Konuk yazarımız Emre Fadıllıoğlu, Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.’de Kurumsal Müşteriler Birim Yöneticisi olarak çalışıyor.
Türkiye’de girişimcilerin artmasının ülke ekonomisi açısından önemi anlaşılmaya başladı. II. Küresel Girişimcilik Zirvesi’nin Türkiye’de yapılması, E-tohum organizasyonu, Webrazzi ve benzeri sitelerde yeni girişimler için inceleme yazıları, çeşitli devlet destekleri ve teşvikler umudumuzu arttırmamıza neden oluyor. Girişimci adına şartlar düzelmeye başlarken yatırımcıların yeni girişimlere ilgisi de artıyor. İlgini artması sektör açısından olumlu bir gelişme.
Girişimci neden yatırımcı ile yola devam eder sorusuna tek ve standart bir cevap yok. Girişimci iş fikrini hayata geçirirken birçok şeye ihtiyaç duymaktadır. Çalışma ortamı, teknik donanım, akademik destek, pazarlama desteği gibi birçok ihtiyacın yanında para da en büyük ihtiyaçlardan biri oluyor. Bu tip ihtiyaçları hisse oranı karşılığında karşılamak istendiğinde girişimcilerin yatırımcılar ile ilk teması sağlanmış oluyor. Yatırımcı kelimesi uzun zamandır dağarcığımızda, ancak temel bir hata var o da ülkemizde tüm yatırımcılara tek bir şekilde (melek) hitap ediliyor. Ancak tüm yatırımcılar melek değil.
İş fikrini hayata geçirirken belli aşamalardan geçiyoruz. Girişimcilerin geçtiği aşamaları incelerken her aşamada nasıl bir yatırıma ihtiyacımız olduğunu analiz etmeye çalışacağız. Ben kendi değerlendirme ölçütlerimle, mükemmel bir iş fikriniz ve bu fikrinizle ilgilenen yatırımcılar olduğunu varsayarak her aşamada kapınızı çalacak yatırımcıya bir isim vereceğim. Aynı çalışmayı siz kendi algınızla yapabilirsiniz, örneğin benim “adrenalini seven” diye nitelendirdiğim fikir aşamasında gelen yatırımcıya siz “bilinçsiz” diyebilirsiniz.
Doğru yatırımcı bol sıfırlı çekten daha değerli Hayata geçirmeye karar verdiğimiz bir iş fikri yeterince kararlıysanız artık bir girişimdir. İlk aşamada girişimimiz gelişmeye, değişime ve yeni önerilere açıktır ve açık olmalıdır. Bu aşamada ortaklarımızla, arkadaşlarımızla, ailemizle konuyu tartışmanın fayda getireceğine inanıyorum. Bütün bu katkı sağlayacak çevrenin yanında bir de yatırımcınız varsa sanırım iş fikriniz gerçekten farklı bir fikir. Bu aşamada gelecek bir yatırımcı paradan daha çok değer katacaktır. Bu bağlamda fikrinizin doğru noktadan başlamasına ve doğru şekilde gelişmesine neden olacak bir yatırımcı bol sıfırlı çeklerden çok daha değerlidir. Bu aşamada gelen yatırımcıya ben “adrenalin tutkunu yatırımcı” diyorum. Yarış otomobilini çok iyi kullanan bir sürücü için 300 km/s hız sadece hızlıdır, ancak dışarıdan bakanlar için tehlikedir. Çoğu yatırımcı bu aşamada yapılan yatırımı tehlike olarak nitelendirirken ben bilinçli yapıldığında sadece hızlı olarak nitelendiriyorum.
“Adrenalin tutkunu yatırımcı” ile çalışmak yerine kendi ayaklarınız üstünde durmayı tercih ettiniz. Artık yeni bir aşamaya adım attınız. Tüm çalışmaları tamamladınız ve elinizde artık bir ilk örnek ürün var. Geleceğe daha umutla bakıyorsunuz. İş planınızdaki son değişiklikleri de tamamladınız ve rekabet edebilmek veya büyüyebilmek için paraya ihtiyacınız var. Mükemmele yakın işleyen bir ilk örneğiniz ve bu farklı iş fikriniz için kapınızı bir yatırımcı çaldı. İşte bu yatırımcıya ben “melek yatırımcı” diye hitap etmeyi uygun buluyorum. Riskleri sizinle birlikte almaya hazır, işi geliştirmenize katkıda bulunabilecek bir kader ortağınız var artık. Maalesef ülkemizdeki yatırımcıların küçük bir kısmı bu gruba dahil olmaktadır.
'Vize veren' yatırımcı Girişiminizin acil paraya ihtiyacı olmadığına karar verdiniz ve iyi niyetli yatırımcıları geri çevirdiniz. Çalışmalarınıza kendi kaynaklarınızla devam ederek ilk örnekten son ürüne ulaştınız. Ürününüz artık piyasada. Dikkat çekmeye başlıyor, çünkü mükemmel bir fikriniz vardı ve onu en iyi şekilde hayat geçirdiniz. Son ürününüz de hatasız çalışıyor. Pazarda rekabet edebilecek düzeyde ürününüz ve sürdürülebilir karlılığı garanti eden bir fikriniz olduğu için birisi kapınızı çaldı ve size yatırım yapmak istediğini söyledi. Bu tip yatırımcıları ben “garantici yatırımcı” diye sınıflandırıyorum. Ürününüz ne kadar mükemmel olsa da bir sonraki adım için paraya ya da vizyona ihtiyacınız olabilir. Bu noktada hisseleriniz paylaşmaktan başka çareniz kalmaz. Ancak bu noktada yatırım yapan yatırımcılara da “melek” olarak ifade etmek biraz tanımlama hatasına girmektedir. Ülkemizdeki yatırımcıların büyük çoğunluğu bu gruba girmektedir.
Girişiminizi para veya vizyonla güçlendirmeden orta vadede büyümeyi garanti ettiniz ve ürününüz piyasaya çıktıktan sonra da hiçbir yatırımcıya ihtiyaç duymadınız. İş planınıza göre her şey yolunda gitti. Artık bulunduğunuz pazarda bir payınız var. Markanız biliniyor, karlı bir işletme haline geldiniz ve artık bir başarı hikâyesine sahipsiniz. Bu şekilde bir ortamda hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde bir yatırımcı kapıyı çaldı ve sizi ülke sınırları dışına taşımayı teklif etti. Bu yatırımcıya ben “vize veren yatırımcı” diyorum. Bu yatırımcı ile çalışmamak için yurtdışında kendi iş ağınız ve tecrübeniz olması gerekir. Bu noktada makul teklifle gelindiğinde çoğu yerel yatırımcının olumsuz geri dönüş yapması makul görünmemektedir.
Son aşamada gelen bir yatırımcı tipi daha vardır. Cironuzu, büyüme oranlarınızı ve tüm finansallarınızı inceler. Size bir teklifle gelir ve muhtemelen yatırımının geri dönüş oranının da emindir. Bu yatırımcıya ben kısaca “banka” diyorum.
Sınıflandırmalar ve genellemeleri her zaman doğru sonucu vermeyeceği aşikâr. Ancak girişimciler de gelen yatırım tekliflerinin alt metnini doğru okuyabilmeli. Bu yazının amacı yatırımcıları sınıflandırmaktan çok girişimcilerin doğru analiz yapabilmeleri için bir bakış açısı katmak.
Tüm girişimcilere “adrenalini seven”, “melek” ve “vize veren” yatırımcılarla çalışma fırsatı bulmalarını diliyorum.