Hayatta kalma mücadelemiz için hangisi daha tehlikeli: Yapay zeka mı, insanlık mı?

Hayatta kalma mücadelemiz için hangisi daha tehlikeli: Yapay zeka mı, insanlık mı?

İnsanlığın şu anda sahip olduğu teknoloji, hiç olmadığı kadar ileride ve hızla ilerlemeye devam ediyor. Peki insanlığın geleceği için gerçek tehdit nedir? Oxford Üniversitesi'nden Yapay Zeka Profesörü Nigel Shadbolt'un bu konudaki araştırmasına ve yorumlarına bakalım.

Yapay Zeka Devri!

Yapay zeka bir çok farklı alanda ilgi odağı olarak gerçekten popüler bir dönemden geçiyor. Bu ilgiden en büyük faydayı Hollywood sağlamış gibi görünüyor. Blade Runner, Ex Machina2001: A Space Odyssey ve daha bir çok farklı film yapay zekayı kullanarak çok iyi paralar kazandı.

Hollywood bu tür konulara genelde distopik bir şekilde yaklaşsa da yapay zekaya ilgisi olan kişilerin ilgisini engellemeyi başaramadı ve hatta ilgi artarak devam ediyor. Filmlerde yapılanları gerçeğe dönüştürmeye çalışan gençler hızla artıyor.

Yapay zekaya olan ilginin tek nedeni Hollywood değil tabi ki. Önde gelen isimler ve fikir liderlerinin yaptıkları açıklamalar da bu ilgiyi artıran bir diğer etmen. Stephen Hawking'in süper bilgisayarların insan ırkının sonunu getireceğinden endişeli olması önemli bir etken. Elon Musk'ın yapay zekayı faydalanabilir kılmak için 10 milyon dolarlık bağışı da bir diğer etken. Dünyanın önde gelen yapay zeka uzmanları da birleşerek yapay zekayı insanlığın yararına kullanılacak şekilde geliştireceklerini belirttikleri bir bildiri yayınlamaları da bu gençlerin ilgisini bu alana çekmeyi başardı.

Yapay zekaya olan ilginin üçüncü nedeni ise şu anda kullandığımız makinelerin bile ne kadar ileri görüşlü olduğunu görmemiz. Stephen Hawking'in nöronlarındaki hastalık yüzünden iletişim problemleri yaşamasına rağmen şu anda kullandığı bilgisayar ve yazılım sayesinde iletişimi oldukça ileri seviyede çünkü kullandığı yazılımı artık ne yazacağını önceden tahmin edebiliyor. Bu gelişmelerin ne kadar kısa sürede olduğunu düşünsenize.

Sonuç olarak bilgisayarlarımız giderek çok daha iyi ve çok daha güçlü hale geliyorlar. Özellikle teknoloji devi ülkelerde şu anda duymadığımız kadar güçlü bilgisayarlar kullanıyorlar. Bu daha güçlü bilgisayarlar çok daha karmaşık algoritmalarla beraber çok daha fazla veriye erişme imkanına sahip ve dünyamızı dört bir yandan saran sensörler sayesinde her anımıza erişebilme fırsatına sahipler. İnternetin getirdikleri ise zaten tarihin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar olan şeylere cevap niteliğinde. Üstelik tek taraflı bir bakış açısıyla da olmak zorunda değil. Karşıt görüşleri tarayıp en makul sonuca ulaşarak karar verebilir yapay zekalar.

Yapay zeka çalışmaları suistimal edilmiyor mu? Evet, ediliyor üstelik bu suistimal edenler çok uzağımızda değil. Bizlere yüzyıllardır ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz sanal asistanlarımızı verenler bu teknolojiyi suistimal edenler. Öğrenen ve anlayan yapay zeka uygulamaları geliştiren firmalar bu teknolojiyi uzun vadede bireysel çıkarları için kullanmayı planlıyorlar ve tabi ki yapacaklar. Bu tür asistanlarla konuşmak şimdilik kabul edilebilir olarak görülüyor. Hatta gurur kaynağı olarak kullanılıyorlar. Sadece asistanlar da değil, telefonunda yüz tanıma sistemi bulunmasını kim istemez ki? Ya da tüm fotoğraflarını yüzleri tanıyarak hızlıca otomatik bir şekilde gruplayan bir uygulamaya hangimiz hayır diyoruz?

Gerçekten korkulacak bir şey var mı?

Satranç ustası Kasparov 90'larda bilgisayar tarafından yenildiğinde Deep Blue yapay zeka yazılımı artık Kasparov'u onun aklını okuduğuna ikna etmişti. Birbirinden farklı açılış hamleleri ile beraber milyonlarca hamleyi analiz ederek adımlarını atan Deep Blue devasa bir hamle veritabanına sahipti yani.

İlerleyen dönemlerde bu yeteneğini tam anlamıyla bir diğer yapay zeka olan Jeopardy'e aktaramadı. Burada yapay zekalar arası kesintisiz ve sorunsuz bilgi aktarımı sorunu ortaya çıktı. Şu anda en büyük problemlerden biri kendi farkına varan bir yapay zeka üretmek ve bir diğer yapay zeka arasında bilgi paylaşımını sıfır problemlele yapabilmek. Uzmanlar bunu nasıl yapacaklarına dair bir fikir sahibi değiller! Şimdilik...

"Şu anda yapay zekaların yeteneklerinin kısıtlanması gerektiğini düşünmüyorum" diyor Yapay Zeka Profesörü Nigel Shadbolt. İncelediğim ve katıldığım bir çok yapay zeka araştırması oldukça verimli şekilde ilerliyor. Geliştirdiğimiz yapay zekalar süper-insan moduna ulaşmaya oldukça yakın ve bir çok insani görevi bir kaç saatlik eğitim sonunda kusursuz olarak yerine getirebiliyorlar. Tüm bunlara rağmen henüz hiç bir yapay zeka yazılımı kendi farkında olmadı yani kendini keşfetmedi. Üstelik insanların gereksiz olduğunu da düşünmedi. Tam da bu nedenle tehdit her zaman olduğu gibi biziz, bizim doğal aptallığımız.

Yapay Zeka Profesörü Nigel Shadbolt yapay zekaların aksine insanlığı tehdit eden şeyin "biz" olduğunu düşünüyor. Aslına bakarsanız Hollywood filmlerindeki yapay zekalar da tam olarak kendisi gibi düşünüyor ve insanlığı, dünyayı yok edecek varlık olarak görüp genelde yok etmeye çalışıyor. (Bunu bazen de uzaylılar yapıyor.) Her ne kadar durum böyle olsa da Shadbolt, kendini keşfeden yapay zekaları uzun bir süre daha beyaz perdeden başka bir yerde göremeyeceğimizi iddia ediyor.

Siz ne düşünüyorsunuz? Sizce de asıl tehdit biz miyiz?

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.