Sosyal medya denildiğinde sıklıkla gençlerle ilgili bazı ön yargılar karşımıza çıkıyor. Gençlerin giderek dijital yaşama daha bağımlı olduğu, yüz yüze iletişimden koparak daha asosyal hale geldikleri gibi varsayımlarda gerçek payı var. Fakat aslında bu durumdan gençler de çok memnun değiller.
Common Sence Media’nın gerçekleştirdiği bir araştırma gençlerin bir yandan dijital yaşamın sunduklarından faydalanırken, diğer yandan ise online yaşamın neden olduğu sosyal sorunlardan da rahatsız olduklarını gösteriyor.
Yani gençler için internet gündelik yaşamlarının bir parçası ama yüz yüze iletişimin azalması gibi gündelik sosyal yaşama etkilerinden sanıldığı kadar memnun değiller.
Common Sence Media oldukça kapsamlı araştırmasında öne çıkan bazı detayları yazının alt kısmında görebileceğiniz bir infografik içerisinde bir araya getirmiş. Araştırmanın tamamı ise 44 sayfalık bir PDF dokümanı olarak da yayınlandı. Her ne kadar araştırma sadece ABD sınırları içerisinde gerçekleştirilmiş olsa da, genel olarak kürsel anlamda sosyal ağlara ilgi duyan gençlerin eğilimlerini ortaya koyması açısından dikkate değer.
Araştırmada öne çıkan ilk nokta gençlerin çok büyük kısmının sosyal ağ sitelerine ilgi duyduklarını bir kez daha ortaya koyuyor. Yayınlanan rakamlara göre gençlerin yüzde 90’ı sosyal ağları en az bir kez kullanmış, yüzde 75’inin ise en az bir sosyal ağ sitesinde profili bulunuyor. Buna rağmen dijital iletişim için birinci tercihleri sosyal ağlar değil.
Gençlerin yüzde 68’i dijital iletişim anlamında öncelikli olarak mesaj göndermeyi tercih ediyor. Gündelik olarak sosyal ağları kullananların oranı ise yüzde 51. Sadece yüzde 11’i aktif olarak Twitter kullanıcısı. Gençlerin yüzde 52’si sosyal ağların arkadaşları ile ilişkilerini, yüzde 37’si ise aileleri ile iletişimlerini olumlu şekilde etkilediğini söylüyor. Sosyal ağların kendilerini daha az utangaç hale getirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 29 iken, öz güvenlerini artırdığını söyleyenlerin oranı yüzde 20.
Her şeye rağmen söz konusu iletişim olduğu gençler için yüz yüze iletişimin yerini hiçbir şey tutmuyor. Araştırma gençlerin yüzde 49’unun yüz yüze iletişimi tercih ettiğini ortaya koyuyor. Gençlerin yüzde 33’ü mesajlaşmayı, sadece yüzde 7’si sosyal ağ sitelerini, yüzde 4’ü telefon görüşmesini ve yüzde 1’i tweet göndermeyi tercih ediyor.
Gençlerin sosyal ağ sitelerinden şikayetleri de var. Katılımcıların yüzde 34’ü sosyal ağ sitelerinin diğerleri ile yüz yüze geçirdikleri zamanı kısalttığından dolayı rahatsız. Birlikte oldukları insanların dikkatini dağıttığından şikayetçi olanların oranı yüzde 44 ve gençlerin yüzde 45’lik bölümü arkadaşlarının mobil cihazlara kendilerinden daha fazla ilgi göstermesinden dolayı hayal kırıklığı yaşadıklarını söylüyorlar.
Gençlerin yüzde 41’i kendilerini telefonlarına bağımlı olarak tanımlıyor. Aynı şeyi sosyal ağlar için söyleyenlerin oranı ise yüzde 20. Gençlerin yüzde 43’ü bu bağımlılıklarından kurtulmak istediklerini söylüyor ve daha da önemlisi yüzde 21’i ailelerinin de internette daha az zaman geçirmelerini istiyor. Yaşları henüz çok genç olmasına rağmen daha çok ileri yaşlarda görmeye alıştığımız “daha basit zamanlara özlem” şimdiden kendini göstermeye başlamış çünkü gençlerin yüzde 36’sı Facebook’un var olmadığı bir zamana dönebilmeyi arzu ettiğini söylüyor.
Sosyal ağlar, akıllı telefonlar ve genel anlamda dijital zamanlar sağladığı pek çok avantajın yanı sıra bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Üstelik bu araştırmanın ortaya koyduğu gibi bu sorunları sadece yetişkinler değil, gençler de hissediyor.
Sizce dijital yaşam zaman içerisinde şekil değiştirerek bu sorunların ortadan kalkmasına yardımcı olabilir mi yoksa bu şikayetler giderek artmaya ve sorunlar içinden çıkılmaz bir yöne doğru mu gidiyor? Görüşlerinizi biz de merak ediyoruz…
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap