Bugün özellikle gençler çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. Her an, sayısız farklı şekilde internet bağlantısını kullanan yarının yetişkinleri bu durumdan tam olarak nasıl etkileniyorlar? Pew Research Center gerçekleştirdiği bir araştırma ile bu sorunun yanıtını ortaya koymaya çalışıyor.
Bugün 12 ile 29 yaş aralığında bulunan geniş bir yelpazedeki internet kullanıcılarını ele alan araştırma, bugünün hızlı ve çok bağlantılı yaşam koşullarının 2020 yılında bu gençlerin yaşamlarını nasıl etkileyeceğini inceliyor.
Çok büyük kısmı pek çok farklı şekilde ve sürekli internete bağlı olarak yaşayan bu gençlerin geleceğinden umutlu olanlar da var, bu durumu bir felaket olarak görenler de…
ABD’deki rakamlara göre bugün 12-17 yaş aralığındaki gençlerin %95’i internet bağlantısına sahip. %77’sinin cep telefonu var ve %76’sı en az bir sosyal ağ sitesini aktif olarak kullanıyor. Yaşları biraz daha ileri olan 18-29 yaş grubuna bakıldığında ise internet bağlantısına sahip olanların oranı %96’ya çıkıyor ve bu kitlenin %84’ünün sosyal ağlarda aktif olduğu görülüyor. Bu yaş grubundaki kişilerin %97’si cep telefonuna sahip ve bunların yarısı akıllı telefon. Tablet sahiplerinin oranı ise %23.
Peki teknoloji ile biraz fazla iç içe gibi görünen bu gençler bundan 8 yıl sonra ne durumda olacaklar? Gelişen teknoloji ile birlikte gelişmeyi başararak yepyeni bir türün ilk temsilcileri mi olacaklar, yoksa bu seviyedeki teknoloji insan doğasına aykırı olduğu için ciddi sosyal sorunlarla mı karşılaşmaya başlayacağız?
"Her şey güzel olacak"
Araştırmaya özel olarak davet edilen 1021 kişinin %55’i her şeyin çok güzel olacağını düşünüyor. %43’lük bir kitle ise gelecekten umutsuz. %3’lük bir bölüm ise işin içinden çıkamamış ve gençlerin geleceği hakkında net bir fikri yok.
İyimserlerin en çok altını çizdikleri konu; gençlerin “çok görevli” (multitasking) bir nesil yetişmekte olduğu yönünde. Aynı anda hem kişisel, hem profesyonel konularla eş zamanlı olarak ilgilenebilme yeteneği kişilerin daha kısa zamanda daha fazla soruna çözüm üretebilmesini sağlaması açısından önemli bir avantaj gibi görünüyor.
Üstelik zaman içerisinde bu becerilerin gelişmesi, bugünkü alışkanlıklarımızla erişilmesi mümkün olmayan seviyelerde sorun çözme yeteneklerine sahip olmayı da sağlayabilir. Diğer yandan insanların birbirleri ile daha fazla iletişim halinde olmaları ile birlikte değişen bu alışkanlıklar daha kolektif bir toplum yaratarak sanat, bilim gibi konularda çok daha hızlı ve etkili çözümlerin önünü açabilir.
"Felakete doğru gidiyoruz"
Bu bardağın dolu kısmıydı, bir de bardağın boş kısmını görenler var. Araştırmaya katılanların neredeyse yarısı gelecekte bizi bir felaketin beklediği görüşündeler. Onlara göre gençler sadece hıza ve çabuk tüketilebilen içeriğe yanıt verir hale geliyorlar. Bu da onların konuları derinlemesine değerlendirmelerinin önünü kesen ciddi bir sorun.
Paragrafların 140 karakterle sınırlandığı, hislerin anlık olarak tüm dünya ile paylaşıldığı, ideal video sürelerinin dakikalar ile ölçüldüğü bir dünyada artık kimsenin 1,5 saatlik filmleri, 350 sayfalık romanları, hatta (bunun gibi) uzun makaleleri bile okumayacağına inanların düşüncesinde bir haklılık payı olmadığı söylemek pek mümkün değil.
Yani bugünkü durumun avantajları olduğu gibi dezavantajları da var gibi görünüyor. Eğer bu manzaradan memnunsanız zaten sorun yok ama bu resimde bir terslik olduğunu düşünenlerdenseniz size bir de kötü haberimiz var; bu durum kendiliğinden değişecek gibi görünmüyor. O yüzden şikayet etmek yerine var olan durumu kendimiz ve tüm insanlık için nasıl daha faydalı olarak kullanabileceğimize odaklanmak en iyi çözüm gibi görünüyor…
Görsel Kaynak: İngiliz heykeltıraş Antony Gormley