Bundan önceki başarısızlık yazımda Blockbuster’ı ele almıştım. Yazımda da bahsettiğim gibi şirketin CEO’su kapanan şubelere istinaden yeni çözümlerle geleceğiz demişti. Çok geçmeden Blockbuster’ın DVD kiralama makineleri alışveriş merkezlerindeki yerini aldı. Blockbuster’da durumlar böyle iken, başka bir Amerikan devi de iflasın eşigine geldi.
Borders, 1971 yılında kurulmuş Amerika’nın en büyük kitap perakendecisiydi. 40 yıllık süre içinde bir çok küçük ve orta ölçekli kitapçının kapanmasına yol açacak kadar büyüdü. Amerika’da 600’e yakın mağazaya ulaşan Borders, 6100 kadrolu, 11400 de yarı zamanlı çalışan sayısına ulaştı.
Bu kadar büyümesinin ardından geçtiğimiz hafta şirket yöneticileri 200’e yakın mağazayı kapatmayı ve çalışanların büyük bir bölümünü işten çıkartmayı planladıklarını açıkladı. Şirketin değeri 1.28 milyar dolarken başta yayın evleri olmak üzere piyasaya 1.38 milyar dolar borçları olduğunu da eklediler.
40 yıllık şirketi iflasının eşiğine getirenin, internet ve teknoloji olarak gösteriliyor. Fakat son 10 yıldır aktif olarak kullandığımız internet, nasıl oluyor da son bir kaç yılda bir çok büyük şirketin batmasına neden oluyor.
İnternette bilgiye ulaşmak kütüphanelerden yada kitapçılardan ulaşmaktan daha kolay olur hale geldi. Bilgiyi anlık olarak alıp kullanıyorduk. Kitap okumak ise günlere hatta haftalara yayılan bir eylem olduğundan kitapçılar sektördeki yerini bir süre daha korudu. Son bir kaç yılda ise onları zor duruma sokacak elektronik kitaplar ve taşınabilir tablet cihazlar piyasaya sürüldü. Hızlı olan kazandı, hızlı olmayanlar iflas bayrağını çekmeye başladı.
Borders yaptığı açıklamada iflas nedenini, rakipleri Amazon.com ve diğer bir kitap zinciri olan Barnes&Noble olarak belirtti. Amazon ilk açıldığı yıllarda sadece internet üzerinden fiziksel kitap satışı yaparken ilerleyen yıllarda ürün gamını genişletti. Daha sonra kendi ürettiği Kindle ile kitap kurtlarını ve teknoloji severleri heyecanlandırdı.
Diğer bir rakip olarak görünen Barnes&Noble de teknolojiyi yakından takip ettiğini gösteren bir şekilde, kendi elektronik kitabı NOOK’u piyasaya sürdü. Her iki şirket bununla da kalmayıp iPhone ve iPad gibi elektronik ortamlar için de çeşitli kitap uygulamaları geliştirdi. Yani ne geleneksel kitap severleri küstürdü ne de yenilikçi kitap severleri kaybetti. Herkese göre hizmet sunarak dengeyi korumayı başardı.
Nasıl Netflix ile hızlı ve ucuz DVD kiralayabiliyorsak, e-kitaplarımıza da piyasa değerinden daha ucuz hatta kimi zaman ücretsiz olarak erişebiliyoruz. Aynı zamanda taşıma kolaylığı ile de yanımızda birden fazla kitap taşıma şansımız oluyor. Yakında başta Amerika olmak üzere elektronik kitapları okullarda da göreceğiz. (Bu konuya ilgili yaptığım röportajıma buradan gözatabilirsiniz.)
Şirketlerin, bu iki başarısızlık hikayesinden çıkaracağı tek soru var. Gelişen teknolojiye nasıl ayak uydurabiliriz? Sorunun cevabı internet ve teknolojiye önem vermek ve gelişmeleri yakından takip etmekte yatıyor. Bir sonraki adım da ise, gelişen teknolojilerin yardımı ile vermiş oldukları hizmetleri yenilemek ve çağa uygun hale getirmek ve bunu yaparken hiç vakit kaybetmemek gerekiyor.
Yukarıda verdiğim örnekte ikisi de kitapçı olan Borders ve Barnes & Noble farklı bakış açıları ile şu an farklı yerlerdeler. Şu an hangi sektörde bulunduğumuz çok önemli değil, unutmamamız gereken tek şey, her zaman için bir adım sonrasını düşünmek ve uygulamaktan geçiyor. Ama internet ama teknoloji herkes için bir çözüm olduğuna inanıyorum. Unutmayın, dışarıda sizden daha hızlı hareket eden bir kitle var.