"İşte o kadın!" "O adam ilk kez ortaya çıktı", "Arabasını çarpan ünlü sanatçı kim?", "Tanınmış futbolcu gidiyor mu kalıyor mu?"
Özellikle sosyal medyadan haber okumaya başladığımız günden beri "o konular" gündemden düşmedi. Hemen hepinizin aşina olduğu, okuyucuların merakını uyandırıp, sadece tıklaması için yapılmış haberlerden söz ediyoruz. Haber başlıklarını adeta bir olta gibi atıp, takılanları sayfaya götürmek isteyen haberler.
"O konu" son olarak Facebook'un bu tip haberlerle mücadele etmeye başlamasıyla gündemimize girdi. Facebook'un haber sitelerine en çok trafik gönderen site olarak elindeki gücü kaliteli içerik lehine kullanıyor olması sevindirici bir gelişme.
Yine de haber akışımızın bir anda listeler ve kedi videolarından arınmasını beklememek gerekiyor. Zira Facebook sayfada geçirilen zaman ve paylaşım sayıları gibi metrikleri yeni ölçümünde göz önüne alıyor. Sosyal medyanın yıldızı BuzzFeed, HuffingtonPost ve Upworthy gibi siteler bu metriklerde de rakiplerinin de önündeler.
Yine de Facebook'un yeniliği "o konu"dan bahsetmek için iyi bir fırsat sunuyor. Geçtiğimiz hafta ele aldığımız, "internetin ilk günahı" nın yazarı Ethan Zuckerman , internette sıklıkla karşılaştığımız bu haberleri, web'in reklam odaklı büyümesinin istenmeyen sonuçlarından biri olarak niteliyordu. Bu yıl 25'inci yaşını dolduran internetin gerçeği bu: Trafik. Halihazırda görüntülenme başına reklam fiyatları geleneksel yayınların gerisinde olan dijital yayınlar da en çok bunun için rekabet ediyor desek abartı sayılmaz.
Bunun bir sonucu olarak da, trafik mi içerik mi sorusu, bugün dijital dünyaya uyum sağlamaya çalışan dünyanın en köklü yayınlarından, internette doğmuş yayınlara kadar hemen herkesin kafa yorduğu hatta yayıncılık politikasını belirleyen bir soru haline geliyor. Geleneksel yayınların aksine, hemen her şeyi ölçümleyebildiğiniz bu alanda, yazarların ya da içerik editörlerinin kafasının trafikle ne kadar meşgul olacağını da yine yayın politikaları şekillendiriyor.
Örneğin Gawker ve Business Insider gibi popüler online yayınlar trafik bilgilerini doğrudan yazarlarıyla paylaşırken, belirli bir tip okurluğu teşvik etmek isteyen The New York Times, yazarlarını bu konuda tamamen serbest bırakıyor. (Bu konuda HubSpot'tan Dan Lyons'ın ele aldığı detaylı bir analizi burada bulabilirsiniz.)
Facebook'un yeniliği, bir diğer önemli değişimin de sağlaması oldu denilebilir. Zira, yayınlar ve reklam verenler tıklanmanın ötesini ölçümleyen metriklerle daha fazla ilgileniyor. Viral içerikleriyle dikkat çeken bir diğer site, Upworthy (bile) bu yılın başında yayımladığı ölçüm raporunda, tıklanma yerine dikkat ölçümünü tercih ettiğini göstererek herkesi şaşırtmıştı.
Zuckerman'ın ilginç notlarından biri de, ileri ölçüm teknikleri sayesinde internetin reklam verenler için eninde sonunda geleneksel yayınlardan daha cazip bir yer haline geleceği. Uzun vadede bu tip bir gelişme beklenebilir ancak "o konu"ların tamamen ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor bu. Zaten kalkması da gerekmiyor ve elbette karar okuyucuya kalıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?