Webrazzi Dijital'12 etkinliği büyük bir katılım ve birbirinden ilginç sunumlar ile devam ediyor. Etkinliğin öğleden öncesi son sunumunda Türkiye’nin önemli dijital pazarlama iletişimi firmalarından Ping’den Sarper Danış sahneye çıktı.
Danış, sunumunu oldukça ilginç fakat bir o kadar da çarpıcı bir soru ile açtı: “Yıllık 100 bin TL online reklam bütçeniz olsaydı, bu bütçeyi nerede kullanmayı tercih ederdiniz?”.Aslında bu soruya verilen farklı yanıtlar çok net bir şekilde arama ve sosyal ağların online reklam mecraları olarak konumlarını ortaya koyuyordu.
Danış bundan sonra kendi deyimi ile “2 büyük markanın savaş alanına dönüşmüş olan internette” etkili reklam ve pazarlama ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Her şeyden önce yapılması gereken “yeni” hedef kitleyi tanımlamak ve tanımak. Sarper Danış internette en sık karşılaşılan kitlenin nispeten genç ve reklamlarla daha az ilgilenen bir kitle olduğundan bahsetti. Sadece ilgilendikleri içeriği okumaya çalışan bu kitle, ilgilerini çeken içerik dışındaki kısımları mümkün olduğu kadar görmüyor veya görmemeye çalışıyor.
Bununla beraber artık TV izleme deneyiminin, sosyal medyayı çok ciddi bir biçimde etkilemeye başladığını görüyoruz. Twitter’da günün trending topic’leri içerisinde çoğunlukla televizyon programları veya diziler yer alıyor. Survivor programında Nihat Doğan’ın “Burası survivor” haykırışlarının uzun süre internette yer alması ve “Nihat Doğan Survivor” aramalarının bir anda yükselmesi de bunun ilginç ve eğlenceli bir örneği.
Yapılan bir araştırmaya göre dijital pazarlamada en önemli iki konu aksiyon (lead) yaratmak ve satış yapmak. Bunlara en çok yol açan kaynaklar sırasıyla; %50 oranla doğal aramalardan, %30 civarında Pay Per Click kampanyalardan ve %20 civarı sosyal medya pazarlamadan geliyor.
Bu açıdan bakılınca Google yani arama daha önemli gibi görünüyor. Ama Türkiye’den en çok ziyaret edilen ikinci site olan Facebook’un varlığını göz ardı etmek de mümkün değil.
Google vs Facebook
Danış Google ve Facebook’un dijital pazarlama açısından en önemli farklarını da sıraladı. Örneğin Google’da ziyaret başına geçirilen süre 2 dakika iken bu süre Facebook’ta 13 dakikaya ulaşıyor. Ayda 7 milyar sayfa gösteren Google’a karşın Facebook ayda 26 milyar sayfa gösteriyor. Buna rağmen Google daha detaylı analiz imkanı sunarken, Facebook’ta analiz imkanı daha kısıtlı. Google’ın daha satışa odaklı ve reklam maliyetleri daha olgunlaşmış olmasına karşın Facebook daha çok etkileşim odaklı ve henüz reklam maliyetleri fazlasıyla değişken.
Ocak 2012 rakamlarına göre Facebook ziyaretçi başına 405 dakika ile en çok vakit geçirilen sosyal ağların başında geliyor. Google’ın Facebook alternatifi Google+’ta ise bu süre sadece 3 dakika. 100 milyon kullanıcıya ulaşmış olan Google+ için bu doğal olarak bir dezavantaj gibi görülüyor. Fakat işin bir de diğer yönü var.
Google, Google+ ile “connected account” yani diğer hesaplarınız ile tek bir çatı altında bağlantı kurmanıza olanak veriyor. Bu da ortaya farklı bir arama tecrübesi çıkmasına neden oluyor. Artık Google+ hesabınıza bağlandığınız zaman yaptığınız arama sonuçları çok daha farklı görülebiliyor. Çünkü artık arama daha sosyal hale geldi ve kişisel sonuçlar artık çok daha önemli.
Yani aslında arama mı sosyal mi sorusunun cevabı da tüm bu bilgilerden çıkmış oluyor. Bugün içerisinde bulunduğumuz durumda artık arama sosyal ağlardan beslenir hale gelmeye başladı. Aynı şekilde sosyal ağlar da giderek aramaların içerisine yer almaya başladı.