Türk internet sektörünün en önemli sorunlarından biri olan bilişim hukukundaki aksaklıklar, sektör büyüdükçe daha çok göze batmaya başlıyor. Devletin internet üzerinde bazı düzenlemelerde bulunması kaçınılmaz bir durum fakat ilgili kurumların bu düzenlemeleri yaparken temellerini de en sağlam şekilde atmak gibi bir sorumluluklar var.
Bugün içerisinde bulunduğumuz manzara ne yazık ki ideal bir regülasyon yapısından çok uzakta. Pek çok kamu görevlisi konuyla ilgili yetki sahibi ama ne yazık ki bilgi sahibi değil. Çoğu sektöre özel durum yasalar ve yönetmeliklerde tanımlı değil. Böyle olunca da sektörün dinamiklerine uygun olmayan emsaller üzerinden hareket edilmeye çalışıyor ve ortaya çarpık sonuçlar çıkıyor.
Kısa aralıklarla Mackolik.com ve benzeri sitelerin şaka gibi gerekçelerle kapatılması da içinde bulduğumuz trajikomik halin doğal bir sonucundan başka bir şey değil. Bu durumu, konunun mağduru olan Mackolik.com’un kurucularından Erdem Yurdanur ile konuştuk…
Röportaja geçmeden önce hafızaları kısaca tazeleyelim. Hatırlayacağınız gibi Mackolik.com ve Sahadan.com’a bu yıl içerisinde ilk olarak Ocak ayında erişim engeli geldi. Nedeni Tarsus’ta haklarında dava açılmış iki kişinin bilgisayarlarında yapılan arama sonucunda tarayıcı tarihçesinde bu iki siteye girmiş olmaları. Bu iki site ile ilgili yeterli araştırma yapılmadan yasa dışı bahis sitesi oldukları hükmü ile ikisi de kapatıldı. Siteler ancak 2 gün sonra açılabildi.
Mart ayında ise yine Tarsus’ta aynı ilçede başka bir mahkemenin kararı ile siteler yeniden kapatıldı. Yine tarayıcı tarihçesinde rastlanan siteler yine araştırma yapılmadan kapatıldı. Bu kez açılmaları bürokrasiye takıldı ve 6 gün sürdü.
İşte bu süreci en yakından yaşayan ve etkilenen Kokteyl grubun kurucularından Erdem Yurdanur’a sorularımız ve onun samimi yanıtları…
Ümit Öncel: Her şeyden önce geçmiş olsun. 2 ay ara ile siteler kapatıldı yoğun uğraşlar sonucu açılabildi. Bu ne yazık ki hemen her site sahibinin başına gelebilecek bir durum gibi görünüyor. Siz de ne yazık ki bu süreçte tecrübe sahibi oldunuz. Kapatılması ve sonraki süreç nasıl işliyor, sitenin açılması için neler yapmak gerekiyor, biraz bilgi verebilir misiniz?
Erdem Yurdanur: Öncelikle böyle bir konuda tecrübe sahibi olmayı hiç istemezdik tabi ki, umarım başkaları da tecrübe sahibi olmazlar. Ancak öncelikle kapatılma öncesinde yapılacak hiçbir şey yok ne yazık ki, çünkü ne mahkeme, ne bilişim polisi, ne de TİB kapatmadan önce sizinle iletişim kurmak gibi bir yolu denemiyorlar. Herhangi bir şekilde savunmanız istenmiyor. Siz kullanıcılarınızın size gönderdiği “sitenize giremiyoruz” ya da Twitter’da yazılan mesajlardan öğreniyorsunuz kapatıldığınızı. Kapatıldığınızı öğrenince ilk yapmanız gereken doğrudan bu kararı veren hakime gitmek ve derdinizi anlatıp kararın değişmesini sağlamak. Bunun için de iyi bir avukat ile çalışmanız çok önemli. Bizim avukatımız Gökhan Ahi, bu konularda en iyi avukatlardan birisi olduğu için şanslıyız. Karar çıktıktan sonra TİB’in bu kararı bir an önce uygulaması gerekiyor ama ne yazık ki TİB’in önceliği başka konular olabiliyor. Sizin siteniz kapanmış, ama müdür beyin imzası eksik olduğu için açılamıyor olabilir.
ÜÖ: Bu hatalar yüzünden siteler toplam ne kadar kapalı kaldı? Bu sürecin neden olduğu maddi zararı ölçebildiniz mi?
EY: Ocak ayında 2 gün sürmüştü, bu defa da 6 gün sürdü. En az 250.000 TL zararımız var. Ama maddi zararlardan çok imajımıza gelen zararı önemsiyoruz. Para bir şekilde kazanılır yeniden ama birçok insanın kafasında illegal işler yapan insanlar imajını temizlemek o kadar ucuz değil.
ÜÖ: Genel olarak bu tip hataların internet sektöründe yol açtığı zararlar neler sizce?
EY: Bence zaten asıl zarar bize değil tüm sektöre verilen zarar. Şu anda her site sahibinin diken üstünde olmasında yarar var. Bugün bize olan yarın bir başkasına çok kolay olabilir. Tuttur.com’a bile illegal bahis sitesi diyen polislerin değerlendirmeleri ile siteler kapanıyor, bu yanlışlığı bir an önce çözmesi gereken TİB gibi kurumlar ise adamına göre muamele yapıyor ve bazı siteleri sorgusuz sualsiz kapatırken bazıları için mahkeme kararlarına itiraz ediyorsa herkesin durup düşünmesinde yarar var.
ÜÖ: Şimdi aynı yere iki kez yıldırım düştü diyebiliriz. Peki üçüncüsü olabilir mi? Yoksa artık bu sorun kalıcı olarak çözüldü diyebiliyor musunuz?
EY: Üçüncüsü de olabilir ellincisi de, hiçbir garantisi yok. Ama bizim üzerimize düşen yıldırımın ikisi de Tarsus adliyesinden ve Mersin polisinden düştü. Biz de Mersin’deki polislere ulaştık ve kendilerine kendimizi anlattık. Onlar da zaten verdikleri kararların yanlışlığını daha önce anladıklarını ve sonraki başka birçok olayda hakkımızda olumlu rapor verdiklerini söylediler. Ama bizim Türkiye’deki bütün polisleri ve hakimleri bu şekilde bilgilendirmek gibi bir olanağımız yok ne yazık ki. O nedenle sorun kalıcı olarak çözülmüş değil, her an herkes için her şey olabilir yine.
ÜÖ: Peki bundan sonra bu tip olayların tekrar yaşanmaması için neler yapmayı düşünüyorsunuz? Ayrıca sektörel olarak sizce neler yapılmalı?
EY: Bence en önce TİB’e çok büyük bir görev düşüyor. Sonuçta bütün mahkeme kararları TİB’e geliyor ve kapatma kararlarını onlar uyguluyor. Bu kararlar geldiğinde Tuttur.com için yaptıkları araştırmayı ve gerekli görürlerse itirazı bütün siteler için yapmalılar. Sonuçta bütün sitelerin whois bilgilerine ulaşmak mümkün. Bize bir telefon ile bilgi verip savunmamızı isteyebilirlerdi, ya da karar ile ilgili bilgilendirip hemen kapatma uygulamadan önce, bize mahkeme ile görüşme yapabilmek için zaman tanıyabilirlerdi. Ama onlar bunu bazıları için yapmayı tercih ettiler ve bu bize çok daha büyük bir acı verdi doğrusu. Bu hukuk yapısı ile bireysel olarak yapılabilecek çok fazla şey yok bence. Kapatma kararı veren polis, hakim, TİB gibi kurumlar verdikleri kararlardan dolayı hiçbir sorumluluk taşımadıkları sürece bence hiçbir şey de değişmez. Bu nedenle sektörün bu hukuk yapısının değişmesi için her platformda kamuoyu oluşturmaya çalışmaktan başka yapabileceği bir şey olduğunu sanmıyorum.
Tüm Kokteyl grubuna bir kez daha geçmiş olsun diyoruz ve bu konudaki düzenlemelerin en kısa zamanda hayata geçmesini diliyoruz. Bu sırada Erdem Yurdanur’un kişisel blog’unda konuyla ilgili olarak yazdığı yazısını da okumanızı tavsiye ederim…