'Internet of Things (IoT)' yani 'Nesnelerin İnterneti' önümüzdeki yıllarda hayatımızı değiştirecek kavramlardan biri. Biz de Webrazzi Summit'e bu alanda tabana yayılacak bir ürünle ortaya çıkan ve inanılmaz bir ilgi gören Eric Migicovsky'yi davet ettik. Dolayısıyla nesnelerin interneti hakkında konuşmak için doğru zamandayız.
Kısaca bahsetmek gerekirse Migicovsky ve ekibinin geliştirdiği Pebble akıllı telefonunuzla karşılıklı iletişim kurabilen bir kol saati. Bu haliyle de bilgisayar, akıllı telefon ve tablet dışı bir ürün olmasıyla nesnelerin internetine verilebilecek en basit örneklerden bir tanesi. Yapabilecekler ise elbette hayal gücü ve zamanla sınırlı.
Nesnelerin interneti, internetin insanlardan sonra nesneler arası katmanda iletişim ve etkileşimini derinleştirecek bir dönemin habercisi. İnternet bilgisayarlar birbirine bağladıktan sonra insanları birleştiren sosyal ağlar ortaya çıktı ve sıra nesnelerin internet sayesinde birbirine bağlanmasına geldi.
İlk işaretler oldukça eski
Aslında insanoğlu nesneler arası etkileşimi uzun zaman mekanik sistemlerle kurguladı. Suyun değirmeni döndürmesini dahi buna örnek olarak gösterebiliriz. Kablosuz iletişim sistemleri işin içine girdiğinde işler değişmeye başladı ve 1991 yılında uzaktaki kahve makinesinin boş olup olmadığını görmek için kurulan kameralı sistem ufuk açıcı bir uygulamaydı.
İnternetin hayatımıza girmesinden sonra da (yıl 1999) Kevin Ashton adlı bir İngiliz 'Internet of things' kavramını ortaya çıkaran radyo dalgaları ve sensörlere dayalı bir küresel sistem standartı geliştirdi. Ashton'ın her yerde veya sık bulunan sensörlere dayalı bu sistemi internet gibi bir nimetle buluştuğunda ise IoT kendini tam olarak göstermeye başladı ve karşımıza yukarıdaki yol haritası çıktı.
Birbiriyle bağlantılı cihaz sayısı hızla artıyor
CISCO'nun raporuna göre 2003 yılında birbiriyle bağlantıda olan cihaz sayısı 500 milyon ve kişi başına düşen bağlantılı cihaz sayısı 0.08 idi. Yıllar geçtikçe bağlantılı cihaz sayısı dünya nüfusunu geride bıraktı ve bu oran 2010'da 1.84'e yükseldi. CISCO'nun 2015 tahmini 3.47 ve 2020 tahmini 6.48. Yani 5 yılda bir ikiye katlanan bir büyümeyle yeni bir çağa geçiş yapıyoruz.
Ayrıca CISCO, 2011 yılında 10,3 milyar olan bağlantı sayısının, 2016 yılı itibaryle tüm dünyada yaklaşık 18,9 milyar (her kişi için 2,5 bağlantı) olacağını paylaşıyor.
Önümüzdeki 10 yılda makine-insan arası iletişim oranının 30’a 1 olacağının öngörülüyor ve internet sağlayıcıların her nesneye internet ile haberleşme özelliği sağlayabileceği bir geleceğe işaret ediliyor. Dolayısıyla nesnelerin interneti alanındaki çalışmalar ulaşımdan sağlığa, endüstriyel kontrol sistemlerinden perakende satışara ve tarımsal alanlara kadar uzanıyor.
M2M olarak bilinen makineden makineye iletişim teknolojileri de daha çok makinelerin verimliliğini artıran sistemler olarak hali hazırda ülkemizde de özellikle mobil operatörler tarafından kullanılıyor.
Farklı nesneler ortak amaç için hareket edecek
Veri alışverişi ve buna istinaden işlenen komutlar temelinde çalışan yeni nesil IoT uygulamaları konusunda ucu açık düşünmek mümkün. Örneğin evinize yaklaştığınızda buzdolabınızın evde süt kalmadığını aynı anda size ve bakkalınıza ilettiğini düşünün. Ya da trafik yoğunluğunu internet üzerinden okuyan aracınızın eşinize biraz gecikeceğinizi, ne kadar yolunuz kaldığına dair kısa mesaj attığını.
Veya aracınızla kaza yaptığınız anda hava yastığı sisteminin sağlık ve güvenlik birimlerine anında haber verdiğini. Siz evden uzaklaştıktan sonra televizyon ve radyo gibi cihazların kendini kapattığını vb..
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Mobile Monday etkinliğinde sahne alan Mark Curtis de bu konuyu ele aldı ve nesleler arası internet kavramının cansız cihazları nasıl etkileşime geçireceğini anlattı. (Bkz: PDF)
Bu örnekler daha iyileriyle çoğaltılabilir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi önümüzdeki dönem internetin hemen her nesnenin içine gireceği ve farklı nesnelerin ortak amaçlar için hareket edeceği günlere gebe. Dolaysıyla yakın zamanda ABD'de aracınız için internet paketi almanız işten bile değil.
IPv6 önemli bir engeli ortadan kaldırdı
İnternete bağlı noktaların artışına paralel olarak kimlik prokollerinin gerekliliği ise bu geleceğin önemli bir detayı. Neyse ki IPv6 protokolüne geçiş, IP çakışmalarının önüne geçilmesini adına ciddi bir gelişme sağladı. Örneğin CISCO, Türkiye’nin de dahil olduğu Orta ve Batı Avrupa bölgesinde IP trafiğinin 2011 – 2016 yılları arasında yıllık yüzde 37’lik (5 kat) bir büyüme göstermesini bekliyor ve IPv6 bu büyümenin önünü açıyor.
Veriyi işlemek halen büyük bir iş
Diğer yandan sosyal hayatımızı internet üzerinden kayıt altına sunuyor olmamız ortaya çıkan veri miktarını inanılmaz ölçüde artırıyor ve büyük verilerin çözümlenmesi büyük bir iş halini alıyor. Bırakın bugünleri, IoT uygulamalarının ortak bir havuzda birleşeceği veya vücut içi işlemcilerle biyolojik değişimlerin nabız hızında ölçümleneceği günler düşüldüğünde ise veri analiz yükünün ne kadar büyüyeceğini hayal etmek zorlaşıyor.
Şu an 1024 terabayta eşdeğer olan petabayt birimini konuşuyoruz ama gelecek eksabayt hatta zettabayt çağına bizi çağırıyor. Gartner'ın teknoloji değişim grafiği de bu konuda dikkate değer gelecek tahminler ortaya koyuyor.
Nesnelerin interneti trend raporlarına konu olmaya başladı ve sadece bu konu üzerine çeşitli konferanslar düzenleniyor. Önümüzdeki dönemde bir çok şeyi değiştireceği kesin, insanoğlunun fizyolojik ve psikolojik sınırlarının bu değişimi nasıl karşılayacağı ise büyük bir soru işareti.
Eğer Pebble'i yakından tanımak ve nesnelerin interneti kavramını Eric Migicovsky'nin ağzından dinlemek isterseniz hala vaktiniz var.