BMW, fabrika içinde çalışanları taşıyacak elektrikli araçlar geliştirdi

Geleneksel otomobil üreticilerinin  uzun vadeli planlarında attığı teknolojik adımlar sadece pazarı şekillendirmiyor. Geleceğin elektrik ile şarj olan, otonom araçları, araç üreticilerinin organizasyon yapıları ve şirket kültürlerinin de birer parçası olmaya başladı.

Şirket değer ve vizyonlarını bu yönde geliştiren BMW de, kurum stratejisi olan NUMBER ONE > NEXT'in etkilerini operasyonel birimlerinde hayata geçirmeye hazırlanıyor.  Şirketin sürdürülebilir, bireysel ve dijitalleşmiş hareketliliğe dönüşümünde fabrika çalışanları için 'kişisel taşıyıcılar' sunan BMW, böylelikle fabrikada ve lojistikte çalışan ve günde 12 km adım atmak zorunda kalan çalışanları için  bir ürün tanıttı.

"Mover Concept" adını alan ürünün beş prototipi, uluslararası bir BMW Group satış sonrası lojistik konferansında sunuldu. Tek bir kullanıcı için tasarlanan elektrikli araçlar ile şirket, her bir çalışanın belirli bir göreve odaklanması amaçlıyor.

BMW'nin açıklamalarına göre, saatte en fazla 25 km'ye ulaşan aracı sürmek oldukça kolay. Şarj etmek için, sadece bir güç adaptörü ve soket gerektiren araç ,şimdilik BMW tesislerinde kullanılacak.

Daha hareketsiz bir gelecek mi?

Ancak BMW Group, geliştirdikleri aracın alışveriş merkezleri ve havalimanları biri geniş alanlarda da kullanımını tartışıyor. Öneri ise birçok tartışmayı beraberinde getirebilir. Zira gelişmiş teknolojiler ile birlikte insanlık için mobilite ve hareketlilik kavramları daha fazla önem kazansa da, BMW'nin örneğinde gördüğümüz gibi fiziksel hareketliliği kısıtlayan ürünler bir ironiye vesile oluyor. Teknoloji iyi hoş da, bizim yerimize hem bilişsel hem fiziksel anlamda eylem yapan ürünler ortaya çıktıkça, insan olmanın getirdiği bazı özelliklerimizi körleştirmek kaçınılmaz olabilir.

Gerekli nedenler ve koşullar  dışında kullanılacak böyle bir ürün, konfor alanına bu tarz yenilikleri çok çabuk entegre eden insanoğlu için ekonomik, toplumsal ve sağlık açısından zararlar verebilir. Fiziksel hareketliklerinin kısıtlandığı bir jenerasyonun yetişmesi an meselesi gibi görünüyor.