Bir kişinin profiline bakarak o kişinin ne tarz müzikler dinlediğini, nerede ve nasıl yaşadığını, ne iş yaptığını, nerelere gidip nerelere gitmediğini hatta sosyoekonomik ya da psikolojik durumunu bile kestirmek mümkün.
Bu yeni hayat rejiminin yarattığı ruh hali de elbette akademik araştırmaların konusu, özellikle de Facebook kullanıcıları söz konusu olduğunda.
İnsanlar en güzel fotoğraflarını, en eğlenceli ve mutlu anlarını koyarak kendilerini gösterdikleri bu ortamda araştırmalar yapmak da dolayısı ile psikolojinin konusu. İnternet üzerindeki psikoloji ise siberpsikoloji olarak tanımlanıyor ve bunun temelleri oluşturan bir altyapıyı da Facebook kullanıcıları ve eğilimleri hazırlıyor.
Utah Valley Üniversitesi'nin yaptığı yeni bir araştırma'ya göre Facebook'u yoğun olarak kullanmak bizi üzüyor, daha mutsuz olmamıza sebep oluyor. Nedeniyse arkadaş listemizdeki insanları 'mutlu görmek'.
425 lisans öğrencisi üzerinde yapılan araştırmanın katılımcıları Facebook arkadaşlarının kendilerinden daha iyi hayatlara sahip olduklarını ve daha mutlu olduklarını düşünüyorlar. Çok geniş bir araştırma grubu olmamasına rağmen üniversite öğrencileri arasında yapılan bu araştırma gençlerin Facebook'u daha çok ciddiye aldıklarını, insanların kendi hayatları ile diğer hayatları daha çok karşılaştırdıklarını ortaya koyuyor.
Sosyolog Hui-Tzu Grace Chou ve Nicholas Edge'in araştırmasına göre gerçek hayatta arkadaş olunmayan Facebook 'arkadaşları'nın hayatlarının araştırma grubundakilere çok daha görkemli görünüyor. Sadece Facebook'tan tanıyıp gerçek hayatta görüşmediğimiz insanların bizden çok daha iyi hayatlara sahip olduklarını ve çok daha mutlu yaşadıklarını düşünüyoruz.
Bu durum ise Facebook kullanıcılarının kendilerini daha mutsuz hissetmelerine sebep oluyor. Sorunun çözümünün ise Facebook'tan olabildiğince uzak durarak, gerçek ilişkilere daha çok zaman ayırmak olduğu aşikar.