Silikon Vadisi röportajlarımıza, bu sefer Doğu Yakasından bir girişimle devam ediyoruz. 14 Şubat 2011 tarihinde Las Vegas, Paris Otel’de lansmana hazırlanan Limocart’ın kurucularından Mesut Darandeli ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Mesut Bey ile projelerinin tüm detaylarını konuştuğumuz röportajımızdan umarım keyif alırsınız.
Geçelim röportajımıza...
Reyhan Çepik: Merhaba Mesut Bey, kısaca kendinizden ve şirket ortağınızdan bahseder misiniz?
Mesut Darandeli: New York’ta yaşayan Gaziantepli bir girişimciyim. 2004 yılında Rhxo Technology Group'u, kurdum ve hala CEO/President olarak çalışmaya devam ediyorum. Aynı zamanda Columbia Üniversitesinde PhD yapıyorum. Rhxo; New Jersey, Ankara ve İstanbul'da ofisleri, Hindistan New Delhi’de de geliştirme merkezi bulunan bir yazılım şirketi. 2004 yılından bu yana birçok büyük şirketle (Garanti Bankası, Arçelik, Kuveyt Türk, Turkon, Motorola, Vodafone, Birleşmiş Milletler, Columbia Üniversitesi, Türkiye’de bazı bakanlıklar gibi) Rhxo olarak çalıştık veya kendim danışmanlık verdim, vermeye de devam ediyoruz.
Limocart projesinde ki ortağım Emin Kahyaoğlu ise 20 yılı aşkın süredir Kısmet International INC. ismiyle Teaneck/NJ merkezli bir limuzin şirketinin kurucusu ve yöneticisi. Amerika'nın en büyük Türk taşıma şirketi Kısmet Limousine Fleet'inde 100'e yakın aracı bulunuyor. Emin Bey Giresunlu.
R.Ç: Şubat ayında lansmanını yapacağınız projeniz Limocart’tan bahseder misiniz?
M.D: Şirketin ismi Limocart LLC. “Smart Ground Transportation Booking” sloganı ile 2009 yılında Delaware merkezli olarak kurduk. Operasyon yerimiz New York ve New Jersey.
Limocart dünyanın hemen her yerinde büyük metropollerden küçük kasabalara varıncaya kadar birçok noktada hizmet veren, taksi, limuzin, minivan, otobüs, kargo taşıma gibi araçları bünyesinde bulunduran servis sağlayıcı şirketlerin tek bir sistem üzerinde toplanarak, müşterilerin bu sistem üzerinden kredi kartları ile bu tıp araçların rezervasyonunu yapabilecekleri bir web projesidir.
Projenin ortaklık yapısına bakarsanız yazılım ve araç taşıma konusunda uzman iki firmanın ortak girişimi. Bu açıdan değerlendirince tamamen uzman olduğumuz bir girişim aslında.
Bu süreçte ben 12 yıllık yazılım ve teknoloji tecrübemi Limocart'a aktardım ekibimle birlikte. Emin Kahyaoglu ise 20 senelik bir taşıma şirketinin sahibi olarak bu konu da ki tüm tecrübelerini bize aktardı sistemi geliştirirken. Hedefimiz dünyanın en büyük kentlerinden, en küçük kasabalarına kadar çok değişik noktalarda hizmet veren servis sağlayıcı şirketlerin sisteme kayıt olmasını sağlayarak, müşterilerin her an ve her yerde araç rezervasyonu yapabilmesini sağlamak.
R.Ç: Limocart olarak, oto kiralama firmaları ve kullanıcılar için ne gibi servisler sunuyorsunuz?
M.D: Burada öncelikle belirtilmesi gereken önemli noktalardan birisi, www.limocart.com üzerinden vereceğimiz bu servisin hepimizin bildiği oto kiralama firmalarının verdiği servislerden farklı olduğudur.
Biz “chauffeured transportation” denilen Türkiye’de pek yaygın olmayan fakat özellikle operasyon yerimiz Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Kanada’da, İngiltere başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde de yoğun bir şekilde kullanılan şoförlü taşıma servislerini müşteriye sunuyoruz. Yani Limocart.com şuan için Rent-a-car servisi veren Budget, Avis vb. firmaları sistemde barındıran bir yapıya sahip değil.
Sunduğumuz servisler ise bu tıp taşıma hizmetleri veren firmaların araçlarını sistem üzerinde tanımlayarak Dünya’nın değişik noktalarında bu servislere ihtiyaç duyan kişilerin kolayca bu araçların rezervasyonlarını yapabilmelerini sağlamak. R.Ç: Yani kısaca Limocart için Expedia’nın araçlar için yapılmış hali diyebiliriz. Peki projeniz nasıl bir teknik altyapı ile destekleniyor?
M.D: Projeyi Rhxo Technology Group bünyesinde geliştiriyoruz. Firmamızda şuan için 4 farklı merkezde 35 kişi çalışıyor. Bu projede de bu ekipten arkadaşlarımız yer alıyor. Sistemin iki ana kısmı var. Bunlardan ilki müşterinin rezervasyon motorunu kullanarak sistemde ki aradıkları bölge için mevcut araçları görüp, kredi kartlarını kullanarak rezervasyonunu yapabilecekleri kısım. İkinci kısımda ise şirketlerin aldıkları bu rezervasyonları yönetebilecekleri son derece gelişmiş bir rezervasyon yazılımı var.
Bu yazılım içerisinde GPS üzerinden gerçek zamanlı araç takibi, entegre bir muhasebe ve raporlama bölümü, araç yönetimi, şoför yönetimi, gibi kısımlar yer alıyor. Tüm alt yapıyı kendi sunucularımız üzerinde kendi ekibimizle yönetiyoruz.
R.Ç: Limocart sadece teknik bir proje mi yoksa saha ekibiniz var mı?
M.D: Geride bıraktığımız son 1 yıl içinde bu servis sağlayıcı firmaların sahipleri ve sektörün diğer önde gelen insanları ile (dergi editörleri, consultant’lar, fleet managers, experienced drivers) sürekli görüşmeler yapıyoruz, online webinar’lar düzenliyoruz ve onların fikirlerini alıyoruz. Dolayısıyla aslında teknik ekip dışında projede çalışan ciddi bir de pazarlama ekibi var. Ortağım Emin Kahyaoğlu 20 yıldır sektörün içinde ve sektörün büyük firmalarından birisi olduğu için projenin satış ve pazarlama ayağı tamamen onun sorumluluğunda ilerliyor. Ben daha çok ürün geliştirme tarafında bulunuyorum.
R.Ç: Hangi platformlarda yer alıyorsunuz?
M.D: Limocart yapısı itibariyle O2O (Online to Offline) diye tabir ettiğimiz bir proje aslında. Yani müşteri hizmeti internet üzerinden satın almasına rağmen verilen servis klasik hizmet modeli. Bu açıdan bakınca mobil platformlarda yer almak projenin başarısı açısından son derece kritik. Müşteri-Şirket ve Şirket-Şoför arasında olmak üzere iki tıp mobil ortamda yer alıyoruz.
Bunlardan ilki müşterilerin iOS (iPhone, iPad) ve Android OS telefonlarını kullanarak rezervasyonlarını yapabilecekleri bir ortam diğeri ise Amerika ve Kanada da iDEN Network’u üzerinde hizmet veren Nextel telefonlar ile sisteme kayıtlı taşıma şirketlerinin şoförleri ile gerçek zamanlı haberleşmesini sağlayan bir mobil alt yapı. R.Ç: Limocart sadece Amerika için mi hizmet veriyor?
M.D: Operasyon merkezimiz Amerika olduğu için burası bizim için pilot bölge. Fakat sadece Amerika’da hizmet vermeyi planlamıyoruz. Amerika, Kanada ve İngilitere başta olmak üzere bu tıp taşıma hizmetleri veren Dünya’nın her yerinde ki firmalar Limocart’a kayıt olabilir ve birkaç dakika içinde rezervasyon yazılımını kullanarak araçlarını sistem üzerinde tanımlayabilirler.
R.Ç: Dünya’nın her yerinde hizmet vermeyi planlıyorsunuz, peki müşteri memnuniyetini ve firmaların en iyi hizmeti vermelerini nasıl sağlayacaksınız?
M.D: Az öncede belirttiğim gibi Limocart, internet üzerinden kullanılmasına rağmen, klasik hizmet modeli ile çalışan bir servis. Dolayısıyla hizmet kalitesinin yüksek olması belirttiğiniz gibi müşteri memnuniyeti için son derece önemli. Aksi takdirde müşteri devamlılığını sağlamak mümkün değil. Bu açıdan bakıldığında ürünün kalitesi servis sağlayıcıların kalitesi ile doğru orantılı. Bunu sağlamak için sistem üzerinde bir geribildirim mekanizması geliştirdik. Bu noktada servisi alan müşteri, aldığı bu servisle alakalı geribildirim vermek suretiyle şirketi, kaliteli servis vermesi için iten eden bir ivmeye sahip. Bu şekilde sistem üzerinde belirli bir barajın altına düşen, kaliteli hizmet vermeyen firmaları engellemek suretiyle ayıklıyoruz.
R.Ç: Nasıl bir müşteri hizmeti sunmayı planlıyorsunuz?
M.D: Limocart internet üzerinden servis veren bir ürün olmasına rağmen özellikle yaşlı insanlar başta olmak üzere herkesten teknolojiyi aynı düzeyde kullanmasını beklemek biraz haksızlık olur. Bu nedenle 7/24 hizmet verecek bir müşteri hizmetleri servisimiz olacak. İngilizce ve İspanyolca başta olmak üzere birkaç farklı dilde müşteriler bu merkezi arayarak rezervasyonlarını telefondan yapabilecekler. R.Ç: Limocart ile benzer iş modeline sahip başka şirketler var mı? Yada kimleri rakip olarak görüyorsunuz?
M.D: Düşündüğümüz şekilde servis veren bir ürün henüz görmedik. Zaten bu açığı gördüğümüz için bu işi yapmaya karar verdik diyebilirim. Fakat internet çok hızlı gelişen ve eriten bir platform. Kısa bir süre sonra benzer bir işi yapan firma da çıkabilir, önemli olan sunduğunuz servisi, diğerleriyle kıyasladığınızda ne kadar kaliteli bir şekilde sunduğunuz.
R.Ç: Limocart’ın iş modeli nedir?
M.D: İki tür gelir modelimiz var. Bunlardan en önemlisi servis sağlayıcı şirketlerden alacağımız aylık sistem kullanım ücreti ve her rezervasyon için alacağımız küçük komisyonlar. 90 gün boyunca şirketler bedava olarak sistemi kullanıp deneyebilecekler. Diğeri ise Limocart.com üzerinde sunacağımız sponsor reklam ve listemeler. Bunlar dışında farklı gelir modelleri üzerinde de çalışıyoruz. Öncelikli olarak ilk hedefimiz Amerika ve Kanada’nın en büyük servis sağlayıcılarını sisteme dahil etmek. Son 1 yıldır bunla ilgili çok büyük mesafe kaydettik. Sistem açıldığı ilk günden itibaren bahsettiğim bu pilot şirketlerin bir kısmı ile çalışmaya başlayacak.
Bunun yanında geliştirdiğimiz bir Partner modülü var. Bu modül sayesinde şirket düzeyinde yada kişisel olarak Limocart’in İş Ortaklığı Programına kayıt olunabiliyor ve rezervasyon motorunun istenilen bir web sitesine entegre edilmesi ile Limocart üzerinden gelir elde edilebiliyor.
R.Ç: Ve son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
M.D: İnternet çok hızlı gelişiyor ve her geçen gün yepyeni şeylerle karşılaşıyoruz. Belki de ticarette rekabetin en yoğun yaşandığı platform diyebiliriz. Amazon’da 25 dolara ucuza satın aldığınızı düşündüğünüz bir ayakkabının aynısı ertesi gün eBay’de 20 dolara bulma şansınız çok yüksek. Bu açıdan bakılınca değer ve fark yaratmak, kaliteli hizmet vererek bunu korumak gerçekten çok zor. Biz de diğer tüm girişimciler gibi bu zorlukların farkındayız ve üstesinden gelebilmek için çalışmaya devam edeceğiz. Ve son olarak röportaj için çok teşekkür ediyorum.
R.Ç: Ben teşekkür ederim bu keyifli söyleşi için.