Dijital dönüşüm markaların öncelikli konusu; Cannes Lions'da nasıl ödül alacağından, verimliliği artırmaya, rakipten farklılaşmaya kadar tüm yollar oraya çıkıyor.
Nesnelerin interneti ile bir başka noktaya evrilen dijital dünya, aslında bilgisayarların ekranındaki sanal dünya olmaktan çıkarak gerçek dünyanın tüm dinamiklerini yönetmeye aday. Sosyal medyada tüketicileriyle konuşmaya yeni alışan markalar için sancılı bir süreç bu; bilinmezlikler, fırsatlar, tehditler bir arada.
Pazarlama 3.0: Ürünlerin konuşması
Markaların kendilerini anlatmasıyla başlayan pazarlamanın evrimi, tüketicinin konuşmasıyla ikinci aşamaya geçmişti. Şimdiyse sıra 'ürünlerin konuşması'; üstelik bu tek taraflı değil, çift yönlü bir konuşma. "Ambalajıyla ürün zaten kendini anlatılır" sözünün ötesinde şişeye yerleştirilen NFC ile tüketicinin ürünle bir üst seviye iletişim kurması, akıllı ampüle sahip firmanın tüketicinin ne zaman kullandığını, ne kadarlık kullanım sonrasında bozulduğunu bilmesi gibi daha derin bilgi gerektiren ve data anlamlandırmanın ön plana çıktığı bir pazarlama çağı.
Başlığa bakıp da büyük cümleler kurduğumu düşünmeyin bugün katıldığım "PRODUCT VOICE - THE THIRD AGE OF MARKETING" başlıklı oturumun konuşmacısının bu başlık. Nesneleri akıllandıran veya birbirine bağlayarak dijitalleştiren EVRYTHNG şirketinin kurucusu ve Andy Hobsbawm bugün adeta Cannes'ın en iyi konuşmasına imza attı.
Akıllı bileklikle kişiye özel sigorta sunma gibi ülkemizde de ilk örneklerini görmeye başladığımız tamamen kişiselleştirilmiş servsiler, teklifleri içeren bir çağ ürünün konuşması. Güneş kremi kutusuna yerleştirilen çipin akıllı telefonla iletişim kurarak kişiyi hava durumuna göre kremin etkisinin bittiği ve yeniden sürmesi gerektiği konusunda uyarması gibi.
https://www.youtube.com/watch?v=7myP2_KLumc
Andy'nin sunumdaki örneğinde ayakkabının kaybolduğunu belirterek bulun beni demesinin dijital dönüşümü açıklaması açısından önemi oldukça yüksek. 2.3 milyon bilgisayarın olduğunu belirten konuşmacı 80 milyar kıyafetin birer işlemci taşımasının nasıl bir dünyaya dönüştüreceğini ise bu pazarlama çağının ilk habercisi adeta. 2013'de Cisco'nun nesnelerin interneti öngörüsüne dair bir raporu sizlerle paylaşmıştık, isteyenler buradan yeniden göz atabiliriler.
Oturumda öne çıkan noktalardan biri de yeni terimlerdi. Bunlardan öne çıkan ve uzun süre kullanacağımızı düşündiğim terimse Product Relationship Management yani ürün ilişkisi yönetimi. Müşteri ilişkiler yönetiminden ürün ilişkisi yönetimine ilerlemek.
Bu ilerleme tabii ki kolay olmayacak markalar ürün geliştirmenin ötesinde ürünleri ile ilgili hangi servisleri geliştirebileceklerini de belirleyecek ve ar-ge yatırımlarını yönlendirecekler. Andy'nin bu yöndeki örneği Tesla'nın araba üretim şirketi olarak değil de kendini yazılım firması olarak konumlandırması oluyor. Hatırlaryacağınız üzere Tesla tek bir güncellemeyle arabaların 0-100 km hızlanmasını düşürmüşlerdi.
Markaların ürünlerin konuşması sonrasındaysa Andy'nin öngörüsü oldukça dikkat çekici. Daha önce sizlerle paylaştığımız Uber Spotify birlikteliği veya ABD'de BMW'nin eve dönüş yolundaki sürücülere Pizza Hut'tan sipariş vermesine olanak tanıması gibi örnekler ürünlerin konuşmasıyla markaların farklı partnerliklerine ve ekosistem oluşturmalarına ilk örnekler.
Cannes Lions 2015’ten aktarmaya devam ettiğimiz tüm haberlere Arçelik’le Cannes Lions adresinden ulaşabileceğinizi hatırlatalım.