Konuk yazarımız Av. Sertel Şıracı, bilişim hukuku konusunda çalışmalar yapmaktadır ve HukukiWeb isimli programımızın da yapımcısıdır.
İnsansız hava aracı (İHA), drone, uzaktan kumandalı pilotsuz hava aracı... İstediğiniz ismi verin fakat bu ucuz, kullanımı kolay, uzaktan kumandalı araç hukukçuların düzenlemeye çalıştığı yeni araç. Kameralı cep telefonlarının yaygınlaşması ile yaşanan mahremiyet paniği şimdi de bu oyuncaklar sebebiyle yaşanıyor olsa da tek sorun mahremiyet değil.
Rakamlara yakın geleceğin meselesinin drone'lar olacağını gösteriyor.
Amerikan Tüketici Elektroniği Derneği verilerine göre 2013 yılında 128 bin, 2014 yılında 430 bin drone satışı yapıldı ve bu sene 700 bin drone satışı yapılması bekleniyor. Bu satış rakamları karşılığı bir başka raporda buluyor: ABD Federal Havacılık Kurulu’nun yayınladığı Ağustos 2015 raporuna göre geçtiğimiz yıl pilotlar 650 adet tehlikeli drone uçuşu rapor etti. Geçen sene bu sayı 238 adetti, yani bir içerisinde 3 kat uçakları tehlikeye düşürebilecek olay meydana geldi. Dahası drone'ların 121.92 metre (400 feet) daha yüksekte uçurulmasının yasak olduğu Amerika’da, drone'ların 3048 metre (10.000 feet) yüksekliğe çıktığına yönelik alınan şikayet sayısı 2014 Haziran ayında sadece 16 iken 2015Haziran ayında 138 adet şikayet alınmış. Bir başka hassas rakamı da Amerikan Ulusal Güvenlik Departmanı’ndan 31 Temmuz 2015 tarihli bülteninden verelim. Bültene göre 2012’den bu yana askeri bölge, nükleer santral gibi 500’ye yakın hassas ve kritik noktada drone ucuşu tespit edilmiş. Önümüzdeki birkaç yılın meselesinin drone'lar olacağına ve hukukçuların bu işe neden karıştığına dair bu kadar rakam yeterli sanırım.
Amerika'daki olaylar...
Amerikan Havacılık İdaresi (FAA) havaalanlarının 8 KM yakınında, 120 metreden daha yüksek irtifada, insanların yoğun olarak bulunduğu stadyum üzerinde drone'ların uçurulmasını yasaklamıştı. Orman yangını gibi acil durumlarda da geçici yasaklamalar uygulanabiliyor. FAA’nın hava trafiğini tehlikeye sokan olaylarla ilgili denetleme yetkisi var fakat şu an araştırma için yeterli personel olmadığı gerekçesi ile gelen şikayetler incelenemiyor. Gün geçtikçe artan ihlaller kurumun olaylara yaklaşımını gittikçe sertleştirdiği de bir gerçek. Ayrıca Amerika genelinde yaşanan olaylar da toplumun tepkisini çektiği için örneğin orman yangınları ile mücadelede drone'ların ortaya çıkarttığı sorunlar sebebiyle yeni yasal düzenlemeler bekleniyor.
Tabanca ile birlikte kullanılan bir drone videosu:
İngiltere'deki düzenlemeler ve olaylar...
İngiltere’de drone'ların 150 metreden daha yüksek irtifada uçurulması yasak. Can güvenliği ve mahremiyet için drone'ların kişilere 50 metreden daha fazla yaklaşmaması gerekiyor. İngiliz Sivil Havacılık işi sıkı tutuyor, vatandaşların dikkatini çekmek için çalışmalar yapılıyor. Kullanıcıların ve cihazların kayıt altına alınması bir olumsuz durum halinde tespit açısından oldukça önemli fakat kötü niyetli kişiler açısından drone'un parçalarının bireysel olarak bir araya getirebileceğini unutmamak gerekiyor.
Temmuz 2015 sonunda İngiltere'nin güneyindeki Dorset bölgesindeki çıplaklar kampıyla ünlü Studland Plajı'nda bir anda ortaya çıkan drone ile bütün plajın görüntüleri kaydedilmişti. Yetkililer henüz bu kayıtları yapan kişiyi bulamadı. İşte drone deyince ilk gelen tartışma mahremiyet meselesi. Ne kadar iyi niyetli olursa olunsun evlere yakın bölgede görüntü kaydetme özelliği olan bir drone kullanılmamalı ve üçüncü şahısların göründüğü görüntüleri paylaşırken çok dikkatli olmak gerekiyor.
Japonya'da protesto için de kullanıldı.
Japonya’da bir vatandaş nükleer felaketin yaşandığı Fukushima’ya yakın yerden aldığı radyoaktif toprağı, üzerine radyoaktif etiketi de yapıştırarak bir kutuya koydu ve marketten satın aldığı drone'a bağladı. Drone'un hedefinde uçuşa yasak bölge olan Japonya Başbakanının çalışma ofisi vardı. Hükümetin nükleer enerji politikalarını protesto etmek için yapılan bu eylem ile o ana kadar drone'larla ilgili bir mevzuatı olmayan Japonya’da hobi amaçlı drone sahiplerini üzecek düzenlemeler tartışılmaya başlandı.
Stratejik noktalarda drone'lara karşı tedbirler gerekebilir.
Gelecekte stratejik noktaların çevresine drone'ların yaklaşmasını engellemek için özel timler yerleştirilirse şaşırmamak gerekiyor, şu an jammer gibi sinyal karıştırıcılar kullanılıyor. Doğrusu bu da pek çözüm değil. Drone'lar önceden programlanarak otomatik pilotla istenilen hedeflere gidebiliyor, aynı onda onlarca drone'un aynı noktayı hedef alacak şekilde programlanması mümkün. Bu durumda ne kadar keskin nişancı da olsanız bir tanesi hedefe ulaşabilir. İşte bunun da önüne geçmek için drone'ların uçuşa yasak bölgelerin üzerinde uçmasını engellemek için yazılımlar kullanılıyor. Bu durumda her ülke kendi sınırları içerisinde satışa sunulan drone'lara uçuşa yasak bölgelerin doğru tanıtılıp tanıtılmadığını kontrol etmesi gerekecektir. Kötü niyetli kişilerin bu yazılımları da kıracağını tahmin etmek zor değil.
Ticari casusluk ve ağlara sızmak için de kullanılıyor.
Drone'ların sınırsız şekilde her yere ulaşabiliyor olması başka sektörlere de kapı açtı. İtalyan Hacking Team firması kablosuz ağlara sızmak için geliştirdikleri cihazı drone'lara monte ederek müşterilerinin istediği hedefe yaklaşmanın başka bir yolunu bulmuş oldu. Hacking Team yazışmalarından sızan bu e-postalarla öğrendiğimiz yöntemle birlikte artık şirketinizin çevresinde uçan bir drone gördüğünüzde şüphelenecek yeni bir sebebiniz var.
Gelelim Türkiye’ye…
Ülkemizde de ilk sorun Mart 2015’te drone’ların havalimanları çevresinde uçurulması sebebiyle çıktı. A.M. isimli şahıs Atatürk Havalimanı çevresinde uçuş sahasını tehlikeye düşürecek nitelikte drone uçuşu yaptığı için hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dava açıldı.
Şu an Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 30.10.2013 tarihli talimat yürürlükte, bununla birlikte Haziran 2015’te yeni bir talimat taslağı da yayınladı. 500 gramdan daha hafif drone'lar kapsam dışında kalıyor. Drone'lar taslak talimatta azami kalkış ağırlıklarına göre 4 farklı kategoride sınıflandırılmış. 4 kg üzerindeki dronelar için ithalat izni, uçuşa elverişlilik belgesi gibi özel belgeler gerekiyor.
Taslaktaki en önemli yenliklerde birisi de sigortasız uçuş yasaklanıyor.
Drone ve sistemlerin işletici ya da sahiplerinin uçuş yaptığı sürece sigorta yaptırma zorunluluğu getiriliyor. İrtifadan bağımsız olarak havalimanlarının meydan referans noktası merkez alınarak 15 kilometre yarıçaptaki alanda ve her iki yönde uzunlamasına 22 kilometrelik alanda uçuşlar yasaklanıyor. Askeri bölgelerin, cezaevlerinin, insan kalabalığının olduğu yerlerinde üstünde de drone uçurmak yasak. Üçüncü havalimanın yapıldığı İstanbul’da yaşıyorsanız, bir drone sahibi olmadan önce talimata bir göz atmanız da fayda var.
Talimata göre drone sahiplerinin, siber saldıra karşı önlem alması gerekiyor.
Drone işleticisi ve pilotu, drone'ların terör saldırılarında veya kamunun güvenliğini tehlikeye düşürecek herhangi bir yasadışı eylemde kullanılmasını önlemek amacıyla drone sistemlerinin dışarıdan müdahalelere karşı güvenliğini sağlamakla yükümlü ve bunun için de bir taahhüt imzalanması gerekiyor. Konu önemli çünkü bir drone'ların kolaylıkla hack'lenebildiğini Def Con 2015’de demosu yapılan aşağıdaki videoda görmüş olduk.
Talimat kapsamı dışında kalan hobi amaçlı drone'larla ilgili uyuşmazlıklarda hukukun genel hükümleri ile sonuca gitmek mümkün olacaktır.
İHLALLER = YASAL DÜZENLEMELER
Drone kullanımının sorun yaratmaması için Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne ve drone satışı yapan şirketlere özellikle eğitim konusunda büyük görev düşüyor. Dünyadaki gelişmelerden de görüldüğü gibi ne kadar çok ihlal o kadar ayrıntılı ve sıkı uygulanan mevzuat demek. Drone meraklılarının da dikkatli olması bir o kadar önemli.
Örnek eğitim videosu:
https://www.youtube.com/watch?v=A6uU1LTdI8M
Sultanahmet Cami'nin minaresine çarpan drone:
Atatürk Havalimanı çevresinde drone uçurulmasının telsiz konuşmalarına yansıması:
https://www.youtube.com/watch?v=3a5gBFVxm3s