Mathew Ingram, "Kitapları sosyalleltirmek iyi mi kötü mü?" sorusuyla en önemli meselelerden birini düşünmeye itiyor bizi. Gerçekten okuma alışkanlığımızı değiştiren sosyal kitap yeniliklerine hazır mıyız? Yoksa kendimizi teknolojinin akışına bıraktıkça okuma alışkanlığımız gerileyecek mi?
Peki ya hayati yeteneklerden önce dijital yeteneklere sahip olmaya başlayan Z kuşağının kitap kurtları yetiştirmesi mümkün mü?
İyi bir okuyucu olmak, hemen her şey gibi küçük yaşta edinilen alışkanlıklardan biri. Ancak teknolojik gelişim hayatımızı hiç olmadığı kadar etkiliyor ve yeni teknolojileri bazen severek bazen de gayri ihtiyari kullanmaya başlıyoruz.
Bu süreci derinden yaşayan yeni nesil ise basılı yayınların dijitale geçişini tersinden görüyor. Sosyal ağlarda geçirilen süre ile haber sitelerinde geçirilen süre arasındaki ters orantı da giderek büyüyor.
Online gazete okurluğu artsa da, online ortamda sayfa başına ayırdığımız ortalama okuma süresi giderek azalıyor. Çok değişkenli web ortamı ve dünyanın diğer ucundaki hiç tanımadığımız kişilerle kurduğumuz dirsek teması bir noktaya odaklanma kabiliyetimizi azaltıyor.
Bu değişimi asıl konumuz olan e-kitap tarafında çektiğimizde ise daha büyük değişimin eşiğinde olduğumuz kendini hissettiriyor.
Öncelikle sosyal etkileşimli e-kitabın ne olduğunu açıklayalım. Kısaca 'sosyal e-kitap' olarak adlandırabileceğimiz bu kavram, mevcut e-kitap deneyimine okurlarında dahil olmasını sağlıyor. Okuduğunuz e-kitabın satırları arasında başka okurların (muhtemelen bunlar arkadaşlarınız oluyor) değerlendirmelerini bulmanız, onların önemsedikleri satırları görmeniz ve kendi paylaşımlarınızı yapabilmenizi ifade ediyor.
Wired ve New York Times yazarı Clive Thompson'ın giderek sosyalleşen online kitaplar hakkındaki öngörüsü, bu özelliklerin seçimli olarak sunulacağı yönünde. Yani sosyal e-kitap (dergiler bu kapsama dahil değil) paylaşım özelliklerinin, okuma konsantrasyonunu bozacağını düşünenler bu değişime kayıtsız kalabilecek. (Basılı kitapların bir gün kaybolmayacağını maalesef garanti edemiyoruz.)
Evet, sosyal e-kitap ve dinamik online yayın teknolojilerinin ümit vaaddettiği düşünülüyordu ve Apple yeni iBooks ile bu işin önünü açan adımı atttı. Findings, Readmill, Goodreads gibi kitapların içini dışına çıkaran girişimler bu yönelimin ilk örnekleri sayılabilir. Clive Thompson dediği gibi internet sayesinde 'kişiler arası konuşmalar' her noktaya erişebilir hale geldi ve bunu geriye çevirmek pek mümkün görünmüyor.
Kitap yayıncıları bir yandan özel (kabartmalı, parlak) kapak tasarımları ile basılı kitapların saklanmaya değer olduğunu göstermeye çalışırken, kimi girişimciler özellikle çocukların basılı kitaplardaki odaklanma/öğrenme sorunlarına karşı 'satır kartları' gibi icatlara imza atıyor.
Dijital ekranların çocuklar üzerindeki etkisi ise geniş çaplı araştırmalarla tespit edildi mi bilmiyorum ama biz yetişkinler de internette verimli yazı okuma araçlarını kullanmaktan geri kalmıyoruz.
Her şeye alışma potansiyeline sahip olduğumuz için sosyal e-kitap deneyimini tamamen reddetmek doğru olmaz. Ancak sosyal kitapların iyi mi kötü mü olduğunu, daha doğrusu normal kitap okumalardan daha mı faydalı olacağını görmemiz için biraz zamana ihtiyacımız var. O güne kadar bu teknolojiye ne kadar uyum sağlayacağımızı zaman zaman tartışmaya açmak gerekiyor.