Konuk yazarımız İlyas Teker, iProspect Chicago ofisinde SEO Director olarak görev yapmaktadır.
PubCon, 2000 yılından bu yana her yıl Las Vegas’ta düzenlenen dünyanın en büyük marketing konferanslarından biridir. Bu yıl tüm dünya genelinden yaklaşık 2.000 kişi katılmıştır. Google, Microsoft, Intel, New York Times, Zappos gibi bir çok büyük şirketten üst düzey yöneticilerin keynote sunumları olmuştur. Guy Kawasaki, Satya Nadella, Matt Cutts, Rand Fishkin, Tony Hsieh gibi değerli bir çok konuşmacıyı ağırlamıştır.
PubCon hakkında kısa bilgi verdikten sonra katıldığım sunumları ve notlarımı sizinle paylaşmak istiyorum.
Guy Kawasaki, Canva
Etkinlik Guy Kawasaki’nin “How to Perfect Your Marketing” konulu sunumu ile başladı. Guy, sosyal medya çağında mükemmel pazarlama kampanyalarının hazırlanmasında şu 10 maddenin dikkate alınması gerektiğini söyledi.
- Bakış açısını mükemmelleştirmek: Bugünün dünyasında pazarlamayı anlamanın yolu online dating’i anlamaktan geçiyor. 2 farklı site var. eHarmony bir çok soruyu cevaplayıp mükemmel eşleşmeyle partnerinizi bulmayı sağlarken tam tersi Tinder uygulamasında ise sadece fotoğraflara bakılarak karar veriliyor. Pazarlama artık Tinder dünyası gibi hızlı, eHarmony gibi yavaş değil.
- En iyi avatarın seçilmesi: Sosyal medya avatarlarınız beğenilir, güven verici olmalıdır. Avatarınız ayrıca yüzünüze odaklanmalı ve simetrik olmalıdır. Bir diğer önemli detay tüm platformlarda uyumlu olmasında avantaj var.
- Kapak fotoğrafına özen gösterilmesi: Kapak fotoğrafınız sizin hikayenizi anlatır. O yüzden optimize edilmiş, ciddi görünmesini istiyorsanız arka plan karanlık olabilir. Unutulmaması gereken bir diğer nokta her profiliniz sizin profesyonelliğinizi yansıtıyor.
- Kartvizitinizin harika olması: Kawasaki, kartvizitlerinizdeki font büyüklüğünün minimum 10 punto olması gerektiğinden, telefon numaranızı içermesinden ve en önemlisi cep telefonları tarafından taratıldığında kolaylıkla okunabiliyor olmasının önemli olduğunu vurguladı. Eğer kartvizitiniz Evernote tarafından taratılamıyorsa durumunuz vahim diye de ekledi :) Ayrıca her mail adresinizde mutlaka imzanızın ekli olduğundan emin olun. Evercontact programını kullanarak Gmail’deki maillerinizi taratarak kişilerin iletişim bilgilerine erişebileceğimizden bahsetti.
- Sunumlarda nelere dikkat edilmeli? Eğer bir konuşma yapacaksanız minimum 10 slide idealdir ve minimum 20dk yeterlidir. Sunumda büyük puntolu fontların kullanılması ve önem arz eden slidelarda siyah bir ekran seçmenin avantajlı olacağından bahsetti. Slideshare pazarlama için çok önemli bir yer, mutlaka sunumlarınız için burayı kullanın. Sunumlarda eğer demo yapma şansınız olursa kitlenizi etkilemek için çok önemli bir detay olduğundan bahsedip “bir görsel binlerce kelimeden fazla şey anlatabilir, fakat bir demo binlerce slayttan daha etkilidir” eklemesini yaptı.
- Görseller önemlidir: Fotoğraflarınızı yatay çekin, ışığın önden geldiğine emin olun, aksi halde fotoğrafınız karanlık çıkacaktır ve etkisini yitirecektir. Fotoğraflarınızı keserken dikkatli olun. Canva tüm sosyal medya profilleri için optimize edilmiş görseller hazırlamanıza yardımcı oluyor.
- Paylaştığınız içeriklerin kusursuz olması: Sosyal medya bir çok küçük organizasyon için pazarlama alanıdır. Bu nedenle içeriklerinizi paylaşmadan önce mükemmel olduklarından emin olun. Etkileşim sağlayacaklarından emin olun, yeniden paylaşma (re-share) endişesi içerisinde olmayın. Mutlaka paylaşımlarınıza görsel eklemeyi ihmal etmeyin. Bu sayede etkileşimleriniz daha yüksek olacaktır. Eğer Twitter’da paylaşacaksanız şuan 4 fotoğrafa kadar yükleme yapabiliyorsunuz. Karakter sınırından dolayı anlatamadığınız şeyleri bu görseller anlatmanıza yardımcı olacak. Embed edilmiş bir video linki yerine bu videoyu ilgili sosyal medya profilinize upload edin.
- Doğru zamanda paylaşın: Guy Kawasaki günde ortalama 80 tweet atıyor. Aynı şeyleri farklı zamanlarda paylaşarak daha fazla etkileşim almasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca Kawasaki; “eğer insanları sosyal medya’da yeteri kadar kızdırmıyorsanız, doğru kullanmıyor demeksiniz” diyor.
- Pinterest uyumlu olmak: İnsanlar pinterestte bir şeyler bulmak için arama yapıyor. Yemek tariflerine bakıyor, bir şeylerin nasıl yapıldığını öğrenmek için araştırıyorlar. Mutlaka Pinterest stratejiniz olsun ve doğru şekilde yönettiğinizden emin olun. Kişisel önerim şu döküman size bayağı fikir verecektir.
- Metodolojiniz harika olmalı: Özetleyecek olursak kartvizitinizi tarayın, bitly linkler oluşturun, aynı içeriği görselle birlikte ve görselsiz paylaşın, farklı zamanlarda paylaşın vb. testler yapın, sürekli farklı şeyler deneyin. En iyi pazarlama metodunuz sürekli bir şeyleri denemekten olmalıdır.
Guy Kawasaki’nin sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
John Brown ve Richard Zippel, Google
Başka bir keynote sunumunda Google’dan John Brown (Head of Publisher Policy Communications) ve Richard Zippel (Product Manager) sahnede katılımcıların ve sosyal ağlardan gelen soruları yanıtladı. Sorulan bazı sorular ve cevaplar şöyle;
Pazarlamacılar ad-blocker ile ilgili ne yapabilir ve Google bu konuda ne yapıyor?
ad-blocker’ın bu kadar yükselmesinin nedeni mutsuz kullanıcılar. Google, sayfanızda çok fazla reklam varsa (pop-up vb dahil) sayfa yüklenme süresini de olumsuz etkiliyor. Bir çok reklam kullanıcının sayfayı geç yüklemesine neden oluyor bu nedenle kullanıcılar mutsuz oluyor ve reklam engelleyicilerle eski hızlarına ve reklamın olmadığı içeriğe ulaşmak istiyorlar. Google olarak, kullanıcıların bu davranışı üzerinde bir çözüm bulmak için arayış içerisindeyiz diye belirtti.
Twitter sorusu: Bugün yayıncılar gelirlerini arttırmak için neler yapmalıdır?
Doğru reklam ürünlerini beraber kullanmak güzel bir adım olacaktır. Mobil kullanım hızla yükseliyor, eğer mobilde yoksanız olmanızı öneririm. Sanırım bu soruya verilmiş en güzel cevap: “kullanıcılarınıza odaklanın, eğer onlar mutsuzsa siz de para kazanamazsınız.” olacaktır.
Bir sitedeki reklamları aynı network’te kalarak başka bir siteye taşımak mümkün mü? Hesapları birleştirmek için herhangi bir yol var mı?
Evet, AdSense ekibi bunu yapabilir. Onlarla iletişime geçmeni öneririm.
Rand Fishkin, CEO @Moz
Keynote sunum notlarından devam edelim. Moz’un kurucusu Rand Fishkin “Search Marketing in a Two Algorithm World” başlıklı sunumunda gelişen ve değişen Google dünyasından, algoritmik sıralamadan yavaş yavaş “machine learning” e geçiş yapıldığını ve bu konuda da neler yapmamız gerektiğini vurguladı.
Klasik on-site SEO adımlarının yerini artık yavaş yavaş yeni on-site maddelerinin aldığından bahseden Rand, değişime ayak uydurmanın öneminden bahsetti. Aynı zamanda daha fazla etkileşim almak için aşağıdaki maddelere de daha fazla dikkat etmemiz gerektiğinden bahsetti.
Google’ın aynı zamanda Chrome, Android ve diğer platformlarındaki dataları da topladığı ve kullanıcılara daha iyi arama sonuçları sunmak için değerlendirdiğini örneklerle belirtti. Aşağıda sunumun linkini paylaşıyorum, dilerseniz oradan örneklere bakabilirsiniz.
Rand ayrıca artık daha iyi içerik üretmenin yeterli olmadığını ve “10X content” olarak isimlendirdiği çok daha kullanıcı odaklı ve gerçek anlamda daha fazla bilgi ve tecrübe aktaran içerikler üretmenin daha fazla trafik kazanmak için önemli bir rol oynadığından bahsetti. Bu konuyla ilgili örnek içerikleri de bu sayfa altında topluyor.
Fishkin son olarak hem arama motorlarının dikkate aldığı hem de insanlar için önemli olan faktörleri artık hiç olmadığı kadar birlikte düşünmemiz gerektiği ve çalışmalarımızı sadece tek bir taraf için yapmamamız gerektiğinden bahsetti.
Rand Fishkin’nin sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Duane Forrester, Sr. Product Manager, Microsoft
Bir diğer değerli konuşmacı Bing’te Sr. Product Manager olarak çalışan Duane Forrester oldu. Duane “Why You Look Forward” konulu sunumuyla gelecek hakkında güzel noktalara değindi. Akıllı telefonların, tabletlerin ve giyilebilir teknolojilerin düşündüğümüzden daha hızlı yayıldığından bahsetti. Nakit kullanımının giderek azalacağından ve giderek yaygınlaşan ödeme seçeneklerinin artacağına değindi.
İnsansız araçların Amerika’da hangi eyaletlerde izinli hangilerinde henüz izinli olmadığına değinen Forrester, insansız araçların yaygınlaşmasıyla araç içi yeni reklam modelleri, farklı satış teklifleri ve eğlence sistemlerinin bizi beklediğine değindi.
Artık datanın her yerde olduğuna değinen Duane, sosyal ağlar, araçlar, kameralar, cep telefonları ve daha bir çok akıllı cihaz artık data üretiyor ve bu datalar işlendiğinde anlamlı kümeler oluşturuyor. 5 exabyte datayı 2012’de 2 gün içerisinde, 2013’te 10dk içerisinde 2015’te ise kahve alırken ürettiğimizden bahsetti. Sunumunda Vinod Khosla’nın şu güzel sözüne de yer verdi. “In the next 20 years, machine learning will have more impact than mobile has.
Bing’in Eurovision’un kazananını tahmin etmeye çalıştığı, how-old.net ile cinsiyetinizi ve yaşınızı hesaplayabildikleri farklı sistemler üzerinde de çalışmalar yaptığından bahsetti. Search ile ilgili Google gibi bir çok özelliği de Bing’e eklediğinden bahseden Forrester, schema.org’un site sahipleri için çok önemli olduğunu ve sahip oldukları contentin işaretlenmesinin arama motorları için daha kolay anlamlandırılmasını sağladığını söyledi. Tüm bu değişen dünyada halen SEO’nun önemli olup olmayacağından bahsetti ve halen önemini sürdürdüğünü fakat eskisi kadar kolay olmadığını ve giderek daha kompleks bir hal almaya başladığından bahsetti.
Son olarak şu konular üzerinde daha fazla kafa yormamız gerektiğini belirtti. Datayı yeteri kadar anladığınızı düşündüğünüzde onu yeniden yorumlamaya çalışın, size farklı şeyler de söyleyecektir. “data is the new oil” Gelen nesilin nasıl motive olduğundan ve neleri yapmaktan hoşlandığından iyi anlamanız gerekiyor. Daha fazla trafik yerine kullanıcıların yapmaya çalıştıkları şeyleri tamamlamalarına yardımcı olun.
Duane Forrester’in sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Wil Reynolds, Founder, SEER Interactive
Avrupa’da ve Amerika’da en değerli konferanslarda denk geldiğim Wil Reynolds sahnedeydi. Sunumuna chanel markasından “hayatta en güzel şeyler ücretsizdir, ikinci en güzel şeyler ise çok pahalıdır.” sözüyle başladı. Bazı Google sorularının neredeyse ücretli reklamlarla ilk sayfasının üst kısmını tamamen kaplamasından bahsetti. Benzer şekilde Facebook’ta da organik erişimin %6 seviyelerine indiğinden bahsetti.
Buffer blogunda yer alan “People don’t buy products, they buy better versions of themselves” sözü ile aslında kullanıcıları daha iyi anlamamız gerektiği ve ihtiyaçlarını doğru yorumlayıp ona göre adım atmamız gerektiğinden bahsetti. Eski üretilen içeriklerin organikten daha fazla trafik aldığına dikkat çeken Reynolds 1900 yılında content marketing ile nasıl daha fazla lastik satardınız diye sordu? Cevap basit: Lastiklerin tükenmesini sağlayarak. Tam da buna uygun olacak şekilde o donem Michelin bir el kitabı çıkartarak civardaki en güzel restoranları ve keşfedilmesi gereken diğer yerlerle ilgili bilgilerin yer aldığı büyük bir kitap hazırladı ve müşterilerine dağıttı. O dönem internet filan olmadığı için herkes bu kitap sayesinde yaşadıkları yerlerde yeni yerler görmek için arabalarıyla kilometrelerce yol gittiler. Tabi ki kazanan Michelin oldu :)
Müşterinin yaşadığı deneyimin tek olduğunu ona dokunduğunuz her kanalda onun ihtiyaçlarını daha iyi anlamanız gerektiğinden bahsetti. Tam ihtiyaç olan durumda marka olarak müşterinize dokunabiliyorsanız o müşterinizi kazanabiliyorsunuz ve o da size başka müşteriler kazandırabiliyor. Konu tekrar içeriğe gelince insanların gerçekten ödeme yapabilecekleri içerik üretmenin öneminden bahsetti. Ancak bu şekilde üretilen içerik gerçek anlamda değerli olur ve etkileşim sağlayabilir. Ürettiğiniz içeriğe aşık olmayın daha iyi yapmak için sürekli test edin ve kullanıcılarınızın ürettiğiniz içerikleri nasıl değerlendirdiğini paylaştığını analiz edin.
Eski mantıkla üretilen içeriklerin şuan size trafik getirsede çok uzun sürmeyeceği yeni mantıkla daha kaliteli ve gerçek anlamda kullanıcı odaklı içeriklerin üretilmesi gerektiğini söyledi. Şöyle düşünebiliriz, kullanıcı ürettiğimiz içerikle buluştuğu zaman kendi hayatında, düşüncelerinde bir üst levele çıkmasını sağlıyor muyuz? Onu şaşırtabiliyor muyuz? Ona gerçek anlamda bir şeyler katabiliyor muyuz? İşte odaklanılması gereken nokta bu dedi. Sunumunu şu soruyla bitirdi. “Eğer içeriğiniz web’ten kaldırılırsa herhangi birisi içeriğinizi özleyecek mi?” Bu güzel soru aslında üreteceğimiz içeriğe nasıl bir mantıkla yaklaşmamız gerektiğini vurguluyor.
Wil Reynolds’in sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Gary Illyes, Webmaster Trends Analyst, Google
Gary, Google’da çalışıyor. Sunumunun konusu Generations XYZ idi. Kullanıcıların psikolojik analizleri ve jenerasyonların üzerine dağılımı ile ilgili konuştu. Y kuşağının 1980-2000 yılları arasında doğduğunu ve şu özelliklere sahip olduğunu söyledi: ben merkezci, bağımsız, kendine güvenen, sabırsız, değişime açık, muhtaç, dikkat süresi kısadır. Bu jenerasyon hayatlarını sizinle paylaşırlar ve onlar hakkında her şeyi öğrenebilirsiniz.%46’sı kendi işlerini yapmayı hedefliyor. 2000’lilerin dikkat süresinin 12 saniye olduğunu, 2013’lülerde ise bu sürenin 8sn ye düştüğünü söylemek mümkün.Yani goldfish balık türünün dikkat süresinden 1sn daha kısa.
Gary konuşmasına devam ederken Z kuşağının ise 1995-2013 arasını temsil ettiğini belirtti. Bu neslin savaş ve ekonomik depresyon içerisinde doğduğunu söylemek mümkün. Bu neslin kendi hayatlarıyla ilgili çok fazla şey paylaşmadıklarını söylüyor. %72’si lisede olan bu jenerasyon kendi işini yapmak istiyor. Bağımsızlar ve çok başarılı olma konusunda endişeleri var. Pil (elektronik cihazlar için) ve Wifi bu kuşak için önemli olacak. Bu kuşağın dikkat süresi ise 2.8sn olarak belirtti.
Bu iki kuşak birbirine bazı konularda benzerlik gösteriyor. Çok fazla düşünmeden sitenizi terkedebilecek bir nesil yetişiyor. Eğer onlara tüm dikkatinizi, hassasiyetinizi ve kendi kişiliğiyle yakından ilgilenmezseniz sitenizi yine terkedecekler. Google kullanıcılar için en iyi deneyimi istiyor. Bu mantıkla yaptığımız her işte kullanıcıların ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamak yatıyor diye belirtti.
Görsel sunumdan alınmamıştır, fikir vermesi için yapılan bir araştırmadan alınmıştır.
Kuşaklar hakkında bilgi ve karşılaştırmaları bitirdikten sonra Google ile ilgili bazı güncellemeler iletti. Google’ın en son yaptığı mobil güncellemenin “mobilegeddon” olarak anılmaması sadece mobil uyumlu siteleri ön planda tutmak istediklerinden bahsetti. App’lerin artık indexlendiğinden ve arama sonuçlarında kullanıcı herhangi bir linkinize tıkladığında eğer mobil uygulamanız o kullanıcıda yüklü ise o sayfayı mobil uygulama içerisinde açmanız artık mümkün.
Voice search kullanımının giderek arttığını ve arama deneyiminin de sesli aramaya doğru evrileceğinden bahsetti. Lokasyon bazlı aramaların önemine de değinen Gary, eğer eyfel kulesinin orada “how tall is this” şeklinde arama yaptığınızda Google lokasyonunuzu algılayıp eyfel kulesinin uzunluğunu sorduğunuzu düşünerek otomatik olarak size uzunluğu hakkında cevap veriyor.
Son olarak pazarlamacıların yapması ve yapmaması gerekenleri üzerinde konuştu. Bakalım bunlar nelermiş.
Yapın: Orjinal içerik üretin, kullanıcılarınız aradıklarını çok hızlı bir şekilde bulduğundan emin olun, mümkün olduğunca küçük küçük bilgiler verin,
Yapmayın: Arama motorları için sayfalar üretmeyin, sahip olmadığınız şeyleri varmış gibi gösterip optimize etmeyin, tüm ziyaretçilerinizi başka sitelere göndermeyin.
Gary sunumu paylaşmadığı için sizinle de paylaşamıyorum maalesef.
Aleyda Solis, CEO, Orainti
Kendisini hemen hemen en büyük Avrupa ve Amerika etkinliklerinde görmeye alıştığımız Aleyda Solis, ürettiği içeriklerle bir çok kişiye ciddi anlamda vizyon katıyor. Sunumunda uygulamaların daha fazla görünürlük kazanması için mobil datanın nasıl kullanılması gerektiği konularına değindi.
Sunumuna artık çoklu-cihaz devrinde yaşadığımızdan bahsederek başlayan Aleyda, multi-chanel search ile kullanıcıların kullanım deneyimlerini bir bütün olarak ele almamız gerektiğini belirtti. Web ile mobil uygulamaların artık çok daha iç içe olduğunu fakat App Store ve Google Play’in halen kendine has dinamiklere sahip olduğuna değindi. Mobil uygulamalarımıza daha fazla görünürlük kazandırmak dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
Bazıları şöyle: En iyi performans getiren mobil web sayfalarınızı belirleyin, en fazla trafik aldığınız sorguları çıkartın alakalı hedeflerinizi belirleyin. Rakip mobil sitelerin hangi kelimelerden trafik aldığını bulun. SEMrush, search metrics gibi araçlardan faydalanın. Uygulama indeksleme (app-indexing) için uygulamanızı düzenlediniz mi? Eğer düzenlemediyseniz Google dökümanlarını okuyarak bunu hemen yapmalısınız.
Uygulamanız varsa ve bulunduğu sektörde en büyük rakipler kim bunları bulun (similarweb servisinden faydalanabilirsiniz) trendler neler, hangi kelimelerden trafik alıyorlar bunları tek tek çıkartın ve kendi uygulamanızın optimizasyonunu yaparken adım adım bu dataları dikkate alın. En çok hangi kanallardan trafik alıyor bakın bu kanallardan siz nasıl trafik alabilirsiniz bunun stratejisini çıkartın. Aleyda’nın değindiği bir diğer nokta uygulamanız gerçek anlamda kitlenizin ilgi alanlarına hitap ediyor mu? Bunu rakiplerle birlikte analiz edip eğer hedef kitlenizin ilgilendiği metrikler uygulamanızda yoksa ilk fırsatta bununla ilgili bir strateji geliştirin.
Aleyda Solis’in sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Dave Lloyd, Sr. Manager, Global Search Marketing, Adobe
Sunumuna katıldığım bir diğer konuşmacı ise Dave Lloyd oldu. Dave Adobe’ta search ekibinde Sr. Manager olarak çalışıyor. Sunumunun başlığı ise “Mobile and App Store Optimization” idi. Sunumuna doğru optimizasyonun sadece uygulama optimizasyonu yapmak olmadığından bahsederek başladı. Global uygulama trendinin yıllara göre değişimine değinen Dave, Android’in yüzdelik oranının iOS’tan daha fazla olduğunu söyledi.
İndirilme sayısı olarak Android kullanıcıları daha fazla uygulama indiriyor ancak gelir elde etme açısından kıyaslandığında ise App Store daha fazla gelir sağlama imkanı sağlıyor dedi. iOS 9 ile birlikte gelen app-indexing’in öneminden bahseden Dave bu optimizasyonu nasıl yapmamız gerektiğinden bahsetti. (aşağıda sunum linkinde daha fazla detay var)
Adobe’un uygulama dükkanlarında toplam 104 uygulaması olduğunu ve hepsini aynı anda kontrol etmenin ve yönetmenin zorluklarından bahsetti. Optimizasyon adımlarında hem SEO takımının hem de optimizasyon takımının farklı sorumlulukları olduğunu belirten Dave aşağıdaki görselde de bunu detaylıca bizlerle paylaştı.
Uygulama ve optimizasyon dünyasında değişen bazı noktaları ve çözümlerine de değindi. Strateji, uygulama kalitesi, optimizasyon ve sonuçlar olarak 4 ana başlık altında bunlar hakkında konuştuk. Uygulama sıralama faktörlerine değinen Dave, dönüşüm faktörleri arasında uygulama açıklamaları, yorumlar, görseller ve ön tanıtım videosunun çok önemli olduğunu söyledi.
Arama faktörleri ise, uygulamanın kategorisi, uygulamayı yayınlayan şirket, uygulamanın başlığı, puanlama değeri, anahtar kelimeler, indirilme oranı, uygulamanın kaldırılma oranı, etkileşimler, dış bağlantılar şeklinde sıraladı. Anahtar kelime araştırması yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini de değindi. Tahmini aranma hacmi, ilgililik, fırsat gibi değerlendirmeleri de yaparak kelime araştırması yapmanın faydalı olacağından bahsetti. Düşük puanlama alan yorumları detaylıca okuyup oradakı memnuniyetsizliği daha net anlayıp uygulamayı ona göre sonraki sürümlerde güncellemenin faydalı olacağından bahsetti.
Lokalizasyon adımlarının düşünüldüğü kadar kolay olmadığını, sadece tercüme edip hedef pazarlarda uygulamanın yüksek rakamlara ulaşmasının zorluklarından bahsetti. Bu noktada; uygulamanın contentinin optimize edilmesi gerektiğinden, içeriğin yerelleştirilmesi, takım yorumları, optimizasyon takımının onaylamaları ve uygulamanın yayına alınması gibi bir çok adımdan oluşuyor. Tüm bu belirtilenler için kullanılabilecek güzel araçlar var.
Kapsamlı veri analizi için: App Annie güçlü görsel raporlamalar için Search Man yorumlar üzerinde analizler yapmak için Sensor Tower Data export için kullanılabilecek bir diğer araç ise App Codes Aynı SEO tarafında olan SEO görünürlük indexinin benzer şekilde mobil uygulamalar için de olduğuna değinen Dave, görünürlük skorunun aranma hacmiyle ilgili kelimede kazanılan pozisyonun çarpılmasıyla elde edildiğini belirtti.
Dave Lloyd’un sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Michael King, Founder, iPullRank
Avrupada ve Amerika’da bir çok etkinlikte görmeye alıştığımız, yaptığı sunumlarla zihin açan Michael King’te bu sene de PubCon’da konuşmacıydı. Sunumunda “How to generate those leads all day everyday” konusuna değindi. Lead elde etmek için bir framework’e sahip olmanın öneminden bahseten Michael, standart lead elde etmek için kullanılan modeli gösterdi.
Ve olması gereken ideal modelin aşağıdaki şekilde olduğunu vurguladı. Bir çok şirket lead elde etmek için yanlış adımları attığını sonunda da bir dünya çöp elde ettiğini vurguladı. Daha iyi lead elde edebilmek için dataya bağlı kullanıcı personaları olduğunu vurguladı. Her persona grubunun davranışlarının farklı olduğunu ve bu şekilde analytics altında bunu net görmemizi sağlar diye belirtti.
Nasıl daha fazla lead elde edebiliriz? Adım adım bakalım. Önce mail listenizi toparlayın, daha sonra bu listeyi fullcontact servisine import ederek bu liste hakkında daha fazla bilgi alın. Eğer Twitter listeniz üzerinden lead hedefliyorsanız demographicspro servisi sayesinde Twitter takipçileri hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Benzer şekilde mail listenizi Facebook Audience Insights’a yükleyerek kitle hakkında bir çok bilgiye ulaşabilirsiniz. Tüm bunları yaptıktan sonra artık lead kitleniz hakkında daha fazla bilginiz var ve persona’larınızı oluşturup onları hikayeleştirebilirsiniz.
Sunuma devam ederken içerik analizinin nasıl olması gerektiğine değinen Michael şu yolları izleyerek verimli bir analiz yapılabileceğini belirtti. Analiz edilecek içeriğin büyüklüğünün belirlenmesi, screaming frog ya da Google Analytics’ten URL’lerin dışarı aktarılması, elde edilen datanın URL profller uygulamasına aktarılması sonrasında tüm datanın excele aktarılması, tüm datanın excel üzerinde renklendirilerek daha kolay anlaşılır hale getirilmesi ve analizlerin yapılmaya başlanması.
Sunum biraz konudan konuda atladığı için çokca kullanabileceğimiz araçta paylaşıldı. Bunlardan bir tanesi daha kampanya ya da reklam yaptığınızda sizi arayan kişiler için özel numara tanımlama ve bunları ölçme gibi gelişmiş çağrı ölçümleme sistemi olan Call Rail aracından bahsetti. Lead elde etmek için daha önce yaptıkları güzel bir örneği bizimle paylaştı. Ashley Madison sitesinin hacklenmesinden sonra tüm database torrent’e düşmüştü. Bu DB’yi indirip oradaki mail listesine ulaşıp özel landing sayfaları hazırladılar ve Facebook ve Twitter’dan bu kitleyi hedefleyip itibar yönetimi hizmeti satmayı hedeflediler. Bu veritabanı ile yapılabilecek en güzel şey sanırım.
Sunuma devam ederken farklı lead kazanma yöntemlerine de değinen Michael, eski bir yöntem olmasına rağmen halen iyi çalışan Pay wıth a Tweet’ten bahsetti. Oluşturduğunuz içerikleri PDF haline getirip whitepaper olarak kullanıcılarınızla bir tweet karşılığında paylaşabilirsiniz. Bu sayede daha fazla kullanıcıya ulaşmanızı sağlayacak. Konu popup’lar üzerinden lead kazanmaya geldiğinde ise salondaki herkes güldü ancak kullanıcıyı rahatsız etmeyecek şekilde kullanıldığında gayet iyi sonuçlar elde edebiliyoruz. Wordpress kullanıcıları için özelleştirilebilir güzel bir servis var: Ninja Popups
Tüm sunuma buradan ulaşabilirsiniz.
Larry Kim, Founder, WordStream
3 gün boyunca belkide 70’ten fazla farklı oturum vardı ve ben tabi ki hepsine aynı anda katılamadım. US Search Awards’ta yılın search adamı seçilen Larry Kim, sunumunda şu konuya değindi: “The Top 10 Social Ad Hacks of All Time!” Sunuma başlarken internet kullanımımızın %28’ini sosyal ağlarda geçirdiğimize değindi. Artık çok fazla içerik üretiliyor ve çoğu arada kaynayıp gidebiliyor. Güzel bir içerik olduğuna düşünüyorsanız sosyal ağlarda bunu insanların görmesini sağlayın. Çok değil $50 bile içeriklerinizi hiç görmeyen hedef kitlenizin görmesini sağlayabilirsiniz.
Search reklamlarında rekabetin giderek arttığına değinen Larry, Google ya da Bing arama motorlarında bazı kelime ve alanlarda rekabet çok ciddi seviyelere ulaştığını belirtti. Örnek olarak Bing’te avukatlar için bazı kelimelerde tıklama başı maliyetler $109 seviyelerine ulaşmış durumda.
Sosyal medya reklamlarını ürettiğimiz içeriği daha fazla kişiye ulaştırmak ve ölçümlemek için daha fazla kullanmamız gerekiyor. Bunun için izleyebileceğimiz 6 adımı bizimle paylaştı. 1- Öncelikle içeriği üretiyoruz ve sosyal medya’da paylaşıyoruz. 2- En fazla etkileşim alan içeriğimi promote ediyoruz. 3- Hedef kitlemize daha sonra kolayca ulaşabilmek için onları tag’liyoruz. 4- Hedef kitlemiz üzerinde davranışsal ve demografik olarak filtre uyguluyoruz. 5- Filtrelediğimiz kitleye reklam veriyoruz. 6- Dönüşüm için gelen dataları işliyoruz. Dilersek bu adımları tekrar tekrar uygulayabiliriz.
Sunumuna devam ederken konu başlığı olan tüm zamanların en popüler 10 sosyal medya reklam ipucuna değinen Larry tecrübelerini şu şekilde sıraladı. Kalite skoru. Eğer reklamını yaptığınız içerik yüksek etkileşim alırsa daha fazla gösterim kazanıp tam tersi de daha faz etkileşim başı ücret ödersiniz.
Her içeriği promote etmenin mantıklı olmadığını, organik etkileşimle belirli bir seviyeye ulaşan içeriklerin reklamla desteklendiğinde çok daha iyi etkileşim yakaladığına değindi. İçeriğinizle etkileşim sağlayan belirli hashtag’lerin de yüksek gösterim ve tıklanma oranlarına fayda sağladığını unutmamalıyız. Hem Facebook’ta hem Twitter’da demografik hedeflenmiş reklamlar çok iyi etkileşim getiriyor.
Eğer bu şekilde hedefleme yapmadığınız reklamlar varsa geri dönüp onları mutlaka hedef kitlenize gösterildiğinden emin olun. Bir diğer en önemli nokta ise remarketing (yeniden pazarlama) Hem Facebook hem Twitter’da bununla ilgili farklı seçenekler var. Kendiniz ve iş modeliniz için uygun olanı seçip, daha önce sizinle ilgilenen kitlenizi mutlaka yeni kampanyalarınızla hedefleyin. Bir diğer önemli nokta ise Custom Audiences kullanımı. Bu şekilde kampanyalarınızda daha fazla gösterim, etkileşim alabilirsiniz.
Benzer şekilde Facebook ve Twitter’ın yeni reklam modellerini de mutlaka dememizi öneren Larry özellikle Call butonlarının lead toplamak için çok faydalı olduğunu söyledi. Benzer şekilde Twitter’da da view now, subscribe gibi seceneklerin olması kullanıcı ile reklamverenin daha kısa sürede etkileşim almasını sağlıyor. Her maddeyi tek tek açma fırsatım olmasa da önerilen tüm listeye aşağıdaki görselden ulaşabilirsiniz. Tüm bu önerileri dikkate alarak yapacağımız yeni kampanyalar sayesinde daha fazla etkileşim elde edebiliriz.
Katıldığım ancak buraya yazıp yazıyı daha da uzatmak istemediğim için diğer tüm konuşmacıların sunumlarını aşağıda paylaşıyorum. Linkten ulaşabilirsiniz.
2015 PubCon Tüm Konuşmacı Sunumları
Online pazarlama ile ilgili diğer paylaşımlarımı takip etmek isterseniz Twitter ve Linkedin’ten beni takip edebilirsiniz. Ayrıca sorularınız olursa yorum kısmından paylaşabilirsiniz.
Teşekkürler zaman ayırıp okuduğunuz için.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap