Konuk yazarımız Nurettin Özdoğan, Divas Pırlanta Yönetici Ortağıdır.
2011’in yılbaşında tatil için Amsterdam’a gitmiştim. O zaman kurucusu olduğum sosyal medya ajansı ile çok iyi işler yapıp, piyasadaki en saygın birkaç ajanstan biri olmuştuk.
Bu fotoğrafı çektirdiğim dönemde, ajansımı büyütmekten başka hiçbirşey düşünmüyordum, ancak hayatta herşey planladığınız gibi olmuyor. 1 ay sonra ortaklarımdan ayrılmak zorunda kaldım, 6 ay sonra da 2 yeni ortağımla birlikte Divas Pırlanta'yı kurduk.
Bu fotoğrafın ilginç tarafı el ile işaret ettiğim yer Diamond Museum, yani Pırlanta Müzesi olması. Benim o zaman pırlanta ile bir ilgim yok, elime almışlığım da yok, bu konuda iş yapmak aklımın ucundan bile geçmiyor. Ancak o kadar yer varken benim Diamond Müzesi’nin önünde ısrarla fotoğraf çektirip elimle işaret vermem kaderin bir cilvesi olsa gerek.
Bu fotoğrafın ardından 2 yıl geçmiş özellikle hızlı büyüdüğümüz 2012 yılından öğrendiklerimi sıralamak istedim.
1) Hayır demesini öğrenin! Girişimcilerin en büyük zaafı herşeye evet demeleri. Ancak hayır kelimesini doğru yerde kullandığınız zaman hem fokusunuz dağılmıyor hem de insanların saygısı size daha çok artıyor.
2) Daha çok delege edin! Bir girişimci trafik polisi gibi olmalı. Gelen işleri doğru bir şekilde doğru kişilere yönlendirmeli. Trafik kendi masasında ve beyninde sıkışmamalı. Bütün işleri tek siz yapamazsınız. Ekibe sorumluluk verdiğinizde işler daha hızlı dönecektir.
3) Mütevazi olun! Girişimcilik egosantrik bir meslek. Birileri sizi pohpohlamaya her zaman hazırdır. Konferans vermeyi, gazetelere röportaj vermeyi, dergilere demeç yazmayı bırakın. Bunlar öyle aldatıcı şeylerki, tatmin duygusunu yaşadığınız için işdeki tatmin duygusundan çalıyor. Hem Türkiye gibi ülkelerde göz önünde olmanın faydadan çok zararı vardır.
4) Ortağınızla iyi dost olun, ama özel hayatlarınız mesafeli olsun! Evli değilim ancak gözlemlediğim kadarıyla ortaklığın evlilikten hiç farkı yok. Ortağınızla iyi dost olmalısınız ancak özel hayatlarınız mesafeli olmalı. Bu herşeyden önce saygıyı getiriyor. İshak Alaton’a başarısının sırrını sorduklarında kendisi şöyle cevap veriyor: “Benim eşim Üzeyir Bey’in eşini tanımaz, Üzeyir Bey’in eşi benim eşimi tanımaz.”
5) Şirketinizi rakamlarla yönetin! Şirketinizi duygularla değil rakamlarla yönetin. Düzenli nakit akışı, günlük yönetici raporu, gelir tablosu, bilanço, bütçe, fizibilite bunlarla dans etmelisiniz.
6) Etkinlik insanı olmayın! İstanbul’da nerdeyse her hafta girişimcilikle ilgili etkinlik var. Network yaparım bahanesiyle bu kadar çok fazla etkinliklere gitmeyin. Vakit kaybı, zamanınıza yazık. Hem yüzünüzü bu kadar eskitmeyin.
7) Eviniz işinize yakın olsun! Bana kalırsa mesafe 30 dakikayı geçmemeli. Toplu taşıma kullanın, bırakın rakibiniz arabayı parktan çıkartmak köprü trafiği, otopark ara ile saatleri geçsin. Siz de güne 1-0 önde başlamanın keyfini çıkartın.
8) Çalışmaktan keyif alacağınız kişileri işe alın! Şirket kültürünüze haliyle sizin yapınıza uygun olacak kişileri işe alın. Sırf tecrübeli ve kalifiye diye sizinle anlaşamayacak potansiyelde birisini işe almayın.
9) Elemanı alırken yavaş, çıkarırken hızlı davranın! Çok hızlı eleman almayın, gerçekten artık ekibiniz yetişemiyor satış ve müşteri kaybediyorsunuz o zaman eleman alın. Bir elemanı çıkartmaya karar verdiğiniz zaman ertelemeyin, hızlı bir şekilde bunu yapın. Sürüncemeye bırakırsanız en büyük zararı şirketiniz görür.
10) Önce işi siz yapın, sonra süreci oluşturup delege edin! Bir işi delege etmeden önce o işi siz yapın, en azından 1 hafta. Daha sonra süreci oluşturup bu işi yapabilecek en doğru kişiye delege edin. Kimse ellerini toprağa bulaştırmış bir kişiye toprağın kuru olduğunu söyleyemez.
11) Hafta başında ekibin yapılacaklar listesini hazırlayın! Rutin işlerin dışında haftanın gündemi dahilinde yapılacaklar listesini siz oluşturun. Daha sonra ekibinizin ya da yöneticilerinizin her birlyle 10’ar dakikalık toplantı yaparak yapılacaklar listesini iletin. Bu herşeyden önce ekibinize disiplin sağlar.
12) Ne yapıp edin, şirketinize "Nakit" sağlayın! Ekonominin zor zamanlarında kurtarıcı birşey var, o da nakit. Bütün stratejinizi şirkete bol nakit para girmesi üzerine oynayın. Nakit zor zamanlarda şirketinizi ayakta tutacak, doğal vitamindir, atomdur, ballı muzlu süttür!
13) İşinizin "Kar etmek" olduğunu aklınızdan çıkartmayın! "Bir pazar payımı arttırayım sonra kar’ı düşünürüz. Bir müşteri veritabanımı arttırayım daha sonra kervanı yolda düzeriz.." Bu devir bitti. Dakka 1’de şirketinizin nasıl karlı olması gerektiğine oynamalısınız. Öyle küçük karlar vesaire de değil, küçük karlar sadece çarkı döndürür, sizi de köşe yapmak bir tarafa yerinizden kıpırdartmaz!
14) Müşterilerinizi her hafta analiz edin! Dünyaca ünlü lüks moda markası Coach'a soruyorlar, bu kadar hızlı başarıya ulaşmanızın en önemli maddesi nedir? Hiç tereddüt etmeden: “Biz yılda 65.000 müşterimizle birebir mülakat yapıp, taleplerini ve beğenilerini analiz ediyoruz.” diyorlar. Daha fazla birşey demeye gerek var mı?
15) Hayatınızı ve şirketinizi basitleştirin! Biz toplum olarak zor olan herşeye farklı bir anlam katarız. Sanki birşeyler zor olursa başarı ve mutluluk gelir gibi bir tabu var. Bu düşünceyi reddedin! Hayatınızı, süreçlerinizi, adımlarınızı hatta ilişkilerinizi basitleştirin, kolaylaştırın. Birşeyleri zorlaştırmanın hiç kimseye faydası yok. Elinizdeki iphone’un tek tuşlu olması tesadüf değil.
16) Ofisiniz eğlenceli yerlere yakın olsun! İş çıkışı ortağınızla ya da ekip arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirmeye ihtiyacınız olacak. Emin olun en doğru kararlar ve fikirler de oralarda çıkacak. Bizim önemli kararlarımızın büyük bir çoğunluğu ofisimize (Kapalıçarşı, Nuriosmaniye) yakın olan nargile mekanlarında çıktı. Allahtan Ertuğrul da benim gibi nargileyi çok seviyor :)
17) Riskleri hesaplamadan bir şeye 'start' vermeyin! Girişimcilerin yine en büyük zaaflarından biri, dünyaya toz pembe tabloyla bakmak. Bardağın dolu kısmına bakmak, bıçak gibi doğru şekilde kullanıldığında işe yarıyor. Şirket içinde birşey yaparken nereden gol yenileceğini hesaplamanın zararı yok faydası var. Tabi çok vakit keybetmeden.
18) Şirketinizdeki herkesi satışcı yapın! 500 kişilik eticaret şirketi de olsanız 5 kişilik yazılım şirketi de olsanız sizi ayakta tutacak olan şey satış! Ne yapıp edip şirkete satış kültürü getirin. Gerekirse size çay ve yemek yapan ablanın bile satış yapmasını sağlayın. O kadar ki olayı abartın!
19) Bütçe yapın! Hem satışlarınız için hem de giderleriniz için bunu yapın. Bu sayede hedefiniz olmuş olur. Hedefsiz gemiye hiçbir rüzgar yardımcı olamaz., unutmayın. Bunun yanında satışınızı engellemeden maaliyetinizi düşürün. Hatta bu konuda uzman olun ki muhasebecinizi hayrete düşürün, sonra tebessüm edin!
20) Ofisinize servis yapacak iyi bir dürümcü bulun. İşler bazı zamanlar öyle bir yoğun olacak ki, öğlen yemeğe çıkamayacaksınız. Akşamları yemek yemeyi unutacaksınız. Bu yüzden sipariş verdiğinizde hızlı getirecek muhteşem bir dürümcü sizi motive edecek en önemli etkenlerden biri. Nuriosmaniye'deki Dürümcü Mustafa beni fazlasıyla motive ediyor mesela.
21) Sizi öldürmeyen şey güçlendirir! Zor günlerden geçeceksiniz. Bazen işleriniz yolunda gitmeyecek. Ama size birşey diyim mi, bu işin sırrı 'istikrar'da yatıyor. İstikrar çarkınızın ivmesini arttıracak yegane şey. Düştüğünüz zaman belki ayağa kalkamayacaksınız ama önce emekleyip, sonra yürüyecek daha sonra da koşacaksınız. Nietzche’nin dediği gibi "Sizi öldürmeyen şey güçlendirir."