Microsoft Başkanı Brad Smith LinkedIn’de kaleme aldığı bir blog gönderisinde teknoloji sektörünün 2019’da karşılaşabileceği 10 büyük sorunu öne çıkardı. Yazıda yapay zekanın ekonomideki rolünden bahseden Smith, görsel tanıma teknolojisinin kullanılması için şirketlerin kanun güçleriyle nasıl çalışabileceğini de aktardı. Yazısında ABD ve Çin ilişkilerine de değinen Smith teknoloji devlerinin ticari ilişkiler konusundaki endişelerini de okurlarıyla paylaştı. Smith’in öne çıkardığı başlıklara beraber göz atalım.
Gizlilik en önemli öncelik
Smith, hem Avrupa’da hem de ABD’de gizliliği korumanın 2019’da daha fazla ilgi göreceğini düşünüyor. İşletmeler Avrupa’da AB ülkelerinde geçerli GDPR’a uymanın yeni yollarını bulmaya devam ederken, Kaliforniya’nın yeni Consumer Privacy Act’i giderek yaygınlaşacak. Smith blog yazısında konuyla ilgili şöyle ifadeler kullanıyor:
Önümüzdeki bir kaç ay içinde gizlilik düzenlemelerinin diğer eyalet merkezlerinde de yaygınlaştığını göreceksiniz. Bu durum, Capitol Hill’de yaşanan tartışmaların büyümesine zemin hazırlayacak.
Yalan haberler ve dezenformasyon
Smith’e göre sosyal medya platformları, dezenformasyon odaklı kampanyalar yürütmek için tercih edilen araçlar haline geldi. Özellikle geçen yıl yaşananların bizim bu problemi anlamamızda büyük bir değişime yol açtığını söyleyen Smith: “Şimdi asıl soru, sorunu çözmek için ne yapılacak?” Sorusunu yöneltiyor.
Smith, sosyal medya şirketleri, sorumluluklarının ve hesap verme yükümlülüklerinin bilincine varmışken, sosyal medya şirketlerinin konuyu ciddiye almasının sağlanması için yeni yasaların oluşturulması gerektiğini ifade ediyor. Bu noktada Smith, Virginia Senatörü Mark Warner’ın hazırladığı resmi raporu örnek gösteriyor. Raporda sosyal medya platformlarının; hesapların veya gönderilerin kaynağını belirlemesi, kötü niyetli hesapları tanımlaması ve bot hesaplar bilgi yayarken kullanıcıları bilgilendirmesi için vergiye bağlanması gerektiği belirtiliyor.
ABD/ Çin ilişkileri
Smith’e göre Teknoloji sektörü pasifik üzerinden gerçekleşen ticaret konusunda zor zamanlar yaşayabilir:
“Amerikan siyasi yelpazesinin karşısında, Çin'in yapay zeka ve diğer teknolojilerdeki momentumunun daha fazla takdir görmesi, ekonomik ve ulusal güvenlik etkileri konusundaki endişeleri arttıyor.”
Buna yönelik Huawei CFO’su Meng Wanzhou’nun Kanada’da tutuklanmasını örnek gösteren Smith, önümüzdeki dönemde çıkabilecek, Yapay Zeka gibi gelişmekte olan teknolojiler üzerindeki ihracat kontrolleri ve Avrupa'daki yabancı şirketlerin satın almalarını sınırlayan korumacı kuralların yakından takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Devlet destekli siber saldırılarda artış
Devlet destekli siber saldırılarda artış yaşanacağını söyleyen Smith, bu durumun görünürlüğünün ise azalacağını belirtiyor. Bu noktada Smith,2017’de gerçekleşen ve Microsoft Windows işletim sistemlerini hedef alan WannaCry fidye yazılım olayını hatırlattı.
Dijital diplomasi’nin teknoloji sektöründe giderek yaygınlaştığını belirten Smith, bu durumun kendini hükümetler, şirketler ve sivil toplum örgütleri arasında gelişen ortaklıklar olarak gösterdiğini ifade etti.
Teknoloji dünyasında aktivizmin yükselişi
Yapay zekanın orduda kullanılmasına yönelik bir çalışan ayaklanmasında sonra ABD ordusuyla çalışmak fere açılan bir ihaleyi terk eden Google’ı başka teknoloji şirketleri de takip edebilir. En azından Smith’in düşüncesi bu yönde. Diğer teknoloji şirketlerinin de bu tür ilişkiler konusunda etik sorulara sahip olduğunu söyleyen Smith, Microsoft'un ABD ordusuyla çalışmaya devam edeceğini de sözlerine ekliyor.
Şirketin aynı zamanda "kamu politikasının dikkatini gerektiren etik boyutların ele alınmasında proaktif bir rol oynayacağını" söyleyen Smith, aslında daha önce yaptığı açıklamaları da yinelemiş oluyor. Smiteh’e göre Washington DC’ye götürülecek etik teknoloji soruları arasında en çok öne çıkan kısım ise yüz tanıma.
Yapay zeka ve işsizlik
Smith yapay zekanın evlerimize ve cep telefonlarımıza yerleşerek bizi ürküttüğünü, bunun yanı sıra insanların iş istihdamı konusunda endişelendirmeye devam ettiğini belirtti. Endişelerin uzun süre daha varlığını koruyacağını ifade eden Smith, Japonya ve Güney Kore gibi yerlerde nüfusun azalmasıyla düşüşe geçen insan işgücüne, otomasyonun yardımcı olabileceğini söyledi.
Gözler teknolojinin arkasındaki kişilerde
Google çalışanlarının geçtiğimiz yıl Kasım ayında şirkette cinsel tacizleri protesto etmek için yürüyüşünü hatırlatan Smith, endistrünin kat etmesi gereken çok yol olduğunu ifade etti. Zira Google’da yaşanan durumla birlikte endüstrinin kadın ve işçi haklarına yönelik sessiz kaldığını açıkça gözlemleyebilmiştik.
Şirketlerin geçmişe oranla daha fazla çeşitliliğe sahip olduğunu söyleyen Smith, yine de bu çeşitliliğin az olduğunu belirtti. Aynı şekilde yaşanan göçlerin de teknoloji üzerinde etkisi olduğunu ifade eden Smith, çalışanların ülke başına Green Card limiti bulunduğunu hatırlattı. Bu konuda kapsamlı bir değişiklik yapmak için kongrenin desteğine ve açık bir hükümete ihtiyaç olduğunu belirten Smith, bunun gerçekleşmesinin zaman alacağını da sözlerine ekledi.
Kırsal kesim ve internet
Kırsal kesimin yavaş büyümesinin ve yükselen işsizliğin politik bölünmelere yol açtığını söyleyen Smith, bu konudaki problemleri de dile getirdi. Smith, ABD’de bulunan kırsal kesimlerdeki en büyük problemlerden birinin yüksek hızda geniş bantlı internet bağlantısının bulunmaması olduğunu ifade etti. İnterneti 21. Yüzyılın elektriği olarak tanımlayan Smith, Microsoft’un bu konuya çözüm getiren yeni projelerini de paylaştı.
Bulut depolama ve insan hakları
Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, kendi ülkelerinde veri merkezleri inşa etmeye, giderek vatandaşlarının özel verileri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmaya ve ulusal egemenliklerini teyit etmeye istekli hale geliyor. Ancak bu durum aynı zamanda insan hakları konusunda bazı soruları da gündeme getiriyor. Smith bu konuda şu yorumu yapıyor:
Yerel bir veri merkezi kurulduktan sonra vatandaşın en kişisel bilgileri içinde saklanabilir. Bu durum, bir hükümet veya teknoloji şirketinin kişisel verilere ne zaman erişebileceği ve bilgilerin nasıl kullanılabileceği hakkında derin sorular ortaya çıkarmaktadır.
Teknolojinin şehirlere etkisi
Teknoloji şirketleri büyüme gösterdikçe, bulundukları şehirleri de etkilemeye devam ediyor. Her zaman olumlu olmayan bu etkilerin en yakın örneğini Amazon’un karbondioksit salınımı konusunda gördük. Amazon’un iki farklı şehirde konumlanmak durumunda kalmasıyla sonuçlanan bu süreç, aslında yaşanacak bir çok problemin de öncüsü.
Teknoloji şirketleri, içinde bulundukları topluluğun yapısını gözetmeden bir büyüme kaydettiğinde okullar, ulaşım ve ev kiraları konusunda ciddi problemler ortaya çıkabiliyor. Şirketler için faydalı olan bu büyümenin, topluluğu zorlayabileceğini söyleyen Smith, uzun süredir Seattle ve San Francisco’da yaşanan durumu da özetlemiş oluyor.
Görsel Kaynak: Fortune
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap