Sizlere daha önce Kodingen'den (yeni adıyla Koding) uzun uzun bahsetmiştik. Kısaca Koding, bünyesinde 75.000 civarında yazılım geliştiricinin bulunduğu bir geliştirme ortamı platformu.
Özellikle son yıllarda üzerinde fazlasıyla vurgu yapılan bir modelde, PaaS (Platform as a Service) olarak hizmet veren Koding; arkasındaki fikirle, oldukça kuvvetli altyapısıyla ve en önemlisi de kod yazan tüm yazılımcıların hayatlarını değiştirebilme vizyonuyla birlikte fazlasıyla öne çıkıyor. Geçtiğimiz Eylül ayında birinci tur yatırımını da alan, iki Türk kurucu ortaklı Koding'i bu röportaj sayesinde çok daha yakından tanıyacaksınız.
Sözü daha fazla uzatmadan sizleri Koding kurucu ortaklarından Sinan Yaşar'la yaptığımız röportajla baş başa bırakıyorum. Bu arada Koding'e üye olmak isteyen tüm yazılımcılar veya teknoloji meraklıları "register" sayfasında bulunan formda "Invitation code" olarak "webrazzi" (tamamı küçük harf) kodunu kullanabilirler.
Erman Taylan: Merhaba Sinan Bey. Ağabeyiniz (Devrim Yaşar) ve kendinizin profesyonel kariyerinden, geçmiş tecrübelerinizden biraz bahseder misiniz?
Sinan Yaşar: Profesyonel olarak 2000’lerin başından beri yazılımın içindeyiz. İlk büyük projemize 2004 yılında Hollanda’da başladık, 2005'te Türkiye’de devam ettik. Mobil ödeme alanında bir projeydi. Ukrayna ve Istanbul’da 40 kişiye yakın bir yazılım ekibimiz vardı. 2008 yılında bankacılık ve hukuksal alandaki çeşitli sebeplerden dolayı o projeyi sonlandırdık ve bir sonraki işimizi düşünmeye başladık.
E. Taylan: Peki Koding (eski adıyla Kodingen) nasıl doğdu?
S. Yaşar: Mobil ödeme sisteminden sonra tekrar beraber bir proje yapalim istedik. Abim ABD’den ben ise Almanya’dan çalışmaya başladık. Tam da bu sırada aynı proje için uzaktan ama ortak çalışabileceğimiz bir platfromun eksikliğini hissettik. İlk etapta tamamen kendi ihtiyaçlarımızı karşılaması için ortaya bir ürün çıkardık, adını da tamamen keyfine Kodingen koyduk. Ardından hiçbir tanıtım olmamasına rağmen Kodingen’i iki hafta içinde 2-3 bin kişi kullanmaya başladı, sunucularımız çökmesin diye çalıştığımız işlerden kazandığımız parayı Kodingene harcamaya başladık, adam aldık sunucuları büyüttük devam etmeyi becerebildik. Proje yavaş yavaş popüler olmaya başlarken, bir gün Google’dan bir email aldık ve bizi ABD’de Chrome Store’un televizyon reklamına çıkarmak istediklerini öğrendik. Tabii çok sevindik ve artık işi daha sıkı tutmamız gerektiğini farkettik ve daha da bir şevkle yeni versiyon çalışmalarına başladık.
E. Taylan: Koding’in çıkış hikayesi şahsen benim oldukça ilgimi çekti. Bu fikir ve ürün ancak bu şekilde bir ihtiyaç üzerine doğardı zaten! :) Peki aldığınız yatırım ve şu an Koding bünyesinde çalışan ekipten biraz bahseder misiniz?
S. Yaşar: Eğer bir proje doğru projeyse kendi kendine büyüyor. 2010’da Koding’in artık bizim tam gün işlerimizden ayrılmamızı gerektirecek kadar büyüdüğünü anladık, ama ilk etapta yatırım alalım gibi bir düşüncemiz yoktu. 2011 başında ise ilk defa acaba yatırım alsak mı diye düşünür olduk. Ama yatırım süreci de tamamen organik bir şekilde oldu, biz yatırım aramıyorken birgün şu anki yatırımcımız bize geldi, “haydi bu işi büyütelim ne kadar lazım” diye sordu, ve iş iyiden iyiye ciddiye bindi, RTP ve Greycroft isimli yatırım şirketleriyle 2011 Yazı’nda görüştük ve 2 milyon dolar yatırım aldık. Herşey çok hızlı bir şekilde gerçekleşti, anlaşmalar 1 haftada imzalandı ve ekip olarak startup dünyasının merkezi San Francisco’ya taşındık. Başlangıçta 5 kişiydik, şu an ise development ekibimiz 8 kişi.
E. Taylan: Koding üzerinde üyelik modellerinden de bahsedelim isterseniz, bildiğim kadarıyla şu an aktif olarak bulunmasalar da kafanızdaki planı merak ediyorum.
S. Yaşar: Amacımız yazılımcıların tek bir tarayıcıdan ve tek bir platformdan gerek duydukları bütün alt yapıya ulaşabilmeleri ve bizim bunu en kolay haliyle ve ücretsiz sağlayabilmemiz ki yeni Koding’de olayı bir aşama daha ileri götürüp her üye için ücretsiz olarak bir sunucu açıyoruz ve online terminal sağlıyoruz, bunu daha yapabilenin olmaması da bizi ayrica gururlandiriyor. Kullanıcılara sunduğumuz yazılım ortamın da neredeyse bir kısıtlama yok, hemen hemen her dil üzerinden çalışabilirler. Tabii ileri de eğer ekstra sunucu, donanım veya bant genişliği gerekirse bunu zahmetsiz bir şekilde satın alabilecekler. Ayrıca kalabalık ekiplerin, şirketlerin özel kullanımı ile ilgili de bazı planlarımız var.
E. Taylan: Panic’in Coda’nın iPad versiyonunu çıkarmasıyla yazılım dünyasından mobilin yeri daha da bir konuşulur oldu. Siz de Koding’de geliştiricilerin ihtiyaçlarına direkt olarak karşılık veriyorsunuz. Mobil uyumluluk da planlarınızın arasında mı?
S. Yaşar: Kesinlikle. Şahsen herhangi bir tabletten kod yazmanın şu aşamada gerçekçi olduğunu düşünmüyorum ama şirket olarak mobilin öneminin de farkındayız. Bu noktada kendi yazdığımız frameworklerin nimetlerinden de faydalanıp ayrı bir uygulamaya gerek kalmadan kısa zamanda Koding.com’u mobil tarayıcılar üzerinde çalışır hale getiriceğiz.
E. Taylan: Peki dilerseniz biraz da Koding’in teknik altyapısından bahsedelim, ne dersiniz?
S. Yaşar: Tabii. Kodingen’den Koding’e geçerken bütün uygulamayı yeniden yazdık, ve tamamını coffee-script le yazdık diyebilirim. Arka tarafta temelde Node.js çeşitli birimlerde C++, Ruby ve PHP kullanıyoruz, veritabanımız da MongoDB. Şu an real-time (gerçek zamanlı) aynı dili konuşan bir back-end / front-end (sunucu / tarayıcı tarafı) mimarisi oluşturduk. Yazdığımız bütün parçaları modüler bir şekilde yazdık ve çok yakında bu yazdığımız frameworkleri açık kaynak olarak yayınlayacağız. Tahmin ediyorum ki paylaşacağımız bu açık kaynak yazılımlar da programcılara kendi uygulamalarını geliştirirken en az Koding kadar yardımcı olacaktır.
E. Taylan: Sinan Bey çok teşekkürler. Koding’i yakından takip etmeye devam edeceğiz.
S. Yaşar: Ben teşekkür ederim, kullandığım ingilizce terimler dolayısıyla da okuyuculardan özür dilerim :)