Geçtiğimiz günlerde dönemin Avrupa'daki en büyük e-ticaret sitelerinden biri olan Boxman'in kurucusu ve şu anda global şirketlere lokal pazarlara açılmaları için danışmanlık hizmetleri sağlayan Result'ın CEO'su olan Ola Ahlvarsson ile toplantım vardı. Wall Street Journal'ın en iyi 10 Avrupalı internet girişimcisi listesinde yer alan Ola'yla Türkiye pazarı üzerine konuştuk ve pazarımızı anlatırken global anlamda ne kadar değerli bir konumda bulunduğumuzu ama bunu nasıl da yeterince değerlendirmediğimizi bir kez daha gördüm.
Ülkemizdeki genç nüfus ve internet popülasyonumuz global pazarlar için büyük değer teşkil ediyor. Bunu zaten hepimiz biliyoruz ve bildiğimiz bir başka konu da ülkemizdeki e-ticaret hacminin popülasyonun karşısında küçük kalması. 2012 yılından itibaren e-ticaret pazarında ciddi büyüme yaşanacağını tekrarlayıp duran bir kişi olarak açıkcası konu global yatırımın ve girişimlerin Türkiye'ye gelmesi olduğunda mevcut durumu çok da eksiklik olarak görmüyorum. Sonuçta zaten bu tür şirketler gelişmekte olan bir pazarda erken yer almanın önemini sonuna kadar biliyorlar.
Global şirketler için Türkiye çoğunlukla bir bilinmezlik teşkil ediyor. Ola Ahlvarsson gibi kişiler de bu bilinmezliği ortadan kaldıyor ve firmaları pazarımıza çekerek hem kendileri hem de müşterileri için değer yaratmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye internet pazarında hem oyuncu sayısında büyük azlık, hem iş modeli kurgulamış şirketlerin azlığı hem de yasal engeller önemli sorunlar teşkil ediyor.
Bu tür görüşmelerimin çoğunda aynı kısır döngü içinde kalıyorum ve belirli bir konuda hep aynı birkaç şirket ismini söylemekle yetiniyorum. Şirket kategorisi ve yapılan iş bazında ise zaten her kategoride birkaç örnek dışında önem teşkil eden girişim olamıyor. Dünyada yeni nesil iş modelleri ile yürüyen girişimlerle aynı kulvarda oynayan şirketler ise ülkemizde neredeyse yok. Benzer bir sorun içerik siteleri tarafında da son derece yoğun olarak yaşanıyor. Kategori bazında içerik sitelerini düşünürseniz sürekli aynı isimler ve her kategoride en fazla 5 site üzerinden konuştuğunuzu görebilirsiniz. Yani durum şu ki, ülkemizde üretim olması gerektiği kadar başarılı işlemiyor ve bu da pazarımızın gelişimini kötü yönde etkiliyor.
Şöyle ki, global şirketler genişleme stratejileri kapsamında ülkemizi değerlendiriyor olsalar bile operasyon önceliğine almıyorlar. Bunun sebebi de öncelikle pazara yabancılıktan dolayı operasyonu nasıl yürüteceklerini bilmiyor olmaları. Ancak aşılabilen bu sebebin ötesinde çok daha büyük bir sorun var ki o da, internet pazarımızın henüz bir sektör kıvamında hem şirketleri, hem bürokrasisi hem de ekonomisi ile tam anlamıyla oturmamış olması.
Dünyada online reklam sektöründe uygulanan çok çeşitli modeller bulunuyor. Ülkemizde de bu modeller denenmek isteniyor ancak bazı dinamikler ve dengelerden dolayı malesef verimlilik göstermiyor. Reklam dışındaki gelir modellerinde ise özellikle ödeme seçenekleri ve yasalar ekseninde oluşan ciddi bariyerlerden dolayı sonuç alınamıyor.
Ola ile gerçekleştirdiğimiz sohbet esnasında kendisinin de yönetiminde bulunduğu ya da çalıştıkları birçok şirketten ve onların iş modellerinden bahsetti. Her biri Türkiye için gerçekten önemli internet girişimleri olabilirler ve hem kendileri hem de pazarımız için değer yaratabilirler. Ancak paylaştığı girişimlerin büyük çoğunluğu Türkiye'deki yasal ya da teknik engellerden dolayı hayata geçirilmesi ya imkansız ya da çok zor modeller.
Örnek vermek gerekirse, kullanıcılarına SMS üzerinden mikro seviyede borç/kredi veren bir servisten bahsetti. Paraya sıkışılan acil durumlarda $300 gibi bir krediyi/borcu anında kullanıcının hesabına aktaran servisin yasal olarak problemli olmasının ötesinde işin derinine inildiğinde teknik olarak Türkiye'de uygulanması ise neredeyse imkansız oluyor. Çünkü söz konusu servis verdiği borç miktarını kullanıcının GSM faturasına yansıtıyor. Türkiye'de faturalı hat sahibi oranı ortada, bu yönde bir servisi mobil ödeme adı altında tek veren şirket ise Turkcell. Turkcell'in buradaki işlem başına üst limiti 20 TL, aylık üst limiti yaklaşık 150 TL. Dediğim gibi işin yasal sürecine girmiyoruz bile.
Amaç yatırım ya da satın alma olduğunda pazarımızda oturmuş ve belirli bir kitleye ulaşmış ürün eksikliği bulunuyor. Amaç global bir servisi Türkiye pazarına sokmak olduğunda ise bürokrasi, pazardaki ekonomik durum ve teknik yetersizlikler gündeme geliyor.
Kısacası, Türkiye'ye gelen yabancı danışmanlık şirketleri, yatırımcılar ve girişimcilerin büyük çoğunluğuyla görüşen ve onlara pazarımızı anlatan bir kişi olarak şunu söyleyebilirim ki ülkemizin internet pazarının güçlendirilmeye ve çeşitlendirilmeye acil ihtiyacı var. Bunun devamında zaten bürokrasi gerekli altyapıyı sağlayacaktır.
Görsek Kaynak: trohaa