İnternet sektörünün merkezi olarak kabul ettiğimiz Amerika'ya baktığımızda önemli satın almaları gerçekleştiren büyük şirketlerin olduğunu görüyoruz. Hızlıca düşünecek olursak Google, Microsoft, Yahoo!, AOL, News Corporation gibi şirketler hemen aklımıza gelecektir.
Ayrıca elbette internet sektöründe saymış olduğumuz şirketler kadar olmasa da satın alma yapan şirketler de bulunuyor. Facebook, Twitter, Foursquare gibi şirketler bu kapsamda düşünülebilirler.
İnternet sektörünün canlanmasının yanı sıra, girişimci ekosisteminin desteklenmesini de sağlayan bu tür satın almalar, elbette şirketler için de bir kaldıraç etkisi yaratıyor ve fırsat adaptasyonunu hızlandırıyor.
Peki, Türkiye'de durum nedir? Bizim pazarımızda satın alma stratejisini benimsemiş şirketler var mı?
Geçmişten günümüze Türkiye internet pazarındaki gelişmeleri düşünecek olursak, bugüne kadar satın alma yapmış şirketler olarak aklımıza sadece birkaç tanesi geliyor. Bunlar; çeşitli Doğan Grubu şirketleri, Nokta A.Ş., iLab Ventures, Türk Telekom, MyNet olarak listelenebilir. Bir de en son Fizy hareketiyle Turkcell'i bu gruba dahil edebiliriz...
Gördüğünüz gibi, ciddi bir büyüme ivmesine sahip olan Türkiye internet pazarında olması gerekenin çok altında şirket bu alanda satın alma yoluyla büyümeyi tercih ediyor ve bu alana ilgi duyuyor. Hatta yukarıda saydığım şirketlerin bir bölümünün sadece "geçmişte" dikkat çeken bir ya da birden fazla satın alma yaptığını ve son dönemlerde hiç bu tür yatırımlara girmediğini düşünecek olursanız, Türkiye'de malesef bu stratejiyi benimsemiş ve girişimciler için de çıkış stratejisi olarak düşünülebilecek bir pozisyonun söz konusu olmadığını kabul edebilirsiniz.
Ya şirket vizyonu yok ya yönetim kadroları problemli... ya da hepsi!
Aslında internet sektöründen satın alma yapması gerektiğini düşündüğüm hatta zamanında kesinlikle bu tür stratejileri uygulayacağını düşündüğüm birçok şirket bulunuyordu. Neden hiçbirisi bugüne kadar bu yönde bir adım atmadı ya da adım atanlar bu girişimlerini sonuçlandıramadılar derseniz cevaplarını şöyle açıklayabilirim...
Bugüne kadar bu alanda satın alma yapmamış, ya da yapmaya niyetlenmiş ama sonuçlandıramamış olan şirketlerdeki temel sorun yönetim kadrolarındaki problemlerden kaynaklanıyor. Bu şirketlerin yönetim kadroları ya bu tür satın almalara sıcak bakmıyorlar, ya da sıcak baksalar bile vizyon ve bilgi sahibi olmadıkları için görüşme sürecinde kabul edilemez teklif ve taleplerde bulunarak görüşmelerin rafa kalkmasına sebep oluyorlar.
Büyük şirketlere dost tavsiyesi: İnternete yatırım yapmalısınız!
2011 yılının ikinci yarısına girmişken sektörün nasıl büyük bir hızla gelişimini sürdürdüğünü herhalde Webrazzi'yi takip eden sizlere tekrar anlatmam gerekmiyordur. Ama galiba bu sektörün fırsatlarından faydalanmayı stratejilerine dahil etmemiş, bu alandaki "fırsat maliyetini" kavrayamadığı için satın alma maliyetlerini mantıklı görmeyen şirketlere sözünü ettiğim büyümeyi ve paradigma değişikliğini tekrar anlatmam gerekiyor.
İnternet artık o eski internet değil!
Türkiye internet pazarı içinde bulunduğumuz dönemde hem yabancı yatırım şirketlerinin gözdesi konumunda hem de sahip olduğu popülasyon bir yana büyüyen dijital ekonomisi ile birçok global internet şirketinin radarına girmiş durumda. Bu şirketlerin büyük bölümü bu sene ve önümüzdeki senelerde Türkiye pazarına girmiş ve operasyonlarını başlatmış olacaklar. Bazıları çoktan yerlerini aldılar ve saflarını sıklaştırmaya başladılar bile...
Hızlıca hepinizin aklına gelecek birkaç örnek verelim: Naspers, eBay, Otto Group vs...
İnternet ekonomisinin en büyük pay sahipleri reklam ve e-ticaret Türkiye internet pazarında son dönemlerin en dikkat çeken büyümesini gösteriyor ve önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın önemli pazarları arasında Türkiye de kesinlikle çok daha üst sıralarda yer alıyor olacak.
Türkiye'de 35 milyona yakın internet kullanıcısı bulunuyor ve internet kullanımı artık sadece belirli kesimlerin değil, genel kitlenin de yaşantısına entegre olmuş durumda. Hemen her konuda bulabileceğiniz online videolar, karar vermeyi etkileyen ürün/hizmet yorumları, iletişimin temel kanalı sosyal ağlar, her konunun ilk kaynağı sosyal medya, televizyon ve gazeteden online'a kayan haberler, oyun başta olmak üzere birçok ilgi alanına yönelik eğlence servisleri, her tür online alışveriş sitesi ve elbette mobil internet Türkiye internetinin genç ve yoğun popülasyonunun olmazsa olmazları olarak listelenebilir. Türkiye'nin Avrupa'nın internette en çok zaman geçiren 3. ülkesi, Avrupa'da kişi başına en çok video izleme oranına sahip 2. ülkesi ve yine Avrupa'nın en çok sayfa görüntüleyen ülkesi ünvanlarına sahip olduğunu da tekrar hatırlatayım.
Durum böyleyken katma değeri yüksek, inovasyona fazlasıyla açık bu pazarda büyük şirketlerin yer almaları gerekiyor. Ama bunu kendi kaynaklarıyla, şirket içinde yapmalarının mümkün olmadığını geçmişten günümüze onlarca girişimde gördük.
Bu sebeple sözü fazla uzatmadan büyük şirketleri şu dönemde Türkiye internet pazarında kendi stratejilerine uygun satın almalar ve yatırımlar yapmaya davet ediyorum. Zaten bazı büyük şirketlerin arayışları olduğu konusunda bilgi sahibiyiz ama olmayanların da gecikmeden planlarını yapmalarını ve sektöre karşı biraz kulak kabartmalarını tavsiye ediyorum.
Tavsiyemi göz önüne almayan şirketler olabilir ya da karar vermeleri zaman alacağı için harekete geçemeyebilirler. Aslında bu da sektör için iyi bir durum yaratır. Çünkü global şirketler ve yatırımcılar pazardaki yerlerini aldıklarında, bu sefer pastanın değeri artmış olacak ve pay almak için daha büyük bir rekabet baş gösterecek. Elbette yine kazanan sektör olacak...