojik başarısına yakından bakacak olursak yazılımda da karmaşık problemlere dahi basit düşünerek yaklaşmalarını, sizlere daha önce de bulut bilişimdeki başarılarından bahsettiğimiz Amazon'u ve daha birçok Silikon Vadisi'nde revaçta olan yeni teknolojiyi (Redis, Django gibi) kullanmalarını, tekerleği yeniden icat etmek yerine var olan çözümlere yönelmelerini öne çıkarabiliriz.
Başarı detaylarda mı gizli?
Instagram'da kullanıcı deneyimini arttıran, hem yazılım hem de tasarımla ilgili çok sayıda detay mevcut. Kullanıcının henüz görmediği yani istekte bulunmadığı verinin önceden iletimine başlanması gibi. Böylelikle kullanıcının pasif olarak geçirdiği zamandan yararlanarak cihaz ve bağlantının yavaşlığı sorunu çözülüyor. Bir diğer önemli noktaysa kullanıcıyı “etkin” hissetirmekle ilgili. Örneğin Instagram’da bir fotoğrafı beğendiğinizde (ki bunun için fotoğrafın üzerinde 2 defa dokunmanız yeterli) beğen butonunun şekli sorgu daha Instagram’a ulaşmadan değişiyor. Aynı durum yorum yaparken de geçerli. Böylelikle uygulama üzerinde yaptığınız değişikliklerin etkisini görmek için sorgunun Instagram’a ulaşması ve geri dönmesini beklememiş oluyorsunuz.
Bu noktada verilebilecek en güzel örneklerden biri de uygulamanın en temel özelliğiyle ilgili: fotoğraf yüklemek. Upload yapılan uygulamaları incelediğinizde birçoğunun veriyi sunucuya göndermeye en son aşamada, yani siz göndere bastığınızda başladığını göreceksiniz. Instagram’da ise fotoğrafın yüklenmesi filtrelerin uygulandığı sayfada başlıyor. Kuşkusuz bu da uygulamanın belki de en kritik özelliğini çok daha performanslı hale getiriyor.
Sadece bunlar mı?
Kuşkusuz Instagram’ın başarısının tek sebebi bu iki madde değil. Ekip yönetimi, mentörlük, doğru zamanda doğru yerde bulunmak, kullanıcı ilişkileri, pivot olabilmek vs gibi daha birçok konu başlığı daha var. Instagram'ın çeşitli toplantılarda anlattığı teknik gelişim sürecini ise burada ve buradaki sunumlardan inceleyebilirsiniz.