2020 yılına girerken hayallerimizden biri eve kapanmak olmasa da şartlar bizi buna zorladı ve bir süredir evlerimizden çıkmadan yaşamaya çalışıyoruz.
Bu sürede evlerimiz, aslında en özelimiz, ulaştığımızda en çok keyif aldığımız, kimi zaman en değerli eşyalarımızı kimi zaman en değerli varlığımız olan ailemizi barındıran evlerimiz bundan çok daha fazlası olmaya başladı. Belki hep öyleydi ama biz farkında değildik. Artık farkına vardık, varmak zorunda kaldık. Evimiz artık sadece ev değil yeri geldiğinde ofis, spor salonu yeri geldiğinde eğitim, oyun alanına dönüşüyor.
Son yılların gözde konularından biri olan "dijital göçebelik" artık lüks olarak görülmekten bir normale dönüşmeye başladı. Şirketlerin ve çalışanların zorunluluk dolayısıyla normalleştirmeye başladığı uzaktan çalışma modeli evleri de dönüştürmeye başladı. Toplantı yapmak için çocuklarından farklı bir odaya kendini kilitleyenler, eşleriyle dönüşümlü olarak çalışan/çocuklara bakanlar, evindeki mobilyaları yeni çalışma modeline göre değiştirmeye başlayanlar, yeni alınan masalar, ergonomik sandalyeler, yeni ekranlar ve hatta evde kalma zorunluluğu dolayısıyla satın alınan tıraş makinesi setleri.
Sosyal medya çevrenizde yeni çalışma ortamını paylaşan, yeni monitör önerisi isteyen veya yakın zamanda aldığı bir teknolojik ürünün artan arz dolayısıyla fiyatının ne kadar yükseldiğinden şikayet eden birileri mutlaka olmuştur. Koronavirüs dolayısıyla hayatımıza bir anda giren uzaktan çalışma, insan olmanın getirdiği hızlı adaptasyon süreci sayesinde çok hızlı bir şekilde bir çok farklı sektöre dinamizm getirdi ve belli ki getirmeye de devam edecek.
Yalnızca fiziksel ürün de almıyoruz. Kullandığımız yazılımlar da hızla uzaktan çalışmaya uyum sağladığımızı gösteriyor. 1 ay öncesine birçok şirketin adını bile duymadığı Zoom'un indirme oranı 1 ayda %1720 artmış durumda. Sadece Zoom da değil, Microsoft Teams'in günlük kullanıcı sayısı 44 milyona çıktı. Ve diğer bir çok uygulamanın kullanımı katlanmış durumda. Bu da bize zorunluluk durumunda ihtiyacımız olan teknolojilere ne kadar hızlı uyum sağladığımızı gösteriyor. Üstelik bu uyumu sadece şirket toplantıları için düşünmeyin. Dil okulları online eğitimlerini Zoom üzerinden veriyor, dans okulları da aynı şekilde eğitimler veriyor ve spor hocaları da kullanıyor. Aklınıza gelebilecek herkes için konferans uygulamaları hayat kurtardı diyebiliriz.
Spor salonlarına dönüşen evlerimizi de unutmayalım. (Evet, çok yakında mat siparişini veriyorum.) Teknoloji şirketleri evlere uygun, çok da lükse kaçmayacak çözümlerle evde oldukça verimli şekilde spor yapmanıza imkan sağlayacak ürünler sunuyor. Bu ürünler içerisinde oldukça popüler olan Tonal isimli 3.000 dolarlık egzersiz ürünü Mart ayının 3. haftasında satışlarını üçe katladığını açıkladı. Bu ürünleri kullanırken yine kişisel antrenörünüzle online görüşme yapabiliyor veya spor salonunuzun Youtube kanalı aracılığıyla programlar uygulayabiliyorsunuz. Halihazırda hem iOS hem de Android markette bulunan spor uygulamalarına, YouTube kanallarındaki izlenme sayılarına bakarsanız birçok kişi hiç yapmadığı kadar spor yapmaya başlamış görünüyor.
Sosyal hayattan kopmaya başlamak ve hatta tamamen kopmak bizleri hem kendimizle baş başa bıraktı hem de evlerimizle. Ofisimiz, okulumuz, spor salonumuz ve daha çok daha fazlasına dönüşen evlerimiz giderek dünyamızın tamamını barındıran bir hale geliyor. Bu kadar hızlı şekilde uyum sağlamamızın sonuçlarını ise önümüzdeki yıllarda çok farklı şekillerde göreceğiz. Tarih boyunca büyük değişimler büyük acılarla yaşanmıştır. Kim bilir yaşadığımız bu günlerin etkisiyle dünyada nasıl değişimler meydana gelecek...
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap