Bugüne kadar elektrikli araç üreticisi olarak tanımladığımız Tesla'yı artık sürücüsüz otomobil üreticisi olarak anmaya başlayabiliriz. Şirketin 19 Ekim'de yaptığı yazılı açıklamaya göre Tesla'nın bugünden itibaren, fabrikasında üreteceği, Model 3 dahil tüm araçlar sürücüsüz özellikte olacak.
Tesla'nın sürücüsüz kullanımı sağlayan donanımı yeni üreteceği tüm araçlar için varsayılan özellik haline getirmesi, araçların insanlardan daha güvenli bir sürüş deneyimi sağlaması ön koşuluyla geliyor. Bunu garanti altına alan Tesla, tüm araçlarını etrafını 360 derece tarayan sekiz kamerayla donatıyor. Buna etraftaki sert ve yumuşak nesneleri uzaktan tespit edecek 12 farklı ultrasonik sensör eşlik ediyor. Tesla, bu sensörlerin bir önceki sisteme göre iki kat uzağı "görme" yetisinde olduğunu iddia ediyor. Buna ek olarak, ileri dönük bir radar sayesinde araçlar, ağır yağmur, sis, toz hatta önünde aracın olduğu durumlarda bile etraflarıyla ilgili "fazlasıyla" veriyi toplayabiliyor.
Tesla'nın sürücüsüz araçları, tüm bu verileri işleyecek yeni bir yerleşik bilgisayarla donatılıyor. Haleflerine göre 40 kat güçlü işlemciye sahip olduğu söylenen bilgisayarlar görüntü için Tesla tarafından geliştirilen nöral net, sonar ve radar işleme yazılımlarını kullanıyor. Tesla, sürücüsüz otomobillerinin bu sayede, insan sürücülerle kıyaslanmayacak, her yönü görebilme, insan hislerinin çok uzağındaki dalga boylarını algılayabilme gibi becerilere sahip olduğunu iddia ediyor.
Tesla üretime dahil etse de sürücüsüz teknoloji, kısa vadede yaygın kullanımda olmayacak. Bu nedenle Tesla'nın hamlesinin öncelikle veri toplamayı amaçladığı söylenebilir. Her bir araca yerleştirilen süper bilgisayarlar, insan davranışlarını izlerken, hatalar ve olası kazaların sürücüsüz teknoloji sayesinde engellenebilir olduğu durumların da kaydını tutacak. Bu sayede sürücüsüz araçların insanlardan çok daha güvenli olduğuna dair, belki hiç olmadığı kadar ikna edici veriler toplanacak. Musk'ın bu verileri düzenleyici otoriteleri ikna etmek için kullanmak isteyeceğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Tesla, geçtiğimiz Temmuz'da sürücüsüz modda gerçekleşen ilk trafik kazasıyla gündeme gelmişti. ABD’de bir Tesla Model S sahibinin, aracı yarı sürücüsüz modu Autopilot’ta kullanırken geçirdiği trafik kazasıyla hayatını yitirmesi üzerine The National Highway Traffic Safety Administration (NHTSA) Tesla‘ya soruşturma açmıştı. Üzücü olaydan sonra Tesla, Autopilot modunun bile, geleneksel sürücülü araçlara göre daha güvenli olduğu iddiasından geri adım atmamıştı. Almanya ise yakın zamanda Tesla'nın Autopilot kelimesini kullanmasının, müşterilere sürücüyü tamamen devreden çıkaran bir sistem olduğu izlenimini vererek, onları yanılttığını ileri sürmüş ve şirketten Autopilot terimini kullanmamasını istemişti.