Otomotiv endüstrisinde yeni bir çağ açılmak üzere ve bu yeni çağa pekâla ayak uyduracağımıza önemli araştırmalar yayınlanmaya devam ediyor. Boston Consulting Group ile World Economic Forum'un yaptığı geniş çaplı araştırma da sürücüsüz otomobillerin benimseneceğine dair ciddi bir tablo çiziyor.
Dünyanın 27 farklı şehrinden 5 bin 500 kişiyle yapılan araştırma bu dikeyde yapılan en geniş çaplı araştırma olarak tanıtılıyor. Araştırmanın sonuçlarına göre tüketicilerin yüzde 58'i tamamen otonom bir araca binmek konusunda istekli veya çok istekli. Yarı-otonom araçlara binmeyi düşünenlerin oranıysa yüzde 69'u buluyor. Her iki grupta da tüketicilerin yüzde 19'u konuya nötr yaklaşıyor. Yani tam otonom araçlara olumsuz yaklaşanların oranı yüzde 23 iken, yarı-otonom araçlarda bu oran yüzde 13'e düşüyor.
Araştırmaya göre tüketiciler araçların kendi kendilerine gitmesinin kolaylığı yanında araç park etmekle uğraşmama lüksünden de dem vuruyor. Diğer yandan tüketiciler en büyük endişelerinin güvenlik olduğunu söylüyor ve tüm katılımcıların yüzde 50'si otonom bir araçta kendilerini güvende hissetmeyeceklerini söylüyor. Ebeveynlerinse yüzde 35'i çocuklarını yalnız başına otonom bir araca teslim edebileceğini söylüyor.
Araç paylaşım girişimlerinin geleceği
BCG, paylaşımlı otonom araçlara geçişin sürücüler için yüzde 60'a kadar tasarruf sağlayabileceğini söylüyor ve bu alanda küresel pazara dair bilgiler de paylaşıyor. 2021'de dünya çapında kabaca 35 milyon sürücünün araç paylaşım servislerini kullanacağını söyleyen BCG, otonom araç teknolojilerinin bu alanda çarpıcı bir değişim yapacağını da paylaşıyor.
Diğer yandan araç-yolculuk paylaşım girişimlerinin bu konuda kendilerini geliştirmesi için 2027 yılına kadar vakitleri olduğunu da paylaşıyor. BCG, 2030'da ABD'de katedilen toplam sürüş mesafesinin yüzde 25'inin araç paylaşım servislerindeki elektrikli ve otonom araçlar tarafından katedileceğini de ekliyor.
Özetle sürücüsüz/otonom araçlar için rekabet hızla devam ederken kullanıcı/tüketici tarafında psikolojik bir engel yok gibi gözüküyor. Hatta bu alandaki asıl meselenin tüketici/kullanıcı korkusundan ziyade regülatif düzenlemeler olduğunu söyleyebiliriz.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap