Uzaktan çalışarak hayatını kazanan, içerik üreticisi Ivan Kreimer, TNW'de yazdığı bir makalede uzaktan çalışmanın toplumsal olarak kabul görüp görmeyeceği, gerçek anlamda yaygınlaşıp yaygınlaşmayacağı konusunda bazı detaylara ve sorunlara değinmiş.
Ağustos ayında Japonya'dayken yazdığım "Bir Dijital Göçebeden Notlar" başlıklı yazıda uzaktan çalışmaya yönelik bir kapı aralamıştık. O yazıyı okumayanlar hızlıca göz atıp tekrar bu yazıya devam edebilirler. Kreimer'in sorusuna kendi bakış açımla bir yanıt vermek ve onun paylaştığı verilerle tamamlamak istiyorum. Sonuç olarak bu sorunun tek bir cevabı olmayacağı için siz de yorumlarınızı ve kendi cevabınızı paylaşmayı ihmal etmeyin.
Öncelikle "uzaktan çalışma" konusunu tekrar bir netleştirelim. Uzaktan çalışma, dünyanın bir ucundan çalışmak anlamına gelmiyor. Her ne kadar bu yazıyı Bolivya'da yazıyor olsam da uzaktan çalışma en temel haliyle ofise gitmeden evden veya bir kafeden yapabileceğiniz bir çalışma şeklidir. (Diğer yazıda değindiğim gibi bir çok kişinin konfor alanından çıkarak dünyanın farklı yerlerinde çalışmak isteyeceğini de sanmıyorum zaten.)
"Uzaktan çalışma" başlığının son yıllarda çok gündemde olması bu olgunun yeni olduğu anlamına gelmiyor. Uzaktan çalışmaya yönelik ilk toplumsal analizlerin ve araştırmaların yaptığı dönemler Amerika'da 1976'lara dayanıyor. O dönemlerde uzaktan çalışmanın doğmasının en temel nedenlerinden birisi işe gidiş gelişlerde trafikte harcanan saatler. Tabii bunun dışında aileye zaman ayırmak ve maddi olarak fayda sağlaması gibi nedenler de bulunuyor.
Günümüzde uzaktan çalışmanın şirketlere ve çalışanlara sağladığı faydalara bakacak olursak pek de farklı sayılmaz. Trafikte harcanan saatler, kişinin ailesine ve kendine zaman ayıramaması, ofis ortamının bir süre sonra verimsiz olması kişileri uzaktan çalışmaya iten en temel sebepler. Bunun dışında Y jenerasyonunun iş yerinde anlam arayışı, dünyayı keşfetme arzusu da eklenince milenyum, "uzaktan çalışma" alanında firmaların ciddi değişimler yaptığı bir dönem oldu.
Modis tarafından 2015 yılında yapılan bir anketin sonuçlarına göre çalışanların iş değiştirirken veya iş bulurken aradığı en önemli özelliklerden birisi saat ve mekan olarak daha esnek imkanlara sahip olmak. Türkiye'de uzaktan çalışma alanında yapılmış güncel bir ankete ulaşamadım fakat 2014 yılında Yenibiris.com tarafından yapılmış bir anketin sonuçlarına göre Türkiye'de çalışanların yüzde 81'i uzaktan çalışma fikrine sıcak bakıyormuş. Aynı dönemde Türkiye'de ofisleri bulunan Microsoft, Unilever, P&G, Pepsico gibi firmalar çalışanlara uzaktan çalışma imkanı sunduğu da raporda yer alıyor. Bu firmaların 2018 yılı itibariyle uzaktan çalışma modeline bakışları nasıl, hala aynı modeli uyguluyorlar mı öğrenmek için yeni bir araştırmanın yapılma zamanı gelmiş sanırım. Bunu bir sonraki yazıda irdeleriz.
Her ne kadar "uzaktan çalışma" tam zamanlı çalışma olarak algılanmıyor olsa da Avrupa'da bir çok ülkede "evde çalışma yasaları" yasaları bulunuyor ve bu yasalar uzaktan çalışan kişilerin haklarını da güvence altına alacak şekilde genişletilmiş. Bazı Avrupa ülkeleri ise "uzaktan çalışma yasaları" adı altına yeni yasalar çıkartılmış durumda. (Türkiye’de de 22 Mayıs 2003 tarih ve 4857 sayılı Kanun ile Yeni İş Kanunu kabul edilmiş ve bu kanun bilgi çağında meydana gelen yeni iş modellerine uyumu amaçlamaktadır.)
Şirketler uzaktan çalışmaya nasıl bakıyor?
Dünyada bir çok büyük teknoloji şirketinin çalışanlarının bir bölümü veya tamamı uzaktan çalışıyor ve bu şirketler oldukça büyük başarılara imza atmaya devam ediyor. Yılda 15 milyon dolardan fazla geliri olan Buffer, 680'den fazla çalışanı olan Autommatic gibi şirketler bunun en güzel örneği. Ayrıca Airbnb gibi bir çok şirket de çalışanlarının uzaktan çalışması için teşvikler uyguluyor. Bunun yanısıra bir diğer tarafta uzaktan çalışma modelini sonlandıran ve çalışanlarını ofislere tekrar toplayan örnekler de yok değil.
Geçtiğimiz yıl IBM dünya genelinde 2 binden çalışanının evden çalışma modelinden tekrar ofise dönmelerini kararlaştırmış. Yahoo, 2003 yılında uzaktan çalışan 12.000 çalışanını tekrar ofislerine çağırmıştı ve hatta popüler sosyal platform Reddit, Bank of America ve daha bir çok farklı şirket uzaktan çalışan ekip arkadaşlarını ofislere geri çağırdı.
Bu durum karşısında üzerinde durmamız gereken iki önemli konu olduğunu düşünüyorum.
1- Her iş kolu uzaktan çalışma modeline uyum sağlar mı? Sağlamalı mı?
2- Her çalışan uzaktan çalışabilir mi?
Şu anda uzaktan çalışma modelinin en popüler olduğu alan tabi ki IT ve bu alanda uzaktan çalışma çılgınlığı çığ gibi büyüyor fakat bu alanda çalışan kişilerin tamamı için bile uzaktan çalışma gerçekten verimli olmayabiliyor. Bu nedenle sadece bir "akım" olduğu için uzaktan çalışma modelini düşünmeden önce şirketlerin gerçekten bu modele geçmek için elverişli bir iş yapıp yapmadıklarına karar vermeleri gerekiyor. Hatta sonrasında hangi çalışanlarının, hangi departmanların uzaktan çalışmaya uyumlu olup olmadığına da karar vermeleri gerekiyor ve sonrasında harekete geçmeleri gerekiyor. Bu durumda şirketlerin yapması gereken "uzaktan çalışma prensipleri" belirlemeleri ve çalışanlarına bu doğrultuda yaklaşmaları gerekiyor.
Ofiste geçirilen her dakika verimli olmasa da bazen çalışanlar iş ortamında daha iyi işler çıkarabiliyorlar çünkü kontrol sahibi bir yönetici ve bir birini motive edebilecek çalışanlar bulunuyor. Bazı çalışanlar kendi kendine motive olamadığı için uzaktan çalışma modeli bu gibi kişiler için faydadan çok zararlı olabilir. Bu durumda şirketlerin bunu da iyi şekilde analiz edebilmesi gerekir ki çalışanların verimi artacakken düşmesin.
Uzaktan çalışmayı istemek, uzaktan çalışabilmek
Herkes evinin veya bir kafenin rahatlığında çalışmak ister hatta bir grup insan dünyanın farklı yerlerini görerek çalışmak ister fakat burada çok önemli bir sorun var. Her uzaktan çalışmak isteyen gerçekten uzaktan çalışabilir mi?
Küba'da internete sadece parklarda erişebiliyorsunuz. Bir Skype görüşmem sırasında hatıra olsun diye arkadaşım çekmiş.
Uzaktan çalışmak bir çok yandan avantajlı olsa da çok önemli bir problem var "disiplin!" Gerçekten iş ahlakı ve iş disiplini olmayan biri için uzaktan çalışmak keyiften çok işkenceye dönüşebilir ve hatta işini bile kaybedebilir çünkü onu çalışmaya itecek tek şey yine kendisidir. Eğer bir çalışma düzeni kuramazsa güzel günler pek uzun sürmeyecektir.
İş disiplini, kendi kendini motive etmek ve bir de yeterli envanter uzaktan çalışanlar için oldukça önemlidir. Yeterli envanter olmayınca işlerinizi yapamayacağınız için her zaman her duruma karşı hazırlıklı olmalısınız ve günümüzde bir çok şehirde, ülkede en büyük problem sağlıklı bir internet bağlantısı. Gerçekten can sıkıcı hale gelebiliyor. (Güney Amerika'da haftalardır sağlıklı internet bağlantısı bulamayan bir mağdurun sözleri bunlar.)
Uzaktan çalışmak gerçekten yaygın hale gelecek mi?
Uzaktan çalışan kişi sayısı her geçen gün artıyor. Freelance iş yapanlar, şirketlere bağlı çalışanlar ve kendine sabit bir gelir sağlayabilecek iş kuran kişiler ve dijital evsizler her geçen gün daha fazla göz önüne çıkıyor ve bu da uzaktan çalışma modelinin giderek yaygınlaşacağına işaret ediyor.
Uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşabilmesinin önündeki en büyük engel ise hala iş hayatının büyük bir bölümünü oluşturan X jenerasyonunun (1965 - 1984 arası doğan nesil) oluşturuyor olması. Ofis ortamının çalışma rahatlığına alışmış ve mentalite olarak kendini "ofis çalışanı" olarak tanımlayan bu nesil (tabii ki tamamı değil) "uzaktan çalışma" modeline sıcak bakmayan nesil olarak aslında bir engel teşkil ediyor diyebiliriz. Y jenerasyonu (1985-2002 arası doğan nesil) yönetim pozisyonunda daha fazla yer edindikçe iş yapış modellerinin ciddi anlamda değişeceğini düşünüyorum.
Böyle düşünmemdeki en büyük neden ise bir önceki nesil ile karşılaştırıldığı zaman Y jenerasyonu bilgi ve teknolojinin bir başka deyişle bolluğun içine doğduğu için önceki neslin düşünmeye ve yaşamaya fırsat bulamadığı şeyleri düşünmek ve yaşamakla meşgul. Bunun ne kadar doğru olduğu ise ayrı bir tartışma konusu.
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Uzatan çalışmak gerçekten yaygınlaşacak mı? Şu anki iş hayatınıza göre bu durumun size de uygun olduğunu düşünüyor musunuz?