1963 yılında Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla başlayan, 1987 yılında ise tam üyelik başvurusuyla ivme kazanan Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinde geride bıraktığımız birkaç yıl içerisinde ciddi gelişmeler yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.
Özellikle geçtiğimiz 15 yıla baktığımızda yakaladığı ekonomik büyüme ivmesi Avrupa Birliği ortalamasının çok üstünde olan Türkiye’nin ne yazık ki bütçe açığı ve dış borçlanma oranlarında üye ülkelerin ortalamasının çok gerisinde kalması, bazı üye ülkelerin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmaya hazır olmadığı görüşünü sıklıkla dile getirmelerine sebep olmuştu.
Her ne kadar coğrafyamızda yaşanan sıcak gelişmeler neticesinde Avrupa Birliği’ne üye bazı ülkeler halen Türkiye'nin kültürel ve sosyal kimliğinin birliğe uygun olmadığını bahane etseler de, özellikle genç ve büyüyen ekonomisi ile Türkiye’nin Avrupa’daki durağan ekonomiye doğrudan güç katacak bir katalizör ülke olabileceği aşikar.
Avrupa Birliği ile müzakereler çerçevesinde 35 başlık altında görüşülen konularda şüphesiz Türkiye’deki girişimcileri doğrudan ilgilendiren birçok madde var. Özellikle malların, çalışanların, sermayenin serbest dolaşımı ve iş kurma hakkı gibi müzakerelerde tartışılan konular bir sonuca bağlanabilir ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği gerçekleşirse girişimcilik ekosistemimizin adeta yeniden şekillenebileceğini tahmin edebilmemiz çok güç olmayacak.
Peki Berlin misyonunu İstanbul’a devredebilir mi?
Şu an Zalando gibi ünlü girişimleriyle Avrupa’nın girişimcilik ekosisteminin en önemli merkezi olan Berlin’de Yatırım Bankası verilerine göre her 20 dakikada bir yeni bir internet şirketi kuruluyor. Şehirdeki bütün üniversitelerin iş kurma ve girişimcilik merkezleri var. Üstelik Avrupalı birçok yatırımcı Berlin’deki yeni teknoloji şirketlerini çok yakından takip ediyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği ile Avrupalı girişimcilerin hem ucuz ve nitelikli iş gücüyle hem de farklı pazarlara yakın stratejik konumu ile İstanbul’u bir merkez olarak tercih etmelerini yüksek bir olasılık dahilinde değerlendirebiliriz.
Çok yakın zamanda İrlanda’nın bir ekonomi politikası olarak teknoloji alanında sağladığı vergi avantajlarından dolayı Dublin'i girişimciler için bir cazibe merkezi haline getirdiğini de düşünürsek Türkiye'nin benzer politikalar ile Avrupa Birliği tam üyeliğinin ardından Avrupa'nın yeni teknoloji merkezi olabileceğinin çok gerçekçi bir hayal olabileceğini söyleyebiliriz.
Kapak görseli: TTstudio/shutterstock