Yakın zamana kadar dünyanın en saygın mobil ödeme şirketlerinden biri olarak görülen Monitise'ın adı şu günlerde daha çok krizle anılıyor. Bundan yaklaşık bir yıl önce ilk etkileri hissedilen sarsılmalar gittikçe derinleşiyor ve şirket içinde adeta bir depreme dönüşüyor. Londra merkezli, halka açık şirketin tepe yönetimi çalkalanmaya devam ederken, hisse fiyatı son bir yılda yüzde 88 oranında düştü.
Finansal sonuçlarını geçtiğimiz Eylül ayında duyuran Monitise'ın vergi öncesi zararı 227 milyon sterlin olarak açıklandı. 2014 yılının aynı döneminde 63 milyon sterlin zarar açıklayan Monitise için bu, 3,5 kattan fazla bir düşüştü ve CEO Elizabeth Buse'un da görevinden ayrılmasıyla sonuçlandı. Yatırımcıları için bu, halihazırda düşüşte olan şirketle ilgili paniklemek için yeterli bir nedendi. Buse'un istifasının duyurulmasını takip eden ilk günde Monitise borsada piyasa değerinin yarısından fazlasını kaybetti.
Buse, Monitise'ın liderlik koltuğuna henüz altı ay önce, şirketin kurucusu ve bir süredir ortak CEO olarak görev yapan Alastair Lukies'in "stratejik değerlendirme" sonucunda istifasıyla oturmuştu. Söz konusu değerlendirme, Monitise'ın satışını da ön görüyordu. Geçtiğimiz Ocak ayında potansiyel alıcılarla görüşmelere açık olduğunu duyuran Monitise, Mart ayında bu görüşmelerden tatmin edici bir sonuç alamadığını ve bağımsız bir şirket olarak yoluna devam etmenin uzun vadede yatırımcılarına en fazla değer yaratan seçenek olduğunu açıkladı. Ancak karar, halihazırda bir süredir devam eden çöküşü hızlandırmaktan başka bir işe yaramadı. Şirketin en büyük ortaklarından Visa Europe, geçtiğimiz Temmuz ayında şirketteki hisselerini satarak ortaklıktan çekileceğini açıkladı.
Kriz neden başladı?
Denilebilir ki, Monitise'ın Pozitron'u 100 milyon dolara satın aldığı Şubat 2014 dönemi, şirketin geride bıraktığı bir altın çağa dönüşüyor. O dönemde yıldızı en çok parlayan Britanyalı girişimlerden biri olarak bahsedilen Monitise'ın Birleşik Krallık'tan da multi-milyarlık küresel teknoloji şirketlerinin çıkabileceğini göstermeye aday olduğunu söylüyordu Alastair Lukies. Peki ne oldu da, bir süper unicorn olarak anılan Monitise'ın ön görülemeyen düşüşü başladı?
Bunun aslında söylenmesi kolay bir cevabı var; zira Monitise, bir süredir iş modelini değiştirmeye odaklanıyor. Finansal kurumlara sunduğu özel çözümlerden aldığı lisans ücretleriyle gelir yaratan Monitise, tüm bankaların kullanabileceği tek bir mobil para platformuna geçiş yapıyor. Şirketin abonelik bazlı olarak gelir yaratmasını sağlayacak olmasıyla bu, daha sürdürülebilir bir model olsa da, "geçişin beklenenden uzun ve zor olması", Monitise'ın gelirlerine olumsuz etki ediyor. Şirket, 2016 yılında karlı duruma geçeceğini belirtse de yatırımcıları buna ikna etmiş gibi görünmüyor.
CEO'suyla birlikte üst düzey yönetiminde de değişikliklere giden Monitise, aynı zamanda küresel operasyonlarını yeniden yapılandırıyor. Verimlilik odaklı işten çıkarmalar ve Ar-Ge ofisinin İstanbul merkezli olarak yeniden konumlandırılması gibi Türkiye'yi doğrudan etkileyen değişiklikler, bu süreçte atılan adımlar arasında. Monitise Orta Doğu ve Afrika (MEA) COO'su Fırat İşbecer, şirketin Türkiye ofislerinin bu değişim sürecinin kalbinde olduğunu belirtiyor. Monitise'ın yaşadığı krizin Türkiye yansımaları ve Pozitron anlaşması üzerindeki etkilerini Fırat İşbecer'e sorduğumuz yazılı bir röportaj yaptık. İşbecer, sürecin zorluklarını kabul ediyor ancak Türkiye operasyonlarının performansına güvenerek, iyimser bir tablo çiziyor.
Monitise'ın Pozitron satın almasından bu yana, Türkiye pazarındaki performansıyla ilgili büyüme, pazar payı değişimi, çalışan sayısı vs. gibi verileri paylaşabilir misiniz?
Şubat 2014’teki satın almadan bu yana Pozitron yeni adıyla Monitise MEA ekibi 130 kişiden 210 kişiye çıktı. İzmir’de yeni bir ofis açtık.Sadece Türkiye pazarı değil biliyorsunuz birçok farklı ülkede ve pazarda müşterimiz vardı ve büyümeye devam ettik. Türkiye mobil bankacılık sektöründe yazılım sağlayan firmalar arasında ise açık ara liderliğimizi devam ettiriyoruz. Bilişim 500’e göre Türkiye’nin çok yazılım ihracatı yapan ilk 15 firmasından biriyiz. 2015 ciromuz 2013 ciromuzun tam iki katına yakın olacak.
Monitise'ın bir süredir devam eden lisans gelirlerine dayalı iş modelinden abonelik bazlı bir modele geçiş süreci Türkiye'yi de kapsıyor mu? Bu süreç Türkiye'deki müşterileriniz tarafından nasıl karşılanıyor?
Biz, Pozitron ürün ve hizmetlerini Türkiye’de geliştirip satmaya devam ediyoruz. En son Al Baraka Türk ile müşterilerini mobil bankacılık kanalında buluşturduk. Globalden gelen yeni iş modeline uygun Platform As A Service ve Software As a Service ürünleri de mevcut çözüm havuzumuza katarak satmaya başlayacağız, bu sayede ürün ve çözüm yelpazemiz büyümüş olacak.
Şirketin küresel verimlilik hedefli işten çıkarmaları İstanbul ofisini nasıl etkiliyor? Bu yeniden yapılanma kapsamında Ar-Ge'nin merkezileştirilerek İstanbul'da konumlanması süreciyle ilgili detayları paylaşabilir misiniz? Globalde bu geçiş dönemi dolayısıyla sancılar var ama ciddi bir yeniden yapılanma da oluyor. Biz Istanbul ve İzmir olarak bu değişimin kalbindeyiz.
Türkiye pazarında ve MEA’daki satış faaliyetlerimizin yanı sıra Ar-Ge ve ürün geliştirme ekiplerinin de olduğu daha büyük bir organizasyon haline geliyoruz ve Türkiye’de nitelikli istihdam yaratıyoruz. Bu sayede çalışan sayımız son 18 ayda yüzde 50 oranında arttı.
Yeni CEO atanması dahil olmak üzere, bu önemli değişikliklerin Monitise Türkiye'ye etkisi hakkında genel yorumunuz nedir?
Kendi kurduğumuz girişim Pozitron’dan daha farklı bir ortamda olduğumuz kesin... Bugüne kadar girişimcilikten başka birşey yapmamış Pozitron ortakları olarak bu tip kurumsal değişimlere, yönetim kurullarına, halka açık, borsada işlem gören bir organizasyona alışmaya çalışıyoruz. Ancak yeni atanan CEO Lee Cameron, Pozitron satınalmasında başrol oynayan yöneticilerden birisiydi ve ekibimize çok inanıyor. Bu açıdan son değişikliği pozitif karşılıyoruz. Türkiye’nin önemi de yukardaki rakamlarla ortada...
Monitise'ın hisse fiyatının son 12 ayda yüzde 80'in üstünde düşmüş olması Pozitron anlaşmasını nasıl etkiliyor?
Monitise ile, satış esnasında avukatımız (Cem Çetin) bu tip düşüşlere ve bazı farklı senaryolara (merger vs.) karşı bizi uyardığı için, olası bir durumda bizi koruyan maddeler içeren bir anlaşma yapmıştık. Bu sayede de alacaklarımızın büyük bir miktarını da geçtiğimiz 18 aylık periyodda aldık. Kalan kısım kıyasla daha fazla performansa dayalı olduğu için, şirketin küresel performansına bağlı olarak çeşitli oynamalar olabilir. Biz de satın almanın üzerinden artık bayağı bir zaman geçtiği için hisse fiyatına da çok takılmadan parçası olduğumuz bu organizasyonun daha iyi bir noktaya gelmesi için desteğimizi veriyoruz.
Monitise için 2016 kritik bir yıl olacak gibi görünüyor. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.