Webrazzi'nin 2021'deki ikinci konferansı Webrazzi Dijital 2021, tüm hızıyla devam ediyor. Konferansımızda gün boyunca yeni nesil tüketici alışkanları, yeni nesil içerik tüketimi, influencer marketing, müşteri deneyiminin geleceği, geleceğin pazarlaması gibi birçok konu birbirinden değerli konuklarıyla gündemimizde olmaya devam edecek.
Webrazzi Dijital 2021'de Ülker, The Coca-Cola Company, Unilever, Hepsiburada gibi şirketlerde yöneticilik yapan; akademisyen ve yazar kimliğiyle tanınan Yüce Zerey, "Dijital Ego" başlıklı sunumuyla sahnedeydi.
Yüce Zerey, konuşmasına tarihi egoları örnek vererek başladı. Kişilerin egolarıyla ortaya çıkan büyük savaşların ülkelerin kaderini nasıl değiştirdiğini anlatarak başladı. Özellikle kurumsal egoların bu savaşlara benzediğinin altını çizen Zerey, 1955'teki Fortune 500 şirketlerinin yüzde 88'inin şu anda hayatımızda olmadığını da sözlerine ekledi. Pandemi döneminde dijital dünyanın havalı şirketleri kazandı. Ekonomiyi, iş yapış şekillerini dijitalleştiren bu şirketler, daha sonrasında da kazanmaya başladı ve bu da onların ne kadar iyi olduğunu bizlere gösterdi.
Persona: Toplum tarafından kabul edilmek için kurumların taktığı bir maske
Zerey, buradaki hikayenin kişinin kendi gölgesiyle yüzleşmek olduğunu söylüyor. Persona ise pazarlamadan farklı olarak gölgenin gücünü denetim altında tutuyor ve toplum tarafından kabul edilmek için kurumların taktığı bir maske şeklinde karşımıza çıkıyor. Böylece gölgeyi baskılıyoruz ve bunun akabinde egolar yükselmeye başlıyor. Bireyselde gerçekleşen bu durum kurumlarda da birebir bu şekilde ilerliyor.
Dijital ego nedir?
Yüce Zerey dijital egoyu, bireyi, dijital kültürde başkalarının hayranlığına, ilgisine muhtaç edip kendini ölçüsüz sevdirerek aynada her daim mükemmeli kovalayan, müptezel haline dönüştüren ve gerçekliğin sillesiyle karşılaşma sonucu çıkan potansiyel travmalar ve hayal kırıklıkları yaşandığında arkasına bakmadan çekip giden bir illüzyon ustası olarak tanımlıyor.
Bununla birlikte biz de kendi illüzyonumuzu yaratıyoruz. Bunlar da gerçekle bağımızı koparmaya başlıyor; gerçekle bağımız kopmaya başladıkça bu illüzyonlar da gerçeğimiz oluyor ve kendini ölçüsüz seven herkes başkasının beğenilerine muhtaç oluyor.
Beğenilen performans devam ederken sistem negatif düşünce ve insanı istemiyor; bunun için de sürekli olumlama yapmak durumunda kalıyor. Bu durum, bizi performansın ego sisteminin yakıtına götürüyor, bu yakıt bitsin istenilmediği için sürekli üstün performans bekleniyor. Böylece ego daha fazla tatmin oluyor.
Dijital ego, beraberinde depresyonu getiriyor
Bunun sonunda en temel unsurlardan biri olarak depresyon başlıyor, bu da kişiyi farklı perspektiflere yabancılaştırıyor. Akabinde yetersizlik duygusu başlıyor; bu yabancılaşmayla birlikte de yalnızlık geliyor. Yalnızlığı fark etmemek için kişi yalnız kalmak istemiyor; sonrasında kaygılar başlıyor. Bu da kişiyi sağlıksız hale getiriyor; son tahlilde persona ve kendisi arasındaki makas birbirini yakınsadığı için kişi "-mış gibi yaşayan" biri oluyor.
Bu durumda kurumsal şirketlerin çalışanlarının, müşterilerinin insan olduğunu unutmaması gerekiyor. Bugünün empatisinin yarının KPI'larına katkı sağlayacağını hatırlaması, eksikleriyle, hatalarıyla ve arızalarıyla yüzleşmesi, kendini aldatma ihtiyacını duymayacak olgunluk seviyesine gelmeye çalışması, imkansız bir hedef belirlemenin geleceğe değer katmaktan ziyade bugünü değersizleştireceğini unutmaması gerekiyor.
Bireylerin ise karşısındaki insanın da biricik olduğunu hatırlaması, sürekli haz arayanların mutluluğunun kısa ömürlü olduğunu bilip en çabuk gerçekleşen hazzın aynı zamanda en kolay yol olduğunu bilmesi; kendini ölçüsüz sevenlerin başkalarının hayranlığına muhtaç olduğunu unutmaması gerekiyor. Zerey, hayal kırıklığının beklentilerin aşırı kusursuz ve mükemmel olmasıyla alakalı olduğunu söylüyor. Bunun gözden geçirilmesini gerektiğinin de altını çiziyor.
Akla gelen her şeyi yapmanın acizlik göstergesi olduğunu belirten Zerey, "like" ile gelen ilginin "unfollow" ile gidebileceğini de sözlerine ekliyor. Son olarak kişilerin; gerçekten hakiki ihtiyaçlarla meşgul olması, sevinci başkalarını sömürmekte değil paylaşmakta bulması, kendi hayatını kısıtlayarak başkalarının hayatına baskı yapmaması, hayır demeyi bilmesi, kendini çok sevmeyi bırakması, gelip geçici hevesleri bir kenara bırakarak gerçek tutkulara yönelmesi, kendi akışına sahip olması ve en önemlisini kişinin "kendi olması" gerekiyor.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap