Konuk yazarımız Şerafettin Özsoy, Yıldız Holding’te Dijital Kültür Geliştirme Yöneticisi olarak görev yapıyor.
Kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmek için gösterilen onca çabaya rağmen kadınlar hala iş dünyasında hak ettikleri konuma gelebilmiş değiller. KAGİDER gibi bir çok yerli sivil toplum kuruluşunun çalışmalarının yanı sıra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) da cinsiyet eşitliğini sağlama konusunu 17 öncelikli gelişme hedefinden birisi haline getirerek konun küresel çaptaki en önemli takipçisi oldu. Yine de istatistikler kadının çalışma hayatında yeterince yer alamadığını fazlasıyla gözler önüne seriyor. Türkiye’de kadınlar nüfusun %49.8’ini (TÜİK 2018) oluşturuyor ve günün sonunda bu oranın altında kalan her türlü rakam atılması gereken birçok adım olduğunu bizlere anlatıyor.
Girişimcilik konusu aslında kadınlar için hiç de yabancı bir kavram değil. Hayatın birçok alanında kadınlar sabit bir maaş garantisi olmadan çeşitli girişimcilik faaliyetlerinde bulunuyorlar. Birçok kadın ev temizliğinden çocuk bakıcılığına, bahçesinde sebze meyve yetiştirip semt pazarlarında satmaktan altın günlerinde kozmetik ürünler pazarlamaya, sosyal medyada seyahat videoları hazırlamaktan freelance yazılım hizmetleri sunmaya kadar irili ufaklı birçok ticari girişimde bulunuyor.
Bu bakış açısıyla baktığımızda kadın girişimcilerin sayısı oldukça fazla. Fakat kadınlar için belki de en önemli girişimcilik potansiyeli dijital ekonomi alanında kendini gösteriyor. Eğer kadınlar girişimci çabalarını dijital alana taşırlarsa hem daha katma değerli girişimleri ortaya çıkarabilirler hem de girişimcilik çabalarının önündeki bariyerlerin sayısını en aza indirgeyebilirler. Türkiye’de kadınların dijital alandaki girişimciliğini etkileyen bazı temel faktörler var. Bu nedenle kadınların dijital alanda girişimci olmadan önce bu faktörlere göre bir strateji belirlemelerinde çok ciddi faydalar olabilir.
Kadınların Dijital Girişimciliğindeki En Önemli Faktörler
1.Aile-İş yaşamı Dengesi
Çocuk sahibi olmak çok ciddi bir sorumluluk ve bir annenin verebileceği şeyleri başta babası olmak üzere başka hiç kimsenin %100 ikame edebilmesi mümkün değil. Bu nedenle birçok kadının özellikle doğum ve sonrası yakın dönemde tamamen çocuğuyla ilgilenmesi elzem hale geliyor. Bununla beraber kadının çocuk bakımı dışında ailedeki yaşlıların bakımı, ev işleri gibi sorumlulukları da yerine getirmesi bekleniyor. Bunun sonucunda ücretli çalışan olarak bir kadının iş hayatında aile sahibi olarak ve aile sorumluluklarını yürüterek ilerlemesi oldukça zorlu oluyor.
Kadınlar bu sorumlulukları hem ücretsiz bir şekilde yapıyorlar hem de bu görevleri yapmayan erkeklere karşı çok dezavantajlı bir duruma düşüyorlar. Araştırmalar girişimcilik yapan kadınların evlilik ve çocuk bakımı gibi sorumlulukların hafiflemesini beklemek zorunda kaldıklarını ve erkeklere kıyasla daha ileride yaşlarda girişimci olabildiklerini gösteriyor. Garanti Bankası Kadın Girişimciler Araştırmasına (2015) göre kadın girişimcilerin iş kurma yaş ortalaması 32 olarak çıkmış.
Çeşitli engeller bulunmasına rağmen kadınların girişimci olmaları ücretli çalışan olmalarına göre aile-iş yaşamı dengesi açısından daha elverişli gözüküyor. Yine Garanti Bankası Kadın Girişimciler Araştırmasına (2015) göre kendi girişimini kuran kadınların %72’si evli iken ücretli olarak çalışan kadınlarda evli olanların oranı ise sadece %28. Çünkü girişimci kadınlar mesai saatlerini çalışan kadınlara göre çok daha kolay ve esnek olarak yönetebilme imkanına sahipler. Özellikle de dijital girişimcilik projelerinde uzaktan ve esnek zamanlı çalışmak web konferans yazılımları, online proje yönetim yazılımları, dijital ödeme sistemleri ve dijital pazarlama yazılımları gibi yeni nesil dijital çalışma araçlarıyla çok daha kolaylaşıyor. Böylelikle dijital kadın girişimciler aile sorumluluklarına göre çalışma saatlerini düzenleyebiliyorlar.
2. Eğitimdeki Fırsat Eşitsizliği
Eğitim her şeyin başında geliyor. Çünkü günümüz iş dünyasında dijital girişimler bilgiyi etkin kullanma becerisi üzerine kurulu ve rekabete öne geçmek için eğitim en önemli araçlardan birisi. Bugün hala bir çok yerde onca çabaya rağmen okutulmayan kız çocuğu var. Bugün bir kız çocuğunun okutulmaması demek geleceğin dijital dünyasında bir kadının dijital bir girişimci olma şansını oldukça zora sokmak demek. Çünkü hem yapılan araştırmalar hem iş dünyasının pratikleri başarılı dijital kadın girişimcilerin en önemli özelliklerinin başında çok iyi bir eğitim geçmişi yer aldığını teyit ediyor.
İyi bir eğitimin yanı sıra alınan eğitimin alanı da önemli bir etken olabiliyor. Dijital girişimci olmak için şüphesiz kod yazabilmeniz gerekmiyor ama teknoloji ve dijital konular hakkında belli bir farkındalığınızın olması önemli bir avantaj. Bu tarz bir farkındalık için okul dışındaki eğitim ve gelişim çevrelerine yakın olmanız önemli. Bu tarz meetup, konferans, workshop gibi dijital kültür ve girişimcilik alanında farkındalık kazanılabilecek etkinlikler açısından büyükşehirlerde yaşayanlar daha büyük bir fırsata sahip oluyor.
3.Toplumsal Algı ve İş Dünyasındaki Cam Tavanlar
İş hayatında kadınların yükselmesi ve güç kazanması gibi konulardaki görünmez engeller cam tavan kavramıyla ifade ediliyor. Birçok firmada aynı iş ve aynı pozisyon için kadınlara erkeklere göre daha az maaş veriliyor ve terfi almaları zorlaştırılıyor. Erkek egemen dünya benzer şekilde girişimcilik ekosisteminde de oldukça etkin durumda. Girişimci kavramı kadından öyle uzak bir yere konumlandırılmış ki girişimci kavramı iş adamı kavramıyla özdeşleşmiş. Fakat yakın zamanda kadınların iş hayatında daha fazla etki gücüne sahip olmasıyla beraber bu konuda umut verici gelişmeler de yaşanıyor. Örneğin Türk iş dünyasının en önemli kurumlarında birisi olan TÜSİAD bile 2018 yılında unvanında yer alan “iş adamı” kavramını “iş insanı” kavramıyla değiştirdi. Ve yeni adını Türkiye sanayici ve iş insanları derneği olarak güncelledi. Ama yine de kadınların girişimcilik dünyasının erkek egemen bir dünya olduğunu bilmelerinde ve buna göre psikolojik olarak daha hazırlıklı olmalarında fayda var.
Sonuç: Pozitif Ayrımcılık mı Yoksa Adil Rekabet Şartları mı?
Kadınlara özel girişimcilik ve hızlandırma programları, kadın girişimcilere özel krediler, yatırım fonları vb. pozitif ayrımcılık gözeten inisiyatiflerin kadın girişimcilere büyük yararlar sağlayacağı çok aşikar. Bununla beraber, dijital girişimcilik alanında kadınların adil olmayan rekabet şartlarına rağmen ve pozitif ayrımcılıktan yararlanmadan bile olağanüstü başarılara imza atabildiklerini görüyoruz. Demet Mutlu’nun kurduğu Trendyol Türkiye’de bugüne kadarki en büyük değerlemeye sahip dijital girişim olmuş. Hande Çilingir’in kurucu ortağı olduğu Insider dünyanın en önemli yatırım fonlarından çok ciddi miktarlarda yatırım almayı başarmış. Yine Başak Taşpınar Değim’in kurucu ortağı olduğu armut.com ABD başta olmak üzere yurtdışında birçok ülkeye açılmayı başarmış. Ve daha sayabileceğimiz bir çok dijital girişimde kadınların çok büyük başarıları var.
Bu sonuçlar bizlere şunu gösteriyor ki kadınlar pozitif ayrımcılık sağlanmadan rahatlıkla dijital alanda çok başarılı olabiliyorlar bu nedenle pozitif ayrımcılık gözetmeye gelmeden önce kadınların öncelikli olarak erkeklerle eşit şartlarda rekabet edebilecekleri bir ortama ihtiyacı var. Türkiye’nin de cesur kadın girişimcilerine…
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap