Yeni medya düzeninde gazetelerin gelirlerini kaybettiği artık fazlasıyla aşikar. Dijital dönüşümdeki gelir seçenekleri bir yana, 'ücretsiz'e karşı rekabet ve bilginin bireyden bireye akışı nedeniyle halen dijital yayıncılığın geleceği bulanık. İleri sürülen teorilerden biri artık küçük parçalara odaklanmanın önemli olduğu yönünde.
Geleceğin medyasını yeniden tanımlamak mevcut hesaplara göre yıllık 325 milyar dolarlık bir pastaya sahip olmak anlamına geliyor. Bu tanımlamayı yapabilmenin yolu ise küçük parçalar üzerine daha fazla odaklanmaktan ve inovasyonu elden bırakmamakta yatıyor.
Küçük parçalar olarak tanımlanan alanlar ise baskı ve dağıtım gibi bilinen unsurlardan dijital pazarlamaya ve e-kitaplar gibi yeniliklere kadar uzanıyor. Bu yenilenme dönemini kullanıcıyı farklı platformlarda yakalamak ve giderek büyüyen online bilgi akışında okuyuculara kendini unutturmamak olarak da algılamak mümkün. Hali hazırdaki köklü haber üretim sistemini sürdürülebilir kılmak için, üretilen bilgiyi farklı formüllerle, özel üyeliklerle, yan içeriklerle paketleyip müşterileri para ödemeye ikna edecek hale getirmeye yönelmek doğru gibi görünüyor.
Dijital dünya kimi gazeteler için ilk mecra haline gelmeye başladı. Bir zamanların karlılığını getirir mi bilinmez ama bunun gerekli olduğu yadsınamaz bir gerçek. Zira fiziksel dünyada varolmayı sürdürmenin yarım yüzyıl bile sürmeyeceği düşünülüyor.
Linkedin'in sağda gördüğünüz grafikte paylaştığı üzere gazete endüstrisi dibi görürken internet zirveyi tutuyor. Bilginin yayılması dağınık hale geldikçe bilgi kaynaklarının tutarlılığı daha fazla önem taşıyor ama bu kaynaklara duyulan ilgi ve harcanan vakit de azalıyor.
Blogların dijital medya medyanında öne çıkması, bu işin doğduğu topraklarda satın almalarla yeniden eski (?) medya sahiplerine geçse de Türkiye'de bu işin henüz yeni yeni göze batıyor. Webrazzi olarak her ne kadar bu değişimin kazanan tarafında gibi görünsek de, sürece ayak uydurmak için en az gazeteler kadar küçük noktalara odaklanmamız ve siz okuyucuların bağlılığını korumamız gerekiyor.