Trendwatching: Markalar artık kentli tüketicinin emrine amade

Trendwatching: Markalar artık kentli tüketicinin emrine amade

Yeni pazarlama dünyasının trend avcısı Trendwatching.com, İstanbul konferansıyla ülkemize geldikten sonraki ilk aylık trend raporunu hazırladı. Bu ayın konusu özgürlük ve esneklik sağlayan "hizmetkar markalar" (servile brands).

Küresel tüketici eğilimlerine odaklanan Trendwatching'in rapor özetine baktığımızda "Markalar için satışlarını arttırmanın yolu neden müşterilere daha fazla hizmet etmekten, yardım ve yağ yapmaktan geçiyor?" sorusuna cevap arandığını görüyoruz. Bu sorunun cevabını da aşağıdaki noktalara değinerek veriyor.

Hizmetkar marka olmayı müşterilerin aradıklarını gerçek zamanlı olarak yani anında bulmalarına yardımcı olmak olarak açıklayan Trendwatching'e göre markaların bir hizmetkar gibi davranmasına sebep olan 3 faktör var;

1. İstekler: Kentli tüketicilerin (CITYSUMERS) sayısı giderek artıyor ve bu kitle 'sonsuz yenilik ve heyecan verici deneyimler' konusunda istekli bir tüketici gurubunu temsil ediyor. Kent hayatından üst seviyede faydalanmak isteyen ve gücü elinde hisseden bu tüketiciler de hizmetkar markaları talep ve tercih ediyor.

2. Zaman baskısı: Bolluk çağı ve artan sahiplik oranı zaman kullanımını tehlikeye sokan faktörler ve bu da zaman yoksunluğu hissiyatının da artıyor. Örneğin Datamonitor'un 14 ülkede tüketicilerle yaptığı araştırmaya katılanların yüzde 44’ü günlük sorumluluklarını yerine getirmek ve dinlenk için zaman bulmakta zorlandığını ifade ediyor.

Dolayısıyla kısa sürede, lafı dolandırmadan konuya/hizmete başlayan markalar tüketici tarafında ilgi görüyor. NOWISM kavramı da bir kez daha karşımıza çıkıyor.

3. Eşitlik İlkesi: Tüketiciler söz sahibi oldukça markalara karşı hürmet göstermekten de uzaklaşıyor. Kişilerin kendine güveni artıyor ve bu markaların sunduğu hizmetleri yeniden şekillendirmesine neden oluyor.

Trendwatching bu konuda Nielsen'in şu araştırmalarını delil gösteriyor;

  • Dünya üzerindeki tüketicilerin sadece yüzde 47’si paralı basına (televizyon, dergi ve gazete reklamları) güvendiğini söylüyor. Bu oranda 2009’dan bu yana yüzde 20’den fazla düşüş söz konusu.
  • Küresel anlamda tüketicilerin yüzde 92’si tüm diğer reklam biçimlerine kıyasla ürün veya hizmetlerin doğal olarak edindiği tanıtıma (ağızdan ağıza ve arkadaş tavsiyesi) daha çok güvendiklerini söylüyor. Bu oranda 2007’den bu yana yüzde 18 artış söz konusu.
  • Dünya üzerindeki tüketicilerin yüzde 70’inin güven duyduğunu belirttiği online tüketici değerlendirmeleri ise, dört yılda yüzde 15’lik bir artışla, tüketicilerin en çok güvendiği ikinci reklam türü.

COLLOQUY & Epsilon tarafından yapılan bir araştırma ise Brezilya, Çin ve Hindistan’daki tüketicilerin sadece yüzde 29’unun marka sadakatinin kendilerine herhangi bir faydası olduğunu düşündüğünü ortaya koyuyor. Yani markalar tüketicilerin yüzde 71'inin marka sadakatinden bir şey kazanacağını düşünmüyor.

Bir çok örnek var

Tüketici-marka ilişkisine yine başarılı bir analizle yaklaşan Trendwatching yine bu konuda çeşitli örnekler vermeyi ihmal etmiyor. Örneğin Hyundai Home Shopping, Westfield'in alışveriş merkezi içinde arama, SK Telecom’un Smart Cart, Schiphol Airport’un Çince çeviri uygulaması vb..

Markaların müşteri kazanma ve tüketicilerin istekleri konusundaki bu değşiin nereye gideceğini hayal etmek zor. Ama her iki tarafın da değişime devam edeceği kesin.

Raporun daha geniş özetine ve tüm örneklerine şuradan göz atabilirsiniz. Sunum olarak da şuradan inceleyebilirsiniz.

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.