ABD'nin son başkanlık seçimleri, Silikon Vadisi’nde ciddi politik rüzgarlar estiren bir dönem oldu. Peter Thiel’ın koyu bir Trump destekçisi olması, başkanlık seçiminden sonraki şok etkisi, Elon Musk ve Travis Kalanick’in Trump’ın danışmanı olup istifa etmeleri; buna karşılık Trump’ın teknoloji girişimlerini hedef alan açıklamaları ve kararları… Silikon Vadisi’ndeki değişim, artık dünyayı değiştirmek isteyen girişimcilerin politikayla kaçınılmaz bir ilişki içinde olduğunu gösteriyor. Y Combinator’ın 32 yaşındaki başkanı Sam Altman da bu noktada dikkat çeken bir profil ve ABD Başkanı adayı olabileceğini tartıştığımız Mark Zuckerberg’den sonra mercek altına alınabilecek isimlerin başında geliyor.
Altman 2005 yılında, 19 yaşında Stanford’ı bırakıp kendi sosyal ağ uygulaması Loopt’ı geliştiren ve YC’den destek alan Altman, girişimini 2012 yılında 43,4 milyon dolara satmayı başaran bir girişimci. 2014 yılında Paul Graham’dan başkanlık koltuğunu devralan Altman, muhtemelen gençliğin de verdiği enerjiyle oldukça aktif bir profil çizmeye başladı ve zamanla Altman’ın Demokrat partili ebeveynleri kadar olmasa da politikayla da ilgilenen bir isim olduğunu öğrendik. Trump’ın başkan seçilmesinden sonra dışarıya çıkıp Trump taraftarlarıyla konuşarak elde ettiği sonuçları blogunda paylaşan Altman, bununla da kalmayıp kendi teknoloji temelli vizyonuyla örtüşen isimleri Kaliforniya valiliği konusunda destekleyeceğini de açıklamaktan çekinmedi.
Toplumu teknolojik temelli bir dönüşüme hazırlamak
Kimilerine göre Altman siyasete girebilir, Kaliforniya valiliği aday olabilir. Altman bu konuda net bir açıklamada bulunmuyor ancak toplumu teknolojik temelli bir dönüşüme hazırladığını inkâr etmiyor. Özellikle akıllı şehircilik alanındaki girişimcileri desteklemeye açık olduklarını açılayan YC Başkanı, süper akıllı robotların bizim için ev inşa edeceği ve hayati öneme sahip işleri halledeceğini düşünüyor. Ev sahibi olma ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olmasa da kolay karşılanabilir bir seviyeye inmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu açıdan bakıldığında siyasilerle aynı dili kullanıyor ama siyasilerden farklı olarak bu vaadini gerçekleştirebilecek araçları da beraberinde getireceğine işaret ediyor.
Altman’a göre tarım, ekoloji, ekonomi, politika, şehir planlama vb. alanlarda cesur fikirleri olan insanlara ihtiyaç var. Elon Musk’tan daha hızlı, kısa vadede uygulanabilir fikirlere sahip olan Altman, diğer devrimler gibi teknolojik devrimin de yeni bir toplumsal sözleşmeyle kendini ortaya koyması gerektiğini düşünüyor. Bu noktada evrensel temel gelir (ETG) (universal basic income, UBI) modelinin bir şekilde uygulanması gerektiğine inanıyor. Bu inancını da sözde bırakmıyor ve bu konudaki küçük ölçekli araştırmalardan birini bizzat yürütüyor (100 kadar kişiye 1000-2000 dolar arasında para veriliyor). Altman ETG’nin yoksulluğun önüne geçip geçemeyeceğinden (bkz: ABD’deki evsizlerin durumu) emin değil ama bu konuda çalışmak, araştırma yapmak istediğini açıkça beyan ediyor.
(Bonus video: Elon Musk ve Sam Altman geleceğin neler getireceğini anlatıyor)
Sam Altman Evreni
OpenAI oluşumunun da önemli isimlerinden biri olan Sam Altman, dünyanın nereye gittiğine dair güçlü bir vizyona sahip olduğunu söylecek kadar kendine güvenen bir isim. Fakat yukarıda da bahsettiğim gibi bunun sadece girişimlerle hayata geçirilemeyeceğine inanmış durumda. Muhtemelen bu yüzden YC artık kar amacı gütmeyen girişimlerle daha fazla ilgileniyor ve onları destekliyor. Zira ‘Sam Altman Evreni’ bu tarz girişimlerle daha fazla güç kazanacak bir model ve Altman sadece teknolojinin ekonomik potansiyeline odaklanarak kitlelerin politik görüşlerini etkilemeyeceğinin farkında. Halkın teknolojiden etinden ve sütünden faydalanabilmesi için politik kararların da bu vizyonla uyuşması gerekiyor.
Biraz geriye gidersek teknoloji girişimcilerinin hükümet ile yakın ilişkisi Barack Obama döneminde başladı denilebilir. Obama’nın seçim faaliyetlerinde dijital pazarlamacıları etkin şekilde kullanması, iki taraf arasında kurulan ilk bağlantılardan biriydi. Bir sonraki aşamada Silikon Vadisi’nden devlet kurumlarına yetenek transferlerinin arttığına şahit olmaya başladık. ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Dropbox’ın yönetim kurulu üyesi olması (Dropbox bir YC girişimi) ise aksi yöndeki geçişlerden biriydi. Geldiğimiz noktada dünyayı değiştirme, bir iz bırakma felsefesi Steve Jobs ile akıllara gelse de yeni nesil süper girişimciler/yatırımcılar artık bir deyişe göre dünya değiştirmek için daha fazla mesih-vari bir misyon üstleniyor. Mark Zuckerberg, Sam Altman sadece yaklaşan geleceğin ilk habercileri. Altman,
Teknolojiyle her soruna çözüm bulabileceğimize inanmıyorum. Teknoloji çok sorunu çözebilir ama eğer teknoloji endüstrisi herkesin kazanmasını, herkesin fayda görmesini düşünmezse bir açıdan başarırız olmuş olur.
diyor. Böylece girişimcilerinin siyasete girerek sadece küçük bir kitleyi düşüneceklerine dair eleştirilere de yanıt vermiş oluyor.
ABD’de teknoloji ile dünyada iz bırakma fikri Steve Jobs ve Bill Gates zamanında olduğu kadar siyasetten uzak değil. Yeni nesil girişimciler artık başta ABD olmak üzere dünya çapında toplumsal ilerlemeyle yakinen ilgileniyor ve siyasi-ekonomik konularda siyasi aktörlerle karşı karşıya gelebiliyor. Teknolojinin bu noktada girişimcilere tartışılmaz bir güç verdiği de aşikar. Elon Musk’ın uzay araştırmaları konusunda devlet yetkililerini fırçalama özgüveni hiç şüphe yok ki bu güçten ileri geliyor. Özetle önümüzdeki 10 yıl içinde teknoloji dünyasından girişimci-politikacı profillerinin öne çıkacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Sadece ilk büyük adımı kimin atacağını bilmiyoruz. Herhalde Arnold Schwarzenegger’i bile vali olarak kabul eden Kaliforniya'da Zuckerberg, Altman veya Musk'ın vali olması kimseyi rahatsız etmez, değil mi?