Telefonunuz hakkınızda çok şey biliyor: Sevdiğiniz şarkılar, günde kaç adım attığınız, anlık konumunuz, ilgilendiğiniz meslekler, okuduklarınız hatta uyanma saatiniz derken liste uzayıp gidiyor. Peki bu kişisel bilgiler için bir tür piyasa düşünülebilir mi? Aralarında Google'dan bir araştırmacının da bulunduğu İtalyan University of Trento'dan bir grup akademisyen "Money Walks: A Human-Centric Study on the Economics of Personal Mobile Data" başlıklı araştırmayla bu soruyu yanıtlamaya çalıştılar.
Bunun için, her birinde akıllı telefon bulunan (yaşları 28 ve 44 arasında değişen) 60 kişiyi İtalya'da yaşayan bir laboratuvarda belirli bir süre için gözlemleyen araştırmacılar, bu kişilerin telefonlarından dört ana kategoride kişisel verileri kaydettiler. Bu kategoriler, toplam telefon görüşmesi uzunluğu ya da kaç farklı kişiyle görüşüldüğü gibi gibi iletişim bilgileri; toplam gidilen yol ya da belirli bir anda nerede olduklarına dair konum bilgileri; belirli bir vakitte bir süre kullanılan uygulamalar gibi çalıştırılan uygulama bilgileri ve belirli bir vakitte çekilen fotoğraf ya da videolara ait medya bilgileri şeklindeydi.
Ardından kişilerin bu bilgilere ne kadar değer biçtiklerini anlamak için bu bilgileri satabilecekleri bir tür pazar yeri oluşturuldu. Deney başlangıcında haftada bir kez düzenlenen açık artırmalar, alışılmış açık artırmalardan farklı bir kurguyla düzenlendi. En düşük fiyatı veren kişilerin kazandığı açık artırmada, kazanan kişiye ikinci en düşük teklif araştırmacılar tarafından ödendi.
Deneyin ikinci yarısında, açık artırmaların sıklığı artırılarak her gün yapılmaya başlandı. Bunun sonucunda insanlar -daha sık para kazanabileceklerini gördükleri için- açık artırmalarda daha düşük fiyatlara razı olmaya başladılar. 60 günden uzun bir sürenin sonunda toplam 596 açık artırma düzenlendi.
Araştırmanın sonuçları, beklendiği gibi, insanların bazı kişisel bilgilerine diğerlerinden daha fazla değer biçtiklerini gösteriyor. Sonuçlara göre konum bilgisinin değeri, diğer kişisel bilgilerin açık ara önünde, bunu görüşmeler izliyor.
Bir diğer önemli not da insanlar için işlenmiş yani "Dün 23:59'da Firefox uygulamasını kullandın" gibi kulağa daha kişisel gelen bilgilerin daha kıymetli olduğu.
İnsanların hangi bilgiye ne kadar değer biçtikleri ise dış faktörlerden bağımsız değil. Örneğin, tatil günlerini ve trafik kazalarına yol açan çok rüzgarl bir günü de kapsayan araştırmada, insanların bu tip sıra dışı zamanlarda bilgilerine, normal zamanlara göre daha fazla değer biçtiğini gösteriyor. Diğer taraftan bilgilerin değeri kişiden kişiye de değişiyor, örneğin daha fazla yolculuk yapan kişiler için konum bilgileri daha değerli.
Katılımcılara kişisel bilgilerinin güvenliği konusunda kime güvendikleriyle ilgili bir soru da yöneltilen araştırmanın günlük pratikle çelişen bir sonucu var. İnsanlar, kişisel bilgilerinin bankalar, telekom şirketleri ya da sigorta şirketleri yerine kendileriyle daha güvende olduğunu düşünüyor.
Google gibi elinde fazlasıyla kullanıcı bilgisi olan şirketler için bunun ilginç bir deney olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle son dönemde Facebook'un duygusal manipülasyon deneyleriyle bir kez daha yüzleştiğimiz, "veri şirketleri" için birer denek olarak algılandığımız yönündeki kaygılar, bu şirketlerin reklam ve yeni ürün/hizmet geliştirmek için kullandıkları bu büyük gelir kanalının ileride daha büyük toplumsal ve yasal süreçlerle tehdit edilebileceğini gösterdi.
Konu, Google'ın farklı bir iş modelini kapsama almasına kadar gider mi bilemiyoruz ancak araştırma, bu tip tehditleri bertaraf etmek üzere, kişisel bilgilerin de yaygın olarak kullanılan bir piyasasının olması ihtimalinin uzak olmadığını gösteriyor.
İncelemek isterseniz araştırmanın tamamı burada.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap