2019 yılının sonunda, Çin'de başlayan Covid-19 salgını, 2020'nin üçüncü ve dördüncü ayında tüm dünyayı etkisi almıştı bile. Salgının başında neler düşündüğünüzü bilmiyorum, ancak düşüncelerimizin ve o dönemki beklentilerimizin birçok kişiyle paralel olduğundan eminim. Benim düşüncem bu salgının çok da uzamayacağı, hayatlarımızda büyük etkiler bırakmayacağı yönündeydi, zira bugüne kadar medyadan öğrendiğimiz hastalıkları sadece uzaktan izlemekle yetinmiştik. Bir salgının bırakın tüm dünyayı evlere kapatmasına, global etkileri olabileceğine bile yalnızca Hollywood filmlerinde şahit olmuştuk.
"Aman canım, bu kadar da olmaz!" dediğimiz birçok şeyin yavaş yavaş, hatta belki artık biraz daha hızlı bir şekilde gerçekleşmeye başladığı bir dönemdeyiz. Kendimi kimi zaman bir korku ya da bilim kurgu filminin, kimi zaman Cannes'da tüm ödülleri toplamış bir dram filminin içinde bulmaya başladım. Bu dramın en büyük nedeni de pandemi başındaki tüm öngörülerimin yanlış çıkması oldu. Velhasıl ne oldu? Hepimiz evlere kapandık, evden çalışmaya başladık, birbirimizden uzaklaştık. Yalnızlık, okuduğumuz varoluş temalı romanlardan öğrendiğimiz bir kavram iken o yalnızlığı tam anlamıyla iliklerimizde hissetmeye başladık. Bir canlıyla iletişim kurmaya fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, evlerimizi minik tüylü dostlarımızla paylaşmaya karar verdik.
Konuya ilk başta araştırmalardan değil, kendi açımdan yaklaşacağım. Yıllardır kedi sahiplenmek isteyip çeşitli nedenlerle bu isteğimi ertelemek durumunda kalmıştım. Çünkü iş hayatına atıldığımdan beri sabah 9, akşam 6 çalışıyorum ve bir evcil hayvana sahip olmanın sorumluluk gerektirdiğini; o hayvanla bir hayatı paylaştığımızı ve ona akşamları 1-2 saatten daha fazla vakit ayırmam gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle sırf kendi zevkim için bir hayvanı eve hapsetmek istemedim ve sokaktaki her hayvanı saatlerce mıncıklamama rağmen evime birini sokmaya cesaret edemedim. Pandemi başladıktan birkaç ay sonra kendimi ikna ettim ve 2020 biterken bir yavru sarmanı sahiplendim ve birkaç ay önce kendisiyle ilk yılımızı geride bıraktık.
Pandemi döneminde evcil hayvan sahiplenmede yaşanan artış
Benim gibi birçok kişi olduğundan eminim ki araştırmalar da zaten bunu gösteriyor. Bir habere göre Veteriner Hekim Doğa Erdinç, 16 yıldır veteriner hekim olarak görev yaptığını ancak 2020-2021 yılında olduğu kadar hiçbir zaman bu denli bir artış yaşanmadığını söylüyor. Hatta artan kedi ve köpek popülasyonuna bazı aşı ve ilaçlar yetmediğini söylüyor. Zaten son dönemde kediler için karma aşıların bittiği ve sahte aşıların üretildiği iddiası gündemdeydi. Bu da aslında Erdinç'in söylediklerini kanıtlıyor. Benzer bir şekilde The Washington Post da ABD halkının salgın sırasında milyonlarca köpeği sahiplendiğini haberleştirmişti. Köpek sahiplenen ABD'lilerin kasım ayına kadar tıbbi olmayan evcil hayvan ürünlerine 21.4 milyar dolar ve köpek maması için 28.4 milyar dolar daha harcadığını da bu haberde paylaşmıştı.
Evcil hayvan bakım pazarı, 2027 yılına kadar 350 milyar doları aşacak
Global Market Insights'ın raporuna göre evcil hayvan bakım pazarının 2027 yılına kadar 350 milyar doları aşacağı öngörülüyor. Bu hacmin 2020'de 66,5 milyar dolar değerinde olduğunu hatırlatmakta da fayda var. Yani 7 yılda ciddi bir yükseliş bekleniyor. Bu hacmin artmasında hiç şüphesiz, hem ücretlerin hem de evcil hayvan sahiplenme oranlarının artış gösterecek olması etkili olacaktır.
Hayvan sahiplendik, onları evlerimize aldık, bizim açımızdan her şey çok güzel. Peki bu durumu gören şirketler nasıl bir aksiyon aldı? Dijital dönüşümün de evcil hayvan sahiplenme gibi hızla arttığı bu dönemde iki eylem birbiriyle nasıl entegre oldu? İşte, biraz da bunlara göz atmak istedik.
Bu yazıyı okuyorsanız ve buraya kadar geldiyseniz Webrazzi'yi de yakından takip ediyorsunuz diye düşünüyorum. Web sitemize ya da mobil uygulamamıza girip arama çubuğuna "evcil hayvan" yazarsanız birçok uygulama ve platform ile karşılacaksınız. Bu ürünlerin bazıları şu anda aktif değil, bazıları da pandemiyi fırsata çevirerek bilinirliğini artırdı.
Ben yokken evcil hayvanıma teknoloji baksın
PetSurfer, 2018'de henüz pandemi öncesi sizlerle paylaştığımız bir platform. Siz yokken evcil hayvanınıza göz kulak olan kişileri bulmanıza ve onlara evcil hayvanınıza baktığı gün kadar ödeme yapmanıza aracılık ediyor. 2016'da belirli bir ihtiyaçtan yola çıkan bu girişim, belki hepimizin evlerde kaldığı zamanda değil de sonrasında daha çok işe yaramaya başladı. Evlerde kalırken sahiplendiğimiz evcil hayvanları, kısa süreli seyahatlerimizde her zaman yanımıza almamız mümkün olmuyor ve sürekli eşten, dosttan yardım istemek de yakışık almıyor. PetSurfer, özellikle bu dönemde daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir uygulama. Bu uygulamanın benzerleri tabii ki var. Örneğin; globalde en bilinenleri Rover, Host a Pet, PetBacker gibi uygulamalar. Evcil hayvan sahiplenme oranları bu kadar artmasaydı bu uygulamalara ne kadar ihtiyaç duyulurdu, orası muamma.
Benzer bir şekilde köpek yürüyüş uygulamaları da son dönemde fazlasıyla revaçta. Nedir bunlar diye soracak olursanız, sizin müsait olmadığınız zamanlarda köpeklerinizi birkaç saat için belirli ücretlerde köpek gezdiricilerine emanet eden uygulamalar olarak açıklayabiliriz. Bunun ülkemizde en bilineni DogGO, aynı şekilde yukarıda bahsettiğimiz PetSurfer'da da bu hizmet mevcut. Benzer bir şekilde DogGo'da da bakım hizmeti bulunuyor. Globalde de ülkelere göre benzer uygulamalar var tabii ki.
Veteriner hizmeti tek tıkla eve geliyor
Köpeğim olmadığı için ve çok sık seyahate çıkan biri olmadığım için iki türdeki uygulamalar da benim pek dikkatimi çekmiyor. Ancak ilgilendiğim başka bir alan var, evde veteriner hizmeti veren uygulamalar. Geçtiğimiz günlerde kedimi veterinere götürebilecek bir zaman bulamadım ve bu süreçte Petopy adlı bir uygulama ile karşılaştım. Petopy, iç-dış parazit aşılarını, evcil hayvanların bakımlarını gelip kendi evinde yapıyor. Evcil hayvan sahiplerinin büyük bir çoğunluğu veterinere gidişin ne kadar zor olduğunu az çok biliyor. Şöyle anlatayım; köpeğini veterinere götürmek isterken elinden kaçıran ve sokaklar boyunca onu yakalamak için uğraşan arkadaşlarım var. Benzer bir şekilde ben de, veteriner evimize 5 dakika mesafede olsa da yüksek sesli miyavlar eşliğinde dışarı çıkmak durumunda kalıyorum. Sonuç olarak, Petopy gibi hayvan bakım uygulamalarının artması birçok evcil hayvan sahibinin hayatını kolaylaştıracaktır.
Petopy ile aynı olmasa da SmartVet de veteriner işlemlerini kolaylaştıran bir uygulama, zira aklınızdan çıkabilecek tüm aşı ve operasyon tarihlerini kullanıcıya bildirim olarak gönderiyor. Gerçi bu noktada, birçok veteriner hekimin artık teknolojiye uyum sağladığını ve bu verileri sistemlerinde kayıtlı kullanıcılarına gönderdiğini de göz önünde bulundurmak gerek.
Evcil hayvanlar için giyilebilir teknolojiler
Evcil hayvanlarımız artık sadece dijital sağlık uygulamalarından değil, giyilebilir sağlık teknolojisinden de yararlanıyor. Medical Futurist'in haberine göre vücut ısısı, kalp atış hızı, solunum hızı ve pH seviyeleri gibi hayati parametreleri yakalayan bu cihazlar, evcil hayvanların sağlığının sürekli olarak takip edilmesine yardımcı oluyor. E-ticaret sitelerinde artık bebek kameralarının yanı sıra evcil hayvan kameraları da satılıyor. PetPace gibi ürünler kalp atış hızı, solunum, sıcaklık, aktivite ve kalori yakımını takip ediyor. VetGuardian platformu ise evcil hayvanınızın hayati sinyallerini uzaktan izleyen bir radar olarak hizmet veriyor.
Evcil hayvan sigortaları
Girişimlerin günümüze uyum sağlaması ve ihtiyaçlar doğrultusunda hayata geçiriliyor olması pek de şaşırtıcı değil. Zaten teknolojinin özü bu. Ancak bana ilginç gelen, birçok kurumsal şirketin de bu konularda aksiyon alması. Evde evcil hayvan bakım uygulamaları, köpek gezdirme uygulamaları kesinlikle gerekli. Ancak evcil hayvanlarımızı artık çocuklarımızdan ayrı tutamadığımız bir dönemdeyiz, bu nedenle böyle bir uygulamada benim aklıma gelecek ilk şey "ya evcil hayvanımın başına bir şey gelirse?" oluyor. İşte kurumsal şirketlerin devreye girdiği nokta da burası; evcil hayvan sigortaları.
Google'a "evcil hayvan sigortaları" yazdığınızda birçok sigorta şirketinin bu yönde adımlar attığını görebiliyorsunuz. Bu sigortalar, evcil hayvanların bakımı için güvence sunuyor, kayıp durumlarında belirtli miktarlarda destek sağlıyor, kredi kartlarına belirli taksit imkanları sunuyor. Yatarak veya ayakta tedavilerde de çeşitli avantajlar sunuyor. Yukarıda bahsettiğim uygulamalar hem ülkemizde hem de globalde bu tür hizmetler sunan sigorta şirketleri ile entegre bir şekilde çalışıyor. Yani aslında uçtan uca bir hizmet sunuluyor.
Bir başka dikkat çekici olan şey de bankaların evcil hayvan sahiplenme oranlarındaki artışları görüp onlara uygun hamleler yapması. Örneğin; İş Bankası'nın Maximum Pati Kart adlı bir kredi kartı bulunuyor. Bu kart evcil hayvan alışverişlerinde, veteriner harcamalarında kolaylıklar sağlıyor. Bu harcamalardan sonra puanlar kazandırıyor.
E-ticarette yaşanan artış, evcil hayvan ürünlerine olan talebi de artırdı
Gelelim e-ticaret platformlarında evcil hayvan ürünlerine olan talebe. Aslında bu konuda kapsamlı bir araştırma bulmak için çok uğraştım, ancak ne yazık ki istediğim gibi araştırmaya ulaşamadım. İstediğim şey şuydu; evcil hayvan ürünlerinin e-ticaretteki payı. Bunu rakamsal olarak sizlerle paylaşamasam da bence burada en ilgi çekici hamlelerden biri n11.com gibi bir e-ticaret platformunun sadece evcil hayvanları odağına alan pet11 gibi bir hizmet sunmaya başlaması. Üstelik n11, bu platformda sadece evcil hayvan ürünleri satışı yapmıyor; sahip arayan sokak hayvanlarının yeni sahiplerine ulaşmasına da ön ayak oluyor.
n11.com dışında birçok web sitesinde artık "evcil hayvan ürünleri" kategorilerinin üst sıralarda olduğunu görüyoruz. Hatta sadece evcil hayvan ürünleri satışına odaklanan birçok e-ticaret sitesi ile de karşılaşıyoruz. E-ticarette evcil hayvan ürünleri satışının bu denli artmış olmasının da belirli sebepleri var. Öncelikle, özellikle ülkemizde kedi-köpek mamalarının fiyatlarının döviz kuru nedeniyle fazlasıyla artmış olması, evcil hayvan sahiplerini uygun fiyatlı ve indirimli ürünler aramaya itiyor. Bu nedenle bu ürünlere online'da olan talep artıyor. Bir diğer nedeni de taşıma konusunda kolaylık sağlaması. Eğer arabanız yoksa gidip bir marketten, veterinerden ya da petshop'tan 10 kiloluk mamayı alıp eve taşımak o kadar da kolay olmuyor. E-ticaret bu noktada da kolaylık sağlıyor.
"Evcil hayvanımla seyahat etmek istiyorum"
Bana ilginç gelen son bir veriyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazı için araştırma yaparken Booking.com'un blogunda paylaşılan bir içerik dikkatimi çekti. Bu içeriğe göre Booking.com’da Ürün Müdürü olan Tarundeep Singh, çok fazla kişinin salgın sırasında evcil hayvanlarıyla birlikte seyahat ettiğini gördüklerini söylüyor ve gidecekleri yere araçla ulaşmayı tercih edenlerin sayısının artması sayesinde insanların evcil hayvanlarını yanlarında getirmelerinin de daha kolay bir hal aldığını dile getiriyor. ABD merkezli yedi otelden oluşan zincirin CEO’su ve Kurucusu Michelle Barnet ise kişilerin otel veya kalacak yer seçerken evcil hayvanlarının tıpkı bir insan gibi rahat olduğundan emin olmak istediklerini açıklıyor. Tüm bunlar da Booking.com gibi web sitelerinde "evcil hayvanımla kalacağım" filtresinin daha fazla kullanılmasına neden oluyor.
Benzer bir şekilde ulaşım şirketlerinde de bu filtrenin kullanımının arttığı belirleniyor. Hatta hava yolu firmaları bu dönemde evcil hayvan ücretleri için artış da yaptı. Yazın uçakla götürmek için 70 lira ödediğim kedim için şu anda istenen fiyat 150 lira. Bu da hayvanlarla seyahatte yaşanan artışa bir örnek olabilir. Hatta hatırlarsanız taşımacılığa odaklanan gelal da hizmet ağına evcil hayvan taşımasını da eklemişti. Buna göre gelal'ın hayvan dostu çözümü, evcil hayvanlarınızı İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir içinde gideceği yere dakikalar içinde teslim edilebiliyor.
Özetlemek gerekirse, evcil hayvan sahiplenmenin pandemi döneminde artış gösterdiği su götürmez bir gerçek. Bu dönemde hayatın her alanında yaşanan dijital dönüşüm evcil hayvan sektörünü de etkiledi. Gelişen teknoloji ile birlikte birçok uygulama halihazırda hayatımızdaydı, fakat bu uygulamalara olan talep evcil hayvan sahiplenmenin artması ile daha da arttı ve kurumsal şirketler bile bu konularda adımlar atmaya başladı.
Evcil hayvan sahiplenme oranı ilerleyen dönemde daha da artacaktır, bunu öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Ancak teknolojinin bu noktada nasıl söz sahibi olmaya devam edeceğini ilerleyen dönemde hep birlikte göreceğiz.