Donald Trump, 20 Ocak günü görevine başlıyor. Göreve başlar başlamaz neler yapacağının sinyallerini haftalardır Florida Palm Beach’te kendisine ait olan otelden, Mar-a-Lago’dan, yaptığı açıklamalarla veriyor. Mar-a-Lago’da ilk görüştüğü isimler arasında ise OpenAI’ın kurucusu Sam Altman, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ve SoftBank’ın kurucusu Masayokshi Son vardı. Elon Musk zaten sürekli Trump’ın yanında, biliyorsunuz.
Trump’ın duruşu net: Önce Amerika! Yani “Ben Amerikan şirketlerini desteklerim, Amerikan vatandaşlarının iş bulması için uğraşırım, başka şeyler beni ilgilendirmez!” diyor. Gelin, Trump’ın bu siyasetinin teknoloji dünyasına yansımalarının neler olacağına beraber bakalım:
Rekabet politikası
Joe Biden döneminde ABD’de rekabet politikasını yöneten Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC) başında bulunan Lina Khan, son yıllarda büyük teknoloji şirketlerine karşı oldukça sert bir politika izledi. Trump, yeni dönemde halen bu komisyonun üyesi olan Andrew Ferguson’u başkan yapacağını açıkladı. Ferguson’un iki somut adım atması öngörülüyor. Birincisi, Lina Khan Facebook’un Instagram ve WhatsApp’ı, Google’ın Android’i satın alması gibi işlere izin vermiyordu. Yeni dönemde FTC, muhtemelen bu satın almalarda daha esnek davranacak. ABD’deki girişim sermayedarları yatırım yaptıkları şirketlerden kolay çıkış yapabilmek için büyük teknoloji şirketlerine satış yolunun açılmasını istiyor.
İkincisi, özellikle dijital şirketler arasında işgücü piyasasına yönelik anlaşmaların üzerine eskisi kadar gidilmemesi bekleniyor. Yani şirketler birbirlerinin çalışanlarını ayartmama yönündeki centilmenlik anlaşmalarına geri dönebilir. Bu konu Türkiye’de de Rekabet Kurumu’nun soruşturmalarıyla gündeme gelmişti. Esas soru işareti ise Başkan Trump’ın Amerikan şirketlerinin menfaatini korumak için başka ülkelerin rekabet politikalarına ne kadar müdahale edeceği. Mark Zuckerberg, şimdiden Avrupa Birliği’ne karşı Trump’ın desteğini beklediğini açıkladı. Neler olacağını göreceğiz.
Kripto varlık politikası
Biden döneminde ülkenin sermaye piyasaları kurulu olan SEC’in başkanlığını yapan Gary Gensler, kripto varlık şirketlerini hedef tahtasına koymuştu. Hem FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried, hem de daha tartışmalı bir kararla Binance’in kurucusu Changpeng Zhao bu dönemde ABD’de hapse atıldı. Başkan Trump’ın atadığı Paul Atkins ise iş dünyasına çok daha “yakın” bir isim. Ayrıca PayPal’ın kurucularından ve meşhur podcast programı All-in’in sunucularından David Sacks de “Kripto Koordinatörü” olarak atandı.
Trump’ın kripto varlıklarla ilgili atacağı en önemli adımın dolara endeksli Tether, USDC gibi stabil coinleri güçlendirmek olacağını düşünüyorum. Zaten stabil coin piyasası büyük ölçüde dolar üzerinden dönüyor ve bu durum doların küresel rezerv para pozisyonunu da güçlendiriyor. Avrupa Birliği çıkardığı MiCa düzenlemelerinde euro bazlı stabil coin işi geliştirmeyi epey zorlaştırdı. Trump, dolar bazlı stabil coinleri daha az regüle ederek zaten güçlü olan elini daha da güçlendirecektir.
Yapay zekâ politikası
Yapay zekâ alanında ABD’de zaten kapsamlı bir düzenleme yok. Biden döneminde çıkarılan bir genelge ile yapay zekâ modellerinde ayrımcılığın önlenmesi, modellerin şeffaflığı gibi alanlarda belli esaslar getirilmişti. Trump, daha göreve gelmeden bu genelgeyi kaldıracağını açıkladı. Trump’ın yapay zekâ ile ilgili politikalarını, yukarıda bahsettiğimiz David Sacks ile birlikte daha önce Andersen Horowitz’te çalışan girişim sermayedarı Sriram Krishnan yönetecek. 2023 yılında Londra’da toplanan Bletchley Park Zirvesi ile yapay zekâ alanında küresel diplomatik diyalog başlatılmış, İngiltere, Fransa, Kanada, Güney Kore ve Japonya gibi devletler ve ABD yapay zekâ modellerinin güvenliğini sağlamak için Yapay Zekâ Güvenliği Enstitü'leri kuracaklarını açıklamışlardı. Başkan Trump’ın ABD’deki enstitüyü kapatıp, güvenlikle ilgili kaygıları da yapay zekâ geliştiren şirketlere bırakması sürpriz olmayacak.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap