Şurası bir gerçek ki teknoloji Batı’dan doğuyor. Hem yazılım, hem de internet alanında dünya çapında pazarı domine eden ürünlerin neredeyse tamamı ABD, bir kısmı ise Avrupa kaynaklı. Fakat Türkiye gibi ülkelerdeki alt yapıların gelişmesi, tersine beyin göçü süreçlerinin görülmeye başlaması ile birlikte bu durumun değişmekte olduğunu gösteren örneklerle karşılaşmak da mümkün.
Bundan bir süre önce Mackolik’in 80 milyon TL değerleme ile İngiliz Perform Group’a satışındaki en önemli iki isim olan Erdem Yurdanur ve Tarkan Onar’ın yatırım yaptığı Compello, Türkiye’den yurtdışına yazılım ihraç edilebileceğinin önemli örneklerinden biri.
Compello’nun kurucularından Tolga Gündüz ile firmanın neler yaptığını, ürünlerinin dünyanın en büyük firmaların hangi sorunlarını çözdüğünü ve gelecekle ilgili planlarını konuştuk…
Öncelikle Compello hakkında biraz bilgi verelim. Şu anda 11 kişilik bir ekibi bulunan Compello, Mayıs 2012’de 5 ortakla kuruldu. Daha çok yatırımcı ve mentor konumunda bulunan Erdem Yurdanur’un şirkette yüzde 20, Tarkan Onat’ın ise yüzde 10’luk payı bulunuyor. Diğer üç kurucu ortak Tolga Gündüz (satış lideri), Şükrü Hacıyanlı (hizmetler lideri) ve Cem Işık (ARGE lideri) da geri kalan yüzde 70’lik hisseyi eşit olarak paylaşıyorlar.
Compello’nun ilgi alanı günümüzdeki en değerli konulardan biri olan veri. Firmanın ilgi alanını iş zekası ve veri madenciliği olarak özetleyebiliriz. Hedef pazarı ise bir çok Türk firmasından farklı olarak Orta Doğu değil, ABD ve Avrupa. Bunun nedeni ise geliştirdikleri ürünlerinin en çok ihtiyaç duyulduğu pazarın bu coğrafyalara yayılmış olması.
Project & Portfolio Intelligence ya da kısaca PPI adlı ürün 3 yıllık bir süreçte geliştirilmiş. Bu süreç boyunca Kokteyl şemsiyesi altında büyümeye devam eden ekip işlerin büyümesi ve satışların başlaması ile birlikte ayrı bir şirket olarak yoluna devam etme kararı almış.
Konuya yakın olmayanlar için PPI’ın tam olarak ne işe yaradığını anlayabilmek pek kolay değil. Sağolsun Tolga Gündüz, benim konuya size aktarabilecek kadar hakim olabilmem için epeyce zaman ayırmak zorunda kaldı :)
PPI’ın işlevini anlatabilmek için önce HP’nin PPM (Project & Portfolio Management) adlı ürününden bahsetmek gerekiyor, çünkü PPI aslında PPM’in gerçek potanisyeli ile kullanılmasını sağlayan son derece önemli bir eklenti konumunda.
PPM kabaca en az 100 kişilik bir IT ekibine sahip dev firmalar tarafından proje süreçlerinin fikir adımından sonucundaki raporlanmasına kadar yönetilmesine yardımcı olan bir yazılım. Çoğunlukla çok şubeli ve hatta birden fazla ülkede faaliyet gösteren şirketler tarafından kullanılan PPM ile çok çeşitli çapta projelerin süreçlerinin yanı sıra maliyet ve geri dönüş oranları hesaplanabiliyor.
Şu anda dünyada HP PPM kullanan 1400 civarında firma var. Bu 1400 firmanın tamamı dünyanın en büyük 5000 firması arasında yer alıyor. Compello’nun potansiyel müşteri de işte bu 1400 firma. Bu çapta firmaların veri madenciliği ve iş zekası alanındaki ihtiyaçları da son derece büyük. Bu yüzden de PPI için milyonlarca dolarlık bir potansiyel pazardan bahsetmek mümkün.
Ve gelelim bu milyonlarca dolarlık potansiyele sahip olan PPI’a. PPI aslında HP’nin PPM ürünün en önemli sorunlarından birini çözüyor. Temel olarak büyük firmalar PPM’i her yıl onlarca farklı projeyi hayata geçirmek ve sürecini yönetmek için kullanıyorlar. Proje bazında işleyiş anlamındaki temel ihtiyaçları çözüyor ama özellikle eş zamanlı yürüyen projelerin gerçekten ne durumda olduğunu yöneticiler tarafından takibi mümkün değil.
Hangi projeler hangi aşamalarına geçtiler, hangileri geride kalmış, hangileri iyi durumda gibi soruların yanıtını bir arada görmek ve tüm süreçleri kolaylıkla yönetebilmek isteyen idareciler için PPM tam anlamıyla bir çözüm sunamıyor.
PPI ise devam eden tüm projelerin sadece şu andaki durumlarını değil, geçirdikleri aşamaları pratik bir şekilde inceleme imkanı sunuyor ve gerek duyulduğunda hangi projeye öncelik verilmesi gerekli, bunun için hangi kaynaklar ayrılabilir gibi stratejik kararların verilmesini mümkün kılıyor.
Bunu yaparken de aslında temel olarak PPM içerisinde yer alan verileri kullanıyor ve bu verileri kullanıcıların anlamlandırabileceği bir şekilde sunarak, üst düzey stratejik kararların bilgiye dayalı olarak verilebilmesini sağlıyor.
Bu çapta firmaların yıl içerisinde onlarcasını hayata geçirdikleri ve özellikle de rekabet gücünü artırmaya yönelik projelerin her birinin milyon dolarlar seviyesinde bütçelere sahip olduğunu düşündüğünüzde PPI’ın aslında firmaların son derece profesyonel ve sistemli bir şekilde yönetmesi gereken süreçleri ilk defa gerçek anlamda yönetebilmesini sağlıyor.
Compello’nun öncelikli pazarı ABD. Bunun nedeni ise söz konusu 1400 civarındaki firmanın neredeyse 1000 kadarının bu ülkede yer alıyor olması. Avrupa diğer önemli bir pazar. Bu sırada Türkiye’de de Compello’nun radarında bulunan firmalar yok değil ama sayıları 20’nin biraz altında kalıyor.
İngiltere’de dünyanın en büyük bankalarından birinde şu anda kullanılmakta olan PPI için Amerika’da özel bir de distribütörlük anlaşması imzalanmış durumda. Bu da firmanın ABD’deki satışlarının daha sağlıklı ve etkili bir şekilde yönetilebilmesini sağlayacak.
Bunun dışında IBM SmartCamp girişimcilik yarışmasında finale kalan Compello, diğer finalistlerle beraber yarışmanın ilerleyen aşamalarında da yer alacak. SmartCamp sunumunun hemen ardından PPI ile Keiretsu Forum genel müdürü Aslı Gözören Compello ile ilgilenmiş. Şu anda ABD dağıtım kanalı hazır olan Compello için Avrupa’da bir dağıtım ağı daha kurulması için Keiretsu Forum üzerinden görüşmeler devam ediyor. Yani yakında Compello tarafından yeni bir yatırım haberi daha duyabiliriz…
Compello Türkiye’nin yurtdışına ve özellikle de Batı’ya yazılım ihraç edebilen ender firmalarından biri. Bu yöne doğru atılan her adımın sonraki girişimcilerin adımlarını da kolaylaştıracağını unutmamakta fayda var. Bir gün Türkiye’nin önemli ihraç kalemlerinden biri yazılım olacaksa, bu gibi firmaların çabaların sayesinde olacak.