WhatsApp'ı kuran ve 19 milyar dolarlık rekor bir anlaşmayla Facebook'a satan Jon Koum asi bir yönetici. WhatsApp'ın resmi blogunda 'Neden reklam satmıyoruz' başlığıyla 2012 yılında yayınladığı yazı Fight Club filminin fenomen karakteri Tyler Durden alıntısıyla başlıyor ve şöyle devam ediyor: 'Reklam sadece estetiğin baltalanması değil, aynı zamanda zekanıza bir aşağılama ve düşünme sıranızın kesintiye uğratılmasıdır. Reklam satan her şirketin mühendisleri günün önemli bir kısmını sizin kişisel bilgilerinizi toplayacak daha iyi bir kod yazmakla geçirirler… Unutmayın reklam işin içine girdiğinde, siz kullanıcılar bir ürün haline gelirsiniz. '
Koum, reklam karşıtı duruşunun, bugüne kadar pazarlama için tek kuruş harcamayan WhatsApp'in başarısı için en önemli faktör olduğuna inanıyor. Hal böyle olunca akla gelen ilk soru, dünyanın en büyük ikinci mobil reklam şirketi Facebook'un WhatsApp'i neden satın aldığı oluyor.
Bu sorunun elbette tek bir cevabı yok, 19 milyar dolarlık bir anlaşma yapıyorsanız, büyüme hedeflerinizi destekleyecek ve bunun yanında risklerinizi bertaraf edebilecek cinsten bir yatırım yapıyor olmalısınız. Ancak konuya reklam açısından yaklaştığımızda anlaşma mobil reklamların geleceğine iliişkin belki herkesin aklına gelen ama dillendirmekten çekindiği bir noktaya parmak basıyor. Ya Koum haklıysa? Facebook, mobil reklam gelirlerini artırıyor ama kullanıcılar Facebook'un mobil deneyimlerine reklamlarla en çok müdahale eden şirket olmasından şikayetçi. Facebook'un adeta kendi antidotu olan WhatsApp'i satın alması da bu yönden oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Anlaşmayla Facebook, mobil taraftaki varlığını güçlendirmiş oldu. Ama şirket yatırdığı milyarların karşılığını en çok gelişmekte olan ülkelerden alacak gibi görünüyor. Global araştırma şirketi Jana'nın dün yayınladığı bir rapor da bu görüşü destekliyor. Buna göre, WhatsApp Brezilya, Meksika, Güney Afrika ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde pazarın yüzde 50'den fazlasını domine ediyor. Facebook'un bu kritik pazarlarda kazanan WhatsApp'le rekabet etmek yerine, önündeki engeli bu şekilde kaldırdığı yorumları da bu nedenle oldukça anlamlı. Konuya bu açıdan yaklaşan TechCrunch haberine buradan ulaşabilirsiniz.
Facebook'un bu denli büyük bir satın almayla inorganik büyüme yoluna gitmesi ise anlaşmanın tartışılan diğer bir yönü. Hatta bu, şirketin WhatsApp'i aldığı haberini duyurmasıyla hisselerinin yüzde 5 oranında düşmesine gerekçe olarak gösteriliyordu. Bir süre sonra bu dalgalanmanın geçici olduğu anlaşılsa da, şirketin Instagram ve ardından WhatsApp'le büyümesi finansal olarak reel performansını ölçmeyi güçleştiriyor. Kaba bir özetle şirketin gelecek değerlemesiyle ilgili bazı riskler getiriyor.
Anlaşmayla birlikte Facebook ve WhatsApp birbirlerine zıt felsefeleriyle yanyana çalışmaya devam edecek. Bu farklı iki yaklaşımdan hangisinin geleceği kazanacağını kestirmek zor ama sonuç ne olursa olsun Facebook'un kendini güvenceye aldığı bir gerçek.